Sur’dan Bağlar’a, Diyarbakır’ın kimliğine saldırı ve göç
09:32
JINHA
AMED –Bağlar’daki saldırının ardından yıkık binalar, bir binaya asılmış Türk bayrağı ve sırtında yatakları ile doğup büyüdüğü sokaklardan göç eden insanlar Sur’u hatırlatıyor. Ancak Bağlar’da evlerini boşaltmak zorunda bırakılan halkın bu saldırılara mesajı ise, "Yorganımızı aldık sadece, yiyeceğimiz lokma da, içeceğimiz su da bu topraklarda. Gittik ama sevinmeyin geri geleceğiz” oluyor.
Diyarbakır halkı her gün yeni bir olaya ve ‘olağanüstü’ durumlara gözünü açarken 3 yıldır acı ve zulüme karşı direniş ve mücadele eksik olmadı sokaklardan. Önce Kobanê eylemleri ile Türkiye ve Kürdistan'da başlayan eylemlerde en çok kayıp vererek sokakları yangın yeri olan Diyarbakır, sonrasında ülkede seçim sürecinin başlaması ile daha büyük boyutlarda etkilenmeye başladı. Bölgede HDP'ye dönük başlayan saldırıların ardından IŞİD tarafından HDP'nin Diyarbakır mitinginde canlı bomba saldırısı gerçekleştirildi. Yaşanan patlamanın ardından halkın eve kapanacağını düşünenler, halkın sokağa akmasıyla bir kez daha yanıldıklarını gördüler. Patlamadan sonra 7'den 70'e tüm Diyarbakır sokağa akarak direndi.
Daha sonra devlet güçleri, Kürdistan illerinde özerkliğini ilan eden ve kendini yönetmek isteyen halka yeni bir saldırı başlattı. Saldırılar ağırlaştı ve tüm Diyarbakır sokakları savaş alanını andırmaya başladı. Özerkliğini ilan eden ilçeler arasında yer alan Sur'da da halk, barikatlar kurarak, hendekler kazarak sokaklarını ve çocuklarını polislerden korumaya başladır. Aylar sonra Sur direnişi destanlaştı ve tüm Diyarbakır sokaklarını sarmaya başladı.
Sur’dan Bağlar’a, Diyarbakır’ın kimliğine saldırı
Ancak devletin Sur'a yönelme nedeni tamamıyla stratejikti. Eski yerleşim yerlerinden olan ve Diyarbakır’ın kimliğini taşıyan Sur, yerli halkıyla tanınır ve tarihi yapısıyla bilinirdi. Özellikle Ermeniler döneminden kalan Sur evleri, sokakları devletin yorumuna göre fazlasıyla değerli bir yapıydı. Şimdi o sokaklar ve evler yok edildi. Sur halkı devlet güçlerinin saldırılarından dolayı göç etmek zorunda bırakıldı ve omzuna, sırtına yorganını, değerli eşyasını alan yurttaş yolları tuttu. Sur'un ardından Bağlar'a yönelen devlet güçleri burada da aynı stratejiyi uygulamak istedi ancak Bağlar halkı buna izin vermedi ve devlet güçleri bir süre sonra buradan çekildi.
Bugün ise devletin yine Bağlar üzerindeki ısrarını sürdürdüğü görülüyor. Önceki sabah saatlerinde tüm Diyarbakır halkını uykusundan ayağa kaldıran patlama, neredeyse bir ilçeyi kapsayacak şekilde etkisini göstermişti. Tüm camlar kırılmış, apartmanların duvarları yıkılmış, yaralılar yerlerde kanlar içinde bağırırken halkın "kahrolsun AKP" sloganları birbirine karışıyordu.
Bağlar’da Sur’u hatırlamak
Polisler yaralı arkadaşlarını ambulanslara taşırken, yaralı yurttaşlar ise yerde yatmaya devam ediyordu. Polislerden yardım isteyenler ise aşağılanıyor ve hakarete uğruyordu. Polislerin yardım etmeyeceğini anlayan yurttaşlar kendi imkanları ile yaralıları kaldırmaya ve hastaneye yetiştirmeye başladı. Ancak polisler buna da izin vermedi ve yaralıları taşımak isteyen halka biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı. Özellikle kadınlar öfkelerinden sloganlarla polise karşılık veriyordu. Polisin "dağılın" demesine gençler ve kadınlar, "Siz dağılın, burada olmasanız böyle bir şey olmazdı, sizin yüzünüzden can güvenliğimiz yok" diyerek tepki gösterdi. Polislerin buna karşılığı ise halkın üzerini silahlar ile taramak oldu. Her silah sesinde insanların yüzünde korku yerine öfke, cesaret ve inanç görülüyordu. Yaralılar hastanelere taşındı, halk patlama yerinde toplandı ve evi hasar görenlere eşyalarını taşımaları için yardımcı oldu. Sur hafızalarda canlandı. Yıkık binalar, bir binaya asılmış Türk bayrağı ve sırtında yatakları ile doğup büyüdüğü sokaklardan göç eden insanlar...
Bağlar direnirse Kürdistan ayaklanır
Bağlar da tıpkı Sur gibi Diyarbakır’ın en eski yerleşim yeridir ve bazı sokakları da tıpkı Sur gibi daracık. Yerli halkın en çok yaşadığı ilçe olan Bağlar da direnişe ve mücadeleye en çok şahitlik yapan sokaklara sahip. Bu açıdan devletin Sur'a yönelmesi nasıl stratejikse Bağlar'a yönelmesi de en az onun kadar stratejikti: “Kürt halkını içeriden vurup dağıtmak.” Çünkü Bağlar direnirse ‘Kürdistan ayaklandı’ anlamına gelir. Ancak Diyarbakır için 90'lı yıllardan bu yana değişmeyen bir siyaset halkı göçe zorlamaktı. Devlete göre Kürt halkını susturabilmenin en iyi yolu Kürt kentlerini boşaltmaktı. Ancak Bağlar’da yıkılan evlerini boşaltarak göçe zorlanan halk da bu saldırılara, "Yorganımızı aldık sadece, yiyeceğimiz lokma da, içeceğimiz su da bu topraklarda. Gittik ama sevinmeyin geri geleceğiz” mesajıyla karşılık veriyor.
‘Bu halk kazanacak’
Her sürecin, katliamın, direnişin, devrimin tarihe bıraktığı bir not vardı. IŞİD’in saldırısından sonra Kürt halkı yine tarihe önemli bir not bıraktı. Bu not aslında açıktı. Her ne kadar bunu halka ulaştıracak basın organları kapatılmış olsa da, her şeyi gören halk bu mücadelenin yeni başladığını ve Kürt halkının kazanacağına inanıyor. Yaralıları taşımak için seferber olan yurttaşlar, yaralıların tümü hastaneye kaldırılana kadar sokaktan ayrılmayanlar ve polise karşı direnenler bu patlamayı yapanlara da, tarihin tozlu raflarına da önemli bir mesaj bıraktı. “Bu halk kazanacak”. Diyarbakır halkı da insanlığa olan inançları sayesinde kazanacak.