Maria Perstedt: Kadınlar yeni bir tarih yazmalı
13:29
JINHA
ISTANBUL - Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansında konuşan Kadın Tarihi Müzesi Müdürü Maria Perstedt, "Bütün insanlara eşit haklar için gelin birleşelim. Basmakalıpları yeniden üreten bu tarih yazımından kurtulalım. Bu vizyon ulusal sorunların üzerine giden bir vizyondur. Değişim yapmanın zamanı. Hem kendi ülkemizde hem de küresel çapta bunu yapmamız gerekir" dedi.
İstanbul Kadın Müzesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İletişim Fakültesi'nin ortak çalışmasıyla düzenlenen 'Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansı', Salt Galata'da ikinci gününde devam etti. Konferansın ilk oturumunda "Küresel Bağlamda Kapsayıcı Uygulamalar" başlıklı panel düzenlendi. İsveç Women's History Museum (Kadın Tarihi Müzesi) Müdürü Maria Perstedt, "Kadın Tarihini Global Tahayyül-Tarih Boyunca Sesini Duyuramayanların Sesi" üzerine sunum gerçekleştirdi.
'Eşit haklar için birleşelim'
"Dünyada kadınların karşılaştıkları sorunların birbirinden farklı olduğunu dile getiren Maria, pek çok farklı kadın müzesine ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Kadın Tarihi Müzesi'nin normlarla yeniden müzakere yapmayı öngördüğünün altını çizen Maria, "Biz kendimizi bu konuda ilerlemeye adadık. Bütün insanlara eşit haklar için gelin birleşelim. Basma kalıpları yeniden üreten bu tarih yazımından kurtulalım. Bu vizyon ulusal sorunların üzerine giden bir vizyondur. Değişim yapmanın zamanı. Hem kendi ülkemizde hem de küresel çapta bunu yapmamız gerekir" şeklinde konuştu.
'Kız çocuklarını ve kadınları daha görünür kılıyoruz'
ABD'den Global Fund for Women Propeller Sorumlusu Catherine M. King ise, "Küresel Etkinlik-Yaşam öyküleri Anlatma Medya ve Sanat Yoluyla Kadın Hareketinin Güçlendirilmesi" üzerine sunum gerçekleştirdi. Sunumunda dünya çapında kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmek gibi bir çabalarının olduğunu kaydeden Cathherine, "Müze kadınların ve kız çocuklarının daha görünür olmalarını sağlayan bir müze. İlk olarak kadın aktivistlere doğrudan fon veren bir kurum. Yıllar içerisinde kadınları ve kız çocukları destekleyen kurumlardan biri haline geldi. Kız çocuklarının ve kadınların haklarını elde etmelerinde faydalı oldu" diye belirtti.
'50 bin gönüllü ile projeler düzenlendi'
İlk projelerinde 400 sanat video çalışması yaptıklarını ifade eden Catherine, "Kültürel asimilasyona maruz kalan kadınlar vardı. 50 bin gönüllü çoğu kadın, anne sağlığını ve haklarını anlatan projeler düzenlediler. Kampanyamız online olarak başladı ve temel olarak sanat kullanıldı" dedi. Kararlı kampanyasında değişim noktasında kadınların fotoğraflarını paylaştıklarını belirten Catherine, "Wasna isimli kadın kendisine şiddet uygulayan eşinden ayrıldı ve Kürdistan'da yeni bir hayat kurabildi. Asipa'ya ile de tanıştık ve engelli kadınlarla çalışıyor. Nela tecavüzden kurtulmuş ve ayakta durmuş kadınlar üzerine çalışıyor" ifadesinde bulundu.
'Haber bürosu oluşturduk'
Geçen yıl kadın ve mülteci krizine odaklandıklarını anlatan Catherine, "Yine acil durum desteği sunmaya çalışıyoruz. Genellikle kadınlar risk altında olduğu için çalıştığımız kadın organizasyonu destek vermek konusunda yardımcı olabiliyorlar. 600 binden fazla ulaştığımız kitle var. Aynı zamanda medyada görünürlüğümüz arttı. Uluslararası medyada daha fazla görünür olduk. Haber bürosu oluşturduk. Ayda 2 kere de bülten çıkarıyoruz" şeklinde konuştu.
'Çocukken kahramanlarım topluma faydalı kadınlar oldu'
Yeni Zelanda Kadın Müzesi Müdürü Ashley E. Remer da, "Küresel Küratörlük-Kız Çocuğu Olma Sanatı" üzerine sunum gerçekleştirdi. Virginia Woolf'un, "Bir kadın olarak benim vatanım bütün dünya" sözünü anımsatarak konuşmasına başlayan Ashley, "Bu söz benim için her zaman çok önemi oldu. Bir kız çocuğuyken kahramanlarım her zaman topluma karşı faydalı olan kadınlar oldu. Müzeye ilk girdiğimde 'erkek çocuklarına ne olacak' diye düşünmedim değil. Müze daha kapsayıcı bir yaklaşım sergiledi kız çocuklarıyla ilgili. Sergiler açısından sanal bir ortak sağladı. 4 dinde kız çocuklarının her yerde olduğunu göstermek istedik. Ele almadığımız konular da vardı. Dinde kız çocuğunun yeri vs. bazen çok güzel tepkiler aldık. İlk sergimiz gerçekten kişiseldi. Her bir kız çocuğunun varlığının önemli olduğunu ele aldık. Gamer Girl üzerine çok az çalıştığımız bir sergiydi. Kadınlarında video oynayabileceği ve tutku besleyebileceğini gösterdik" diye kaydetti.
'Amacımız eşitlik'
Amaçlarının eşitlik olduğunun altını çizen Ashley, "Artık 3 ya da 4 sergi ile birlikte farklı projelere hayat veriyoruz. İnternet üzerinden takipçilerimiz içinde paylaşımlarda bulunuyoruz. Amerika'daki bağışçılarımız ilk başta bu sanal müze fikrine çok ısınamamışlardı. Ben ve ekibim hepimiz müzede gönüllü olarak çalışıyoruz. Jeniour Girl ekibimiz de iki erkekte bizimle çalıştı. Bizim topluluğumuz bireylerden oluşuyor ve bu bireylerin çoğu çalışmaya katılmış durumda. Çoğunlukla sanal bir dünyada yaşıyoruz ama insanların sergilere geldiğini katıldığını görüyoruz" dedi.
'Esansiyalizme karşı savaşıyoruz'
Panelin ardından aynı konu başlığıyla foruma geçildi. Yeditepe Üniversitesi'nden Hande Birkalan Çelik moderatörlüğünde gerçekleşen forumda ilk olarak İsveç Müzesinden Maria Persted konuştu. Maria, müze tarih yazımının siyasetle bağlantılı olduğunu söyledi. Avrupa başkentlerindeki müzelerin ulusal kimliklerle ilgili beyan verdiklerini belirten Maria, "Ulusalcılığın kökü ve temelidir. Her şeyin ötesinde esansiyalizm ırkçılığa götürdü ve o da sömürgeciliği doğuran unsur oldu. Hepimiz kimlik ve politika mirasının parçasıyız. Müze kavramları buradan doğuyor. Bizim müzemizde bununla mücadele ediyor. Bu fikirle savaşıyoruz. Yaptığımız işin özünde bu var toplumsal cinsiyeti tartıştığımızda da bunları konuşuyoruz. Esansiyalizme karşı savaşıyoruz" diye kaydetti.
'Eşitsizlik her yerde'
Catherine M. King de globallik üzerine konuşarak şunları kaydetti: "Cinsel ve üreme sağlığı için yaptığımız çalışmalarla bu bağlantıları kurmaya çalışıyoruz. Film odaklı bir proje yapıyoruz. Organizasyonlarda kökten dincilikle uğraşıyoruz. Amerika'da eşit temsiliyet yok. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet var. Eşitsizlik her yerde var" dedi.
İstanbul Bianeli Yöneticisi Bilge Örer de konferansın farklı alanlarda çalışan kadınlarla aynı alanda olmak ve deneyimlerini paylaşmak açısından çok önemli bir çalışma olduğunu belirterek, "Bianel 2 yılda bir gerçekleştirilen bir sergi. Dünya güncel sanat alanında sanatçıların tanıtılmasında önemli bir rolü var. Sergilerin yönetimlerinde kadınların yer almasına rağmen erkeklerin karar mekanizmasında yer alması sonucu sergilerin erkek odaklı oluştuğunu belirtti" diye konuştu.
Konferans oturum tartışmalarla devam ediyor.
(ekip/mg/fk)