Ekmek ve Gül rotasını çiziyor - SÖYLEŞİ

09:08
SÖYLEŞİ" class="social-twitter">


İSTANBUL - KHK ile kapatılan Hayat TV'de yayınlanan kadın programı Ekmek ve Gül, birçok kentte kadınlarla buluşarak toplantılar gerçekleştiriyor. Ekmek ve Gül için bir web portal hazırlamayı düşündüklerini belirten Sevda Karaca, "Bunun için yardımcı olan pek çok mühendis, yazılımcı kadın arkadaşımız var. Böyle topyekûn, 'birlikte ne yapabiliriz' sorusuna yanıt arayarak devam edeceğimiz güzel günler olacak" dedi.

Kadına yönelik şiddetin, katliamın, cinsel saldırının giderek arttığı Türkiye'de, hem kadınların yaşadığı şiddeti gün yüzüne çıkaran bunun yanı sıra bu politikalara karşı kadın mücadelesini yansıtan kadın programları son günlerde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile kapatılan televizyon, ajans ve radyolar ile susturulmaya çalışıldı. Bu programlardan biri de kapatılan Hayatın Sesi televizyonunda yayınlanan Ekmek ve Gül... Kadınlar sonuç ne olursa olsun bir yol bulup kadınların sesini duyurmaya devam ediyor. Bizlerde Ekmek ve Gül Koordinatörü Sevda Karaca ile konuştuk.


*Ekmek ve Gül programına nasıl başladınız?

Hayat Televizyonu kurulma aşamasında biz bu televizyonun özellikle kadının sesini duyuracak, mücadelesini gösterecek bir televizyon olması konusunda yola çıkmıştık. Hayat televizyonu cinsiyet ayrımcılığı yapmayan, kadınların mücadelesini gözeten, kadınlara ses olacak bir televizyon kanalı olarak tartışmaları yapılırken, kendi iddialarını ortaya koymuştu. Bu iddiayı bir adım öteye götürerek aslında kadın yayıncılığının da Türkiye'deki durumunu gözeterek yerellerde kadınların kendi mücadelesini de yansıtabilecekleri bir biçimde ortaya koyabilmek için Ekmek ve Gül programını yapmayı tasarladık. Bu tasarı sadece Hayat televizyonu ekibinin yaptığı bir tasarı değildi, kadın hareketinin birikimi, kadınların yaşam mücadelesinin birikimleri aslında biz bir yol göstermiş oldu.


'Kadın mücadelesinin bir parçası olmak için...'



Biz Hayat televizyonunu kadınlarla tartışırken böyle bir programı da onların da önerileriyle şekillendirmiş olduk. 2008 yılından itibaren bugüne kadar sadece merkezde yapılan bir program olarak değil kadınların hayatını sürdürdüğü her alanda, iş yerinde, sokağında, evinde, mutfağında her yerde sürdürdüğü mücadelenin bir parçası olmak için Ekmek ve Gül programını başlatmış olduk. Her yerde Ekmek ve Gül sadece bir program olarak değil aynı zamanda kadınların kendi sözlerini ortaklaştırabilecekleri, birlikte hareket edebilecekleri bir mecra olarak da hem hayata başlamış oldu sonrada büyüdü, güçlendi ve nihayetinde de bu gücün karşısında duranlar tarafından da mühürlendi.


*Ekmek ve Gül'ün yayın akışı nasıldı, nelere dikkat çektiniz?

Biz sadece tek sesli bir yayın yapmak istemedik bu memlekette her kesimden kadının derdi, sorunu, çözüm aradığı her neyse aslında onu içeren o sorunları ortaya koyan ama sadece sorunları ortaya koymakla kalmayıp kadının gündelik hayatta, politikada nasıl yanıt verdiğini oraya koyan bir içerik olmaya çalıştık. Kadınlar sadece sorunların altında ezilmiyorlar bu sorunlara cevap oluşturmak için çok önemli mücadeleler, çabalarda gösteriyorlar. Kadınların hayatına değen her konu her sorun her güzellik Ekmek ve Gül'ün parçasıydı.


*Program yaptığınız sıralarda etkilendiğiniz yada sizde iz bırakan bir anı var mı?

Bizim en büyük dayanağımız yerel dayanaklarımızdı, biz Ekmek ve Gül'ü sadece dört duvar arasında stüdyoda yapılan bir program olarak yapmıyorduk. Kimi zaman mahallede bir evde, bir bahçede, kimi zaman bir kahveye 'beyler siz çıkar mısınız biz burada program çekeceğiz' diyerek dışarıda program yapıyorduk. Aslında bizi en etkileyen ve gerçekten kadınların hayatını değiştiriyoruz dediğimiz programlarımız buralarda çekilen programlar oldu. Hiç birini ötekiyle karşılaştıramayacağım çünkü her biri kendine özgü güzellikler taşıyordu ama özellikle kadınların kendi yaşam alanlarından bizzat kendilerinin çekip gönderdiği programlar bizim için hep çok kıymetli oldu. Hayatı boyunca kendi ismini dahi yüksek sesle bir yerde söyleyememiş kadınların sunuculuk yaptığı bir sürü programımız var. Bu bizim kendimizi çok güçlü hissetmemize neden oldu, bir taraftan da her biri çok kıymetli bir program örneği olarak kadınların hafızasında, arşivinde duruyor; bizim için de öyle.


*Ekmek ve Gül'ün koordinatörlüğünü yaptığınız bu program sizin hayatınızda ne gibi değişimlere yol açtı?

Ben üniversite yıllarından beri muhabirlik yapıyorum, Evrensel Gazetesi'nde, Hayat Televizyonu'nun kuruluş döneminde televizyon ekibi içerisinde yer aldım ve çok güzel bir kadın hikayesinin ortasında buldum kendimi. Bu hikaye beni kişisel olarak da çok güçlendirdi çünkü her birimizin kadınlar olarak bir kadın olarak bu yaşamdaki tutunma mücadelesi biricik zaten ve o biricik mücadele aslında başka kadınların biricik mücadelesiyle buluştuğunda, temas ettiğinde güçleniyor değişiyor. Ben bu 8 yıllık süre içerisinde on binlerce kadınla bir araya geldim. Sadece seyredenleri de söylemiyorum programa katılan, programın bir ucundan tutan, kameramanlığını, muhabirliğini yapan, konuğu olan on binlerce kadından bahsediyorum ve her birinin hikayesi artık benim kişisel hikayemin bir parçası ve ben kendi hayatımı aslında bu hikayelerin bir toplamı olarak görüyorum ve kuruyorum.

'Ekmek ve Gül beni çok güçlendirdi'


Şimdi önümüze bakarken omuzlarımızda bir yük ama diğer taraftan da 'biz yaparız, hallederiz, bütün zorlukların üstesinden geliriz' diye söyleyende bir sıcak dokunuş gibi geliyor. Ben anne olmadan anneliğin ne kadar zor olduğunu, fiziksel bir şiddete uğramadan fiziksel şiddete uğramanın ne demek olduğunu, bir hayat mücadelesi verirken o mücadelede bir tek kadının bile o kadına dokunmasının neleri değiştirebileceğini on binlerce kadının hikayesinden tek tek öğrendim ve her birini içimde taşıyorum çok güçlendirdi beni Ekmek ve Gül. Bizim ekibimize dahil olan her bir kadına çok güçlü hissettiriyordur kendini.


*KHK kararı ile kapatılan televizyonlarla birlikte kadın programları da yayınlarını sürdüremedi. Bunun yanı sıra dünyanın ilk kadın haber ajansı JINHA kapatıldı, devamında kadın derneklerinin kapısına mühür vuruldu, kayyımlarla kadın merkezleri kapatıldı. Tüm bunları nasıl okumak gerekiyor?

Kadınların kendi hayatlarını değiştirmek için kurdukları yol, aldıkları bütün mecraları kapatıyorlar ve bu parça parça yapılan her müdahale aslında toplam bir müdahale, toplam bir politikanın bir bütünün kurulması için atılan adımlar diye görüyorum. Örneğin biz Ekmek ve Gül artık yayın hayatına devam edemez durumda olduğunda hemen arkasından JINHA'nın kapatılmasını kendi kader ortaklığımız olarak nasıl gördüysek bugün kadın derneklerinin kapatılmasını da, kadın merkezlerine kayyımlarla boşa düşürülmesi ve kapılarına duvarlar örülmesini aynı kader ortaklığının bir parçası olarak görüyoruz. Bizi böyle bir politikanın bütünü içerisinde konumlandırmaya çalıştıkları yer, aslında kapılara vurulan mühürlerin kadınların ağzına vurulası yönünde okuyorum bunu. Her birimiz farklı mecralarda olsak ta her bir mühürle yapmaya çalıştıkları ortak olarak kadınların sesini kesmenin bir yöntemi olduğunun artık hepimiz farkındayız.


'Kadınlar Ekmek ve Gül'de sahip çıktı'


Daha ilk attıkları adımda biz bunun farkındaydık ve kadın dayanışması tam da bunu söylemişti. Ekmek ve Gül kapatıldığında yaklaşık 80 kadın örgütü 'Ekmek ve Gül bizim sesimiz' dediğinde, JINHA'nın haber nöbetini bu kadar kadın örgütü ve kadın sahiplendiğinde de aslında bu ortak sözü söylüyorlardı. Yani bir tekimizin bile susturulması, kapısının mühürlenmesi aslında sadece bu memlekette yaşayan değil dünyada ortak söz oluşturmaya çalışan bütün kadınların daha iyi bir yaşam mücadelesinin sözünü kesmek anlamına geliyordu ve ben kadın dayanışmasının şu sözünü çok önemsiyorum: 'Biz kadınlar kapı değiliz, biz kadınlar bina değiliz, biz kadınlar sadece mühürlenen kapıların arkasında kalan eşyalar değiliz, biz hayatı her tarafta her gün yeniden ören varlıklarız ve bu hayatı her gün yeniden örmeye devam ettikçe o mühürlerin hiç bir geçerliliği olmayacak.' İşte biz bugün JINHA ekibine haber noktasıyla Ekmek ve Gül'ün mühürlü stüdyosunun önündeki masada ağırlayabiliyorsak buda en önemli göstergelerinden biridir.


*Ekmek ve Gül bundan sonra nasıl devam edecek, bununla ilgili bir projeniz var mı?

Biz Ekmek ve Gül programını yaratırken memleketin dört bir tarafındaki kadınların fikrine, heyecanına, onların hayallerine başvurmuştuk. Nasıl bir kadın programı sorusuna hep birlikte cevap vermiştik ve biz 8 yıl boyunca da o ortaya konulan iddianın gereğini yerine getirmeye çalışmıştık. Şimdi bu iddia aslında değiştirme iddiası, dolayısı ile dünya kadınları için iyi bir yer olmadığı için biz bu iddiayı sürdürmek zorundayız, bu bizim sorumluluğumuz. Bu yüzden biz Ekmek ve Gül'ü nasıl devam ettireceğimiz sorusuna da yine başladığımız noktaya yeniden dönerek, kadınlara dönerek, evlere giderek kadın derneklerinde buluşarak yanıt arıyoruz.


'Web Portal hazırlamayı düşünüyoruz'


Aslında çok güzel bir süreçte yaşıyoruz; televizyonumuzun kapatıldığı ilk günden beri bizim bu 8 yıl içerisinde buluştuğumuz ya da buluşamadığımız pek çok kadın bize, 'benim evimin bir odası sizindir, bizim şöyle bir derneğimiz var burayı size çalışma alanı haline getirelim' diyor. Hep birlikte 'bu işin altından nasıl kalkarız' sorusuna 'birlikte yanıt arayalım' diye bir kere daha televizyonun mühürlendiği ilk gün böylesi 'nasıl yol alacağız birlikte karar verelim' sorusu kadınlardan gelince bizde bu soruya hep birlikte yanıt aramaya ihtiyaç duyduk. Şimdi pek çok il ve ilçelerde, mahallelerde kadınlarla toplantılar yapıyoruz, Ekmek ve Gül'ü bundan sonra nasıl sürdürmek gerektiğine ilişkin. Artık kadın mecralarının bu kadar kapatıldığı ve hala kapatılma tehdidinin bu kadar yüksek olduğu bir yerde yeni bir yayın organının yeniden kapatılması ihtimalinin de geçerliği olduğunu bilerek yöntemler bulmaya çalışıyoruz ve Ekmek ve Gül için aslında bu zamana kadar çokta kullanılmayan bir yöntemle bir web portal hazırlamayı düşünüyoruz.


'Devam edeceğimiz güzel günler olacak'


Çok farklı yerlerden kadınların kendi araçları ile telefonları ile hemen canlı yayına geçebilecekleri, program çekebilecekleri, yazılar yazabilecekleri, görseller oluşturabilecekleri, forumlar yapabilecekleri bunları hemen anında bu web portalda görüntüleyebileceğimiz, paylaşabileceğimiz, kadınların birbirinden haberdar olmasının aslında olanaklarının arttırabileceğimiz bir ihtiyacımız var. Bu ihtiyacı her toplantı ve buluşmada kadınlar ortaya koyuyorlar, bizde bunu teknik olarak nasıl mümkün olabileceğini şimdilerde araştırıyoruz. Bunun için yardımcı olan pek çok mühendis, yazılımcı kadın arkadaşımız var. Böyle topyekûn, 'birlikte ne yapabiliriz' sorusuna yanıt arayarak devam edeceğimiz güzel günler olacak.


*Son olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Uluslararası Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü'ne ilişkin mesajınız nedir?

25 Kasım bütün dünya üzerinde kadınların şiddetle mücadele ettiği bir gün, şiddetle mücadelesini gösterdiği bir gün aslında ama 25 Kasım'ın bir yönü daha var o da dayanışma günü olması. Şimdi bu günlerde kadınların kendilerini giderek daha yalnız hissettiği, bu korku ikliminin artık sokaklardan, evlerin içlerine, oradan da aslında kadınların içlerine kadar temas ettiği bir korku iklimini de yaşıyoruz hep birlikte ve bu giderek yalnızlaşmaya, korkuya, hayattan gelecekten endişe etmeyi beraberinde getiriyor. Kadınları bilinçli olarak evlere, yalnızlığa, korkuya gönderen bu iklime de bizim bir hesabımız olması lazım çünkü böyle bir hayat yaşamak istemiyoruz. Bizden sonraya böyle bir hayatı bırakmak istemiyoruz. Korkuyu ve endişeyi aşmanın tek yönteminin dayanışma olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Her halde kadınlar bu dayanışmayı göstereceklerdir, 25 Kasım sürecinin de buna vesile olacağından eminim. Kimse bu dayanışmanın karşısında duramaz.