Savaşa adım adım nasıl gelindi…? - ANALİZ

09:54


JINHA

HABER MERKEZİ - Şimdi bir daha tarihin tozlu sayfalarında gizlenmek istenen ve adım adım savaşa giden Türkiye tarihine dönüp bakmak gerekiyor.

Kamuoyunun hafızasına havuz medyası tarafından yerleştirilen ‘Hendek siyasetinin’ gerçek yüzüne bir kez daha dönüp bakmakta fayda görüyorum. Kürdistan halkı öz yönetimini neden ilan etti, hendekler ne zaman kazıldı, neden kazıldı ve Türkiye uçurumun köşesine koşar adımlarla nasıl geldi? Tüm bu soruların cevabı tam da Cumhurbaşkanı öncülüğünde 31 Ekim 2014 tarihinde yapılan MGK toplantısının sonuç bildirgesinde yer alıyor. 10 saatlik Cumhuriyet tarihinin en uzun toplantısı olarak tarihe geçen MGK toplantısında ‘savaş’ kararı ve ‘Kürt halkını çöktürme’ kararı alındı. Neydi o kararlar:

* Milli güvenliğimizi tehdit eden ve kamu düzenini bozan iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır.

* Suriye’de dördüncü yılını tamamlamak üzere olan çatışma ortamının ülkemizin ve bölgemizin güvenlik ve istikrarına yönelik yansımaları, bu konudaki bölgesel ve uluslararası yaşanan son gelişmeleri de içerecek şekilde müzakere edilmiştir.

‘Cizre’de hendek varsa buna devletin tavrı nedendir’
AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaklaşarak ülkeyi kaosa sürükleyecek ‘Çöktürme planı’ ilk olarak bu toplantıda hayata geçirilmiş oldu. KCK tarafından yapılan birçok açıklamada da Tayyip Erdoğan’ın savaş kararı aldığı noktası vurgulandı. Yaşanan süreç içerisinde devlet her alanda karakol, kalekol ve baraj yapımlarını hızlandırdı. Devletin karakol ve kalekol yapımlarını kabul etmeyen Kürt halkı Lice’de, Cizre’de ilk direnişlerini hayata geçirdi. Cizre’de öz savunma kapsamında hendekler kazıldı. 15 Ocak 2015 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüşen DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, Cizre halkına Abdullah Öcalan’ın mesajını iletti. Abdullah Öcalan’ın yolladığı mesajda şu cümleler dikkat çekiciydi:

“Bakın Cizre halkı kalekol, karakol ve baraj yapımlarından tedirgindir, bunları dinledik. KCK operasyonları gibi binlerce gencin cezaevleri kapıları arkasına tıkılmasını istemiyoruz. Bunun için kaygımız var. Eğer bugün Cizre sokaklarında hendekler kazılmışsa, buna devletin, polisin KCK operasyonlarında takındığı tavrı neden oluyor. Bunun için önce dönüp kendi politikalarına bakmalıdırlar. Ama biz en azından bunu hatırlatmak zorundayız, bakın siz de söylüyorsunuz devlet olarak, polis, yargı içinde çok kurumda örgütlendiler diyorsunuz, o zaman bunları tespit edin, Cizre’de kim ateş açtı, bu insanları kim katlettiğini ortaya çıkartın. Eğer çözüm süreci başarıya ulaşması isteniliyorsa, başta hükümet ve devlet yetkilileri olmak üzere herkes elini taşın altına koyması gerekiyor. Her şeyin Kürtlerden beklenmemesi gerekiyor. Kürt gençleri artık yüzü kapalı eylemler yapmamalıdır.”
Hatip Dicle’nin açıklamasının ardından hendekleri kapatmak için harekete geçen Cizre halkına cevap olarak bir çocuk katledildi. Cizre’de katledilen çocuğun ardından Cizre halkı kimseyi tanımayacağını ve öz savunmasını yapmaya devam edeceğini belirtti.

‘Öcalan öncülüğünde çözüm süreci başlamıştı’

Abdullah Öcalan’la devlet yetkilileri arasında yapılan görüşmeler sonucu ve Öcalan’ın öncülüğünde başlayan çözüm süreci, Dolmabahçe Mutabakatı ile resmen açıklanmış oldu. 28 Şubat 2015 tarihinde Dolmabahçe’de İmralı Heyeti ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile arasında yapılan görüşme sonrasında 10 maddelik metin açıklandı. Zirvede Sırrı Süreyya Önder, açıklama metnini okumuştu. Diyalog sürecinin resmi bir aşamaya geldiğini vurgulayan Sırrı, barışın temelini oluşturmak amacıyla belirlenen 10 maddeyi açıklamış, Abdullah Öcalan’ın silah bırakma için PKK’yi bahar aylarında olağanüstü kongreye davet ettiğini bildirmişti. “Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik mücadelenin almasına dair tarihi bir niyet beyanıdır” demişti.

‘Erdoğan sürprizi’
Ancak yaklaşık 3 hafta sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ukrayna gezisinden dönerken uçaktaki gazetecilere, “Hükümet benimle mutabakata varmadan hareket etti” demiş, “Bu metnin demokrasi adına nesini kabul edeceğim” sözleriyle mutabakata varılan 10 maddeye itiraz etmişti. Tam Newroz öncesi gelen bu mesaj, Dolmabahçe’nin işin aslını bilen iki tarafında da şok etkisi yaratmıştı. Tayyip Erdoğan önceki gün de bayram namazından çıkışta “Ben Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü ortada bir hükümet var, öbür tarafta da grubu olan bir siyasi parti var. Burada neyin mutabakatını, kiminle niçin sağlıyorsunuz? Böyle bir şey olamaz. Mutabakatın yeri parlamentodur” demişti.

‘Tarihin tozlu sayfalarında gizlenmek istenenlere dönüp bakmak gerek’
Tüm bunlara rağmen Abdullah Öcalan Newroz mesajında ‘Eşme Ruhuna’ dikkat çekmiş ve demokratik bir ortam için hükümetinde elini taşın altına sokması gerektiğine vurgu yapmıştı. 7 Haziran seçimleriyle birlikte her alanda saldırılarını hızlandıran hükümete karşı Kürt halkı öz yönetimlerini ilan etti. Öz yönetim ilan edilen her alanda halk “Öz savunma temelinde hendeklerimizi kazdık. Bir saldırı olmaz ve süreç sürdürülürse hendekleri kendi ellerimizle kapatırız” dedi. Devlet hendek siyaseti yaparak saldırılarını meşrulaştırma çabasına girdi ve havuz medyaları harekete geçti. ‘Çöktürme Planı’ öz yönetimlerle birlikte 1 yıl ertelenmiş olsa da hükümet tarihine ‘katliamları’ sığdırdı. Cizre’de bodrumlarda yakma politikasını hayata geçirirken, Sur’da, Hakkari’de, Nusaybin’de, Şırnak’ta en ağır silahlarıyla bir ülkeyi fethedermişçesine saldırdı. Kadın bedenleri üzerinden yürüttüğü kirli siyasete karşı Kürt halkı direnişten vazgeçmedi. Bugün ise havuz medyasından mağdur siyaseti yapan hükümet tüm muhalif basını susturma, akademisyenleri, öğretmenleri, siyasetçileri tutuklama politikasıyla çöktürme planını devreye soktu.

Çöktürme, kayyımlarla devam ettirilirken, şimdi de Kürt halkının oylarıyla seçtiği milletvekilleri cezaevlerine gönderildi.

Şimdi bir daha tarihin tozlu sayfalarında gizlenmek istenen ve adım adım savaşa giden Türkiye tarihine dönüp bakmak gerekiyor. ‘Neydi ne oldu’ dememek için ve ‘Savaşa dur’ demek için son 3 yılı gözden geçirmek faydalı olacak.
Ek alanı

Jin Haber Ajansı