'Kadınların gözünden yeni Türkiye' paneli
09:24
JINHA
İSTANBUL - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası Etkinlikleri kapsamında BÜKAK’ın Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi ile beraber düzenlediği, “Kadınların gözünden yeni Türkiye” paneli gerçekleştirildi.
“Kadınların gözünden yeni Türkiye” paneli, BÜKAK’ın düzenlediği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası Etkinlikleri kapsamında Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi ortaklığıyla gerçekleşti. Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Bodur Oditoryumu’nda yapılan panelde avukat Canan Arın, gazeteci Sevda Karaca ve Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) organizasyonundan Ülker Uncu konuşmacı olarak katıldı. Hukuk, medya ve kültür sanat alanından katılımcılarla gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nde (BÜKAK) Feyza Arlı üstlendi.
‘Demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz’
“Uzun süreden beri siyasetçiler tarafından ve medyada yeni Türkiye’den bahsediliyor” diyen Feyza Arlı, bu yeni Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük vaat ettiğinden bahsedildiğini ancak yaşananların bunun tersini gösterdiğine işaret etti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası Etkinlikleri kapsamında bu amaçla düzenledikleri panelle tartışmayı planladıklarını aktaran Feyza, “Darbe ve darbe sonrası yaşanalar üniversitemizde de etkisin gösterdi ve rektörümüz atandı. Boğaziçi olarak özgürlükleri ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi söylüyoruz” dedi.
‘Biz erkeklerle hiçbir zaman eşit olmadık’
Dominik Cumhuriyeti’nde katledilen Mirabel Kardeşleri saygıyla anarak konuşmasına başlayan avukat Canan Arın, “Cumhuriyet döneminde insanlarda büyük bir heyecan var. O heyecanla herkes eşit olduğunu düşünüyordu. Kadınlar ve erkekler eşittir yazıyordu. 1980’lere geldiğimizde biz kadınlar bir araya gelip konuşmaya başladık. Ve orada birden bire fark ettik ki, biz erkeklerle hiçbir zaman eşit olmadık” şeklinde ifade etti. Medeni Hukukun Aile Kitabına bakıldığında bunun görülebileceğini belirten Canan, kanunların doğrudan doğruya eşitlik ilkesini ihlal ettiğinin altını çizdi. Eski ceza kanunundan örnekler de veren Canan, “Kadınlar insan kabul edilmedikleri, mal olarak görüldükleri için cinsel özgürlükleri yoktu. Çalışma yürüttüğümüz zamanlarda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar tabiri ilk kez kabul edilmişti. Kadına yönelik erkek şiddetin en kötü tarafı erken ve zor evlendirmeler” ifadelerinde bulundu.
‘Yeni Türkiye’de bize ait ne varsa yavaş yavaş alınıyor’
“13 yaşında bir kız çocuğu olan N.Ç.’ye 26 kişinin tecavüz davasında hiç utanmadan 13 yaşındaki kızın rızası arandı ve suçlulara çok az cezalar verildi” diyen Canan, bugün cinsel istismarı aklayan tasarıyı bu örnek üzerinden anlattı. Anayasa Mahkemesinin değişen maddelerini hatırlatan Canan, “Önemli olan cezaların çok yüksek olması değil cezaların sonuna kadar çektirilmesidir. Aflarla ödüllendirecekseniz o zaman hiç ceza vermeyin! Yeni getirdikleri düzenleme ile 15 yaş altındaki çocukların evlendirilmesinin, hiçbir haklarının olamamasının kanunen yolu açılıyor. Yeni Türkiye’de bize ait ne varsa yavaş yavaş alınıyor. Her geçen gün haklarımız biraz daha elimizden alınıyor. Direnmeniz gerekiyor” dedi.
‘Olağan halde de hali hal değildi medyanın!’
Ardından söz alan gazeteci Sevda Karaca da şunları dile getirdi: "Medya OHAL’i 2002’den bu yana adım adım yaşıyor. 'Kürtaj cinayettir' açıklamasının ardından bütün medya, din adamlarını programlara çıkararak, ‘caiz midir değil midir’ tartışması yürüttü. Aile dizisi furyaları görmeye başladık. Ve tam da bu sırada RTÜK’e ‘aile değerlerini aşağılamama’ maddesinin eklendiğini gördük. Eşini katleden erkeğin evlilik programlarına çıkarıldığını gördük. Kadın gazetecilere yönelik ağır saldırıların bizzat o dönem Başbakan olan Erdoğan tarafından dile getirildiğini gördük. Sokakta haber takibinde her defasında saldırıları yaşadık. Bu olağan hallerdi. Öncesinde ise Kürt illerinde abluka süreçleri yaşıyorduk. O dönem alanlarda çalışanların çoğu kadın gazetecilerdi. Ablukada kadınların yaşadıklarını aktaran kadın gazeteciler bugün KHK ile kapatılan yayınların çalışanıydılar. Dünyanın tek kadın ajansı JINHA kapatıldı. Ve kapatılan TV'ler ile ajansların kadın oranı çok fazla olan kurumlar. Çocuk istismarını evlilikle çözmeye çalışan önerge ile bunu bir daha gördük. Olağan halde de hali hal değildi medyanın..."
‘Kültür sanat alanına sahip çıkmanız gerekiyor’
Panelde son olarak feminist kadın çevresinden ve BGST organizasyonundan Ülker Uncu söz aldı. Bu engellemelerle kültür sanat alanının çok önceden de karşılaştığını belirten Ülker, “Gezi ile birlikte çok net bir tablo çıktı karşımıza. Gezi ile ilişkilendirilen her türlü sanatçı, sanat kurumu hedef alındı. Kürtler için süreç ise aynı şekilde devam etti. Kürt sanatçılara, müzisyenlere birçok alan kapalıydı yine. Dini referanslarla, genel ahlakla engellemelerle karşılaştık. Hükümetin karşısında olduğu anlaşılanlar her yerde her şekilde engellendi. Süreç artık kendi kendilerini sansürlemelerine evirildi. Engellemeler açısından farklı bir kanal açıldı. Kültür sanat alanı var olma mücadelesi verecek. Sizlerin de bu alana sahip çıkması gerekiyor. Git gide bu alan daralacak. Üretimlere sahip çıkın” dedi.
Panel soru, cevapların ardından son buldu.