Hediye'nin kardeşi: Kül olmuş bedenini etek parçasından teşhis ettim

16:18

JINHA

WAN - Erciş’te evine yapılan baskınla beraber diri diri yakılan Hediye Ataman’ın cenazesini nasıl teşhis ettiğini anlatan kardeşi Harun Polatcanlı , “Ablamın kül olmuş bedeninin ayak kısmında aylar önce hatırladığım eteğinin parçası vardı, yanmamıştı. O etek parçası ile ablamın cenazesini teşhis ettim. Elimde kanıtım olmasa cenazeyi vermeyeceklerdi” dedi.

Van’ın Erciş ilçesinde 18 Kasım tarihinde polis ve askerler tarafından evine yapılan baskın sonrasında evi ile birlikte diri diri yakılan Hediye Ataman’ın Van Dursun Odabaşı Tıp Merkezi morguna götürülen cenazesini kardeşi Harun Polatcanlı teşhis etti. Harun, teşhis için morga gittiğinde bedeninin tamamı yanmış olan Hediye'yi ayak kısmında kalan eteğinin parçasından teşhis ettiğini söyledi. Harun, "O eteği ile yaklaşık bir ay önce köye gelmişti. Hediye ablamın ve yeğenimin fotosunu beraber çekmiştim o eteği de oradan hatırlıyordum. Oradan teşhis edebildim. Cenazesi halen teşhis edilmemiş ve kimlik tespiti yapılmamıştı. Ben de o eteğinden tanıdım. Cenaze tamamen yanıp kül olmuştu. Eteğin ayak kısmındaki parçasının yanmaması mucizeydi” dedi.

‘Sela okunmaması ablamın PKK’li olmasıymış’

Cenazeyi almak için birçok sorun yaşadıklarını kaydeden Harun, cenazeyi aldıktan sonra, Hediye’nin selasını okutmalarına "PKK’li" diye engel olunduğu söyledi. Harun, “Cenazeyi Erciş’e getirmek için ambulans istedik vermediler. Polisler Van Büyükşehir ve Erciş Belediyesinden cenaze nakil aracı istemeyin boşuna vermezler dedi. Biz de bir araç ayarladık cenazemiz için. Erciş’e gelene kadar polisler bizi sürekli takip etti. Cenazeyi gece defnedecektik selasını okumadılar. Ablamın PKK’li olmadığını herkes ve kendileri de biliyorlar” diye konuştu.

‘PKK’li deyip kendilerini aklayacaklar’

Hediye’nin herhangi bir örgüt ile bağlantısı olmadığını dile getiren Harun, ”Ablamın evini niye yaktıklarını biz de bilmiyoruz. Bunların yaptığı tamamen faşizan bir tutumdur. Ablamın herhangi bir örgüt ile bağlantısı yoktur. Şayet ablamın evinde birileri olmuş olsaydı evin bütün etrafı sarılmış durumdaydı. Evde biri ya da birileri olmuş olsaydı neden onların cenazeleri çıkmadı. Kendileri de bunu biliyor. Şimdi de bu katliamı yapanlar kendilerini temize çıkarıp kurtarmaya çalışıyor. Evin içinde PKK’li varmış söylemleri ile kendilerini kurtarma çabaları içerisindeler” ifadelerine yer verdi.

‘Ablam tabancadan dahi korkardı’

Evi yakmalarının bir diğer nedeninin devletin işlediği suçun kanıt ve delilleri yok etmek olduğunu söyleyen Harun, “Ablamın evi aldığım bilgilere göre tarandıktan sonra eve ateşe verilmiş. Ablam evi yakılırken çığlıklar ile ‘beni kurtarın’ demiş. Bahsedildiği gibi evin içinde bomba patlamış mı patlamamış mı diye savcı ve bilirkişilerin gelip bakması lazım. Ablamın tabancadan korktuğunu iyi bilirim kaldı ki bomba atması imkansız. Ablam herhangi bir örgüte üye olmadığını devlet de biliyor. Devlet arşivlerinde de var. Ablam çocuğu olmadığı için defalarca tüp bebek başvurusu yapmıştır” dedi.

‘Medyadaki haberler yalan’

Ana akım medya da yer alan çatışma olduğu ve üç polisin de yaralandığının doğru olmadığını kaydeden Harun, “Hastaneden aldığımız bilgilere göre buraya ya da başka bir yere giderken zırhlı araç devrilerek kanala düştüğü duyumunu aldık. Polisler orada ufak tefek sıyrıklar almış. Elimize bu bilgiler gelince kamuoyu ile paylaşacağız. Bu katliamın peşini bırakmayacağız” diye belirtti.

‘İnsanları diri diri yakmanın cezası olmalıdır’

Hediye'nin defnedilmesi ardından kurulan taziye çadırının etrafının zırhlı araçlarla ablukaya alındığını vurgulayan Harun, "Taziyemize bile saygıları yok. Mezarlıkta da etrafımızı sarmışlardı. Söylenecek bir şey kalmamıştır. İnsanları diri diri yakmanın bir cezası olmalı. Hiçbir gerici ve yobaz kanunlarında bile insanları diri yakmak yoktur Cizre’de Nusaybin’de Gever’de ablam gibi binlerce insanı yakarak katlettiler. Unutmuş değiliz” dedi.