Burcu Çelik: Kadınlar cezaevinde cinsel işkenceyle karşı karşıya

09:07

Habibe Eren/JINHA

ANKARA - HDP Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Burcu Çelik Özkan, kadınların cezaevlerinde cinsel ve fiziki başta olmak üzere birçok işkenceyle karşı karşıya olduğunu kaydetti. Cezaevlerinin erkeklere göre dizayn edildiğini de vurgulayan Burcu, "Cezaevleri erkeklerin kalabileceği bir şekilde hazırlanmış. Toplum içinde kadına nasıl yaklaşılıyorsa cezaevinde de aynı yaklaşılıyor" dedi.

15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası ilan edilen ve geçen günlerde yeniden uzatılan olağanüstü hal (OHAL) ile birlikte cezaevlerinde işkence, çıplak arama ve hakaretler yaygınlaşarak rutin hale dönüştü. Özellikle son dönemlerde kadın cezaevlerindeki tutsaklara yönelik artan işkence ile cinsel işkence tehditleri, OHAL’in cinsiyetçi ve kadın düşmanı tavrını gözler önüne seriyor. JINHA’ya değerlendirmelerde bulunan HDP Muş Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Burcu Çelik Özkan, siyasi ortamın değişmesiyle birlikte yaşanan kaosun cezaevlerine de işkence olarak yansıdığını kaydetti.

'HDP'li vekillerin cezaevi ziyaretleri yasaklandı'

Türkiye'nin geçmişinden bu yana ağır insan hakları ve işkence vakaları ile gündeme geldiğini hatırlatan Burcu, OHAL sonrasında da çok açık ve ağır ihlaller yaşanmaya devam ettiğini kaydetti. OHAL öncesinde özellikle 7 Haziran sonrasında HDP'li vekillerin cezaevlerini kontrol etmesinin yasaklandığını ifade eden Burcu, "Yaptığımız hiçbir başvuruya olumlu ya da olumsuz cevap verilmedi. Bu sebeple bizim cezaevleri ile olan ilişkimiz, avukatlar, aileler ve bize gelen mektuplarla bize ulaşan bilgiler neticesinde" dedi.

Cezaevlerinden aktarımlar

Siyasi konjonktürün değişmesi ile birlikte tutuklu ve hükümlülerin farklı bir muamele ile karşı karşıya kaldığını belirten Burcu, insan hakları komisyon üyesi olarak cezaevi heyetiyle yapılan görüşmelerde birebir tanıklık ettikleri durumların olduğunu söyleyerek, şunları aktardı: "Bakırköy Kadın Cezaevi, Tekirdağ F2 ve T1 de yaptığımız tespitler çok önemliydi fakat o günden bugüne cezaevlerinde çözüme yönelik hiçbir şey yok. Bakırköy Cezaevinde çok sayıda koğuş ziyaret gerçekleştirdik. Bakırköy B1'de ziyaret ettiğimiz Sibel Çapraz, 15 ameliyattan sonra tutuklandı ve ne yazık ki tahliye olması gerekirken halen bu süreç neticelenmiş değil. Biz orada bütün parti kurumlarıyla yaptığımız ziyarette birlikte karar verdik bu kişinin tahliye olması gerektiğine."

Tekirdağ’da hasta tutsaklar

"Bugün geldiğimiz noktada bakıyoruz ki siyasi kaygılar, hasta olan bir tutuklunun cezaevinde kalması veya devam etmesi yönünde engel" diye konuşan Burcu, özellikle Tekirdağ F2'de yatalak olan hasta tutsakların olduğunu bildirdi. Cezaevi İnfaz Kurumunun tutsaklara çıplak arama, revir düzenlemeleri, ring arabalarında ters kelepçe dayattığını ve cezaevine giriş çıkışlarda darp edildiklerini kaydeden Burcu, "Bu uygulamalar OHAL ile birlikte iki kat daha artarak devam etti. Ülkede zaten cezaevi, hukuk ve yargı sorunu var. Sanki tutuklamanın bir tedbirden çıkartılıp bütün herkesi tutsak ederek çözüm bulmaya çalışan bir sistemle karşı karşıyayız" dedi.

Bakanlığın çözümü yeni cezaevi!

'FETÖ' ile mücadele adı altında 40 bine yakın insanın tutuklandığı bilgisini paylaşan Burcu, "Bu tutuklamalardan önce zaten cezaevleri kapasite açısından doluydu. Çözüm olarak Bakanlık yeni cezaevleri ve koğuşlar öngörüyor. Bunun için birçok kişi tahliye edildi ama hiçbiri siyasi tutuklu ve hükümlüler değil. Son süreçte siyasi tutuklular 3 kişi kalıyorsa bu sayı 6'ya çıktı. OHAL sonrasında özellikle gazete, kitap yasakları, bunun dışında yatak, yastık, çatal, kaşık gibi gerekli ihtiyaçlar yok. Hukuk açısından baktığımız zaman görüş kısıtlandı, avukatlarla yapılan görüşmeler kayıt altına alınıyor. Gerekçesi sadece güvenlik olarak açıklanan telefon görüşmeleri yasaklandı" şeklinde konuştu.

Bakanlık Şırnak’ın hesabını vermedi

Açık görüşlerin iki ayda bir yapıldığını, kapalı görüşlerin ise zaman zaman yapılamadığını vurgulayan Burcu, bu uygulamaların OHAL'den sonra yaşanan ağır ihlallerden bazıları olduğunu kaydetti. Son süreçte işkence vakalarının da aratarak gündeme geldiğini belirten Burcu, Şırnak Cezaevine de değindi. Şırnak'ta 6-7 ayı süren ablukadan sonra cezaevi ile hiçbir iletişim sağlanamadığını; gıda, su, zaman zaman ise elektrik ve su kesintilerinin olduğunu söyleyen Burcu, "Daha sonra orada kronik sağlık sorunları ortaya çıktı. Şırnak'ta yakın zamanda iki çocuk yaşamını yitirdi. Bu iki çocuk uyuz sebebiyle idareye açık bir şekilde bildiriyorlar. Fakat buna bir şekilde cevap vermeyen idarenin tutumu karşısında iki çocuk yangın çıkartıyor. Duman zehirlenmesinden kaynaklı yaşamını yitiriyor. Sorunlar hala devam ediyor, çözülmüş değil. Bu yaşanılan bir olay, bundan sonra Adalet Bakanı soruşturma başlattı mı?" diye sorarak Bakanlığın bu konuda açıklama yapması gerektiğini dile getirdi.

Kadın tutuklulara cinsiyetçi ve ayrıştırıcı yaklaşımlar

Kadın tutuklu ve hükümlülere yönelikte cinsiyetçi ve ayrıştırıcı bir yaklaşımın olduğuna dikkat çeken Burcu, "Kadın tutuklular her cezaevinde olamıyor. Her cezaevinde kadın koğuşu bulunmuyor. Alanya Cezaevi kadın tutukluların olduğu bir cezaevi. Bize gelen mektuplar neticesinde banyolara kamera yerleştirildiğini öğrendik. Bu bir süredir bilinen bir durum. Bu konuyla ilgili Bakanlığın yerinde tespiti var mıdır?" diye sordu.

‘Toplum kadınlara nasıl davranıyorsa cezaevinde de öyle’

Toplum içinde kadına nasıl yaklaşılıyorsa cezaevinde de aynı yaklaşıldığını kaydeden Burcu, "Silivri Cezaevinde kadına yönelik yaşanan durumu, bugün burada ifade etmekte zorlanıyoruz. Biliyoruz ki şu anda tedavi amaçlı bekleyen birçok kadın tutuklu ve hükümlü var. Cinsel tacizden tutun fiziki olarak müdahaleye kadar son süreçte bütün sistem, kadına bakış açısıyla entegre olmuş bir şekilde cezaevlerine yansıyor. Bu yüzden kadınlara yönelik ayrı bir çalışma yapılması gerekiyor" dedi.

'Cezaevleri erkeklerin kalabileceği bir şekilde hazırlanmış'

Kadınların her cezaevinde kalamayacağının altını çizen Burcu, devamında şunları belirtti: "Cezaevleri erkeklerin kalabileceği bir şekilde hazırlanmış, hem koğuşlar, hem yataklar, mutfak bölümleri ve giriş çıkışların yapıldığı koridor dahi erkeklerin yaşayabileceği alanlar olarak inşa edilmiş. Bu sebeple kadınların kadınlara özel ihtiyaçlarını karşılayabilecek daha uygun cezaevlerinin oluşturulması gerekir."

'Cezaevlerinde yerinde tespit yapılması gerekiyor'

"Bakanlığa ilettiğimiz sorunlar bize hep bu şekilde dönüyor. 'Her şey yasalara uygun ve güvenlik çerçevesinde alınmış karardır, bu sebeple her şey hukuka uygundur' bu nedenle biz insan hakları örgütünün meclisle ortak çalışabilecek bir halin elzem olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullanan Burcu, başta Şırnak, Şakran, Ödemiş, Alanya, Tekirdağ ve Adıyaman olmak üzere birçok cezaevinde yerinde tespit için bir heyet oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Çocuk cezaevlerinde tekmil, işkence ve tehdit

Yapılan işkence ve kötü muamelenin ‘'terör örgütü' üyesi olan her kişiye bu uygulamalar yapılabilir’ noktasında bir meşrulaştırma olduğunu vurgulayan Burcu, "Bu Türkiye'deki cezaevlerine bakışını da açık bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. Tekmil, yasaklamalar, baskı ve tehditlerin ise Sincan Cezaevi başta olmak üzere bütün çocuk cezaevlerinde yaşandığını biliyoruz" dedi.

Çözüm süreci bitti, hasta tutsaklar ‘cezaevinde kalabilir’ oldu!

Türkiye'de artan bu kaotik sürecin cezaevlerine de aynı şekilde yansıdığını kaydeden Burcu, şöyle devam etti: "OHAL sürecinde yaşanan tasfiye infaz kurumlarına da oldu. Cezaevi infaz memurları ve idareciler, bin 929 kişi hakkında işlem başlatıldı bin 500 kişi açığa alındı ve 400'e yakın kişi de tutuklandı. Böylesine tutuklamanın açığa almaların olduğu kurumlarda insan haklarının olmadığını bilmek gerekir. Bir diğer konu da adli tıp raporları. Ülkede bir çözüm süreci devam ederken bu hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin konses oluştu, gerçekten cezaevinde kalamayacağı tespit edilen 300 ağır tutsağın tahliyesi ile ilgili çalışma vardı. Bu çalışmalar devam ederken bu kişiler hakkında ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmişti ama yine aynı noktaya geliyoruz. Süreç aynı noktaya gelince bir şekilde sanki mucizevi bir şey olmuş, hükümlü ve tutuklular iyileşmiş, epilepsi ya da şizofreni hastaları ruhsal sağlıklarına erişmiş gibi gösteriliyor."

Tutsaklara ilişkin komisyon önerisi

15 Temmuz sonrası aynı operasyonların Adli Tıp’a da yapıldığını söyleyen Burcu, 50 kişinin de açığa alındığını belirterek, "Direkt bir şekilde bunların hükümlü ve tutuklulara yansımasını kabul etmiyoruz" dedi. Özellikle hasta tutsaklarla ilgili bütün partilerin bir araya gelerek komisyon oluşturması gerektiğini kaydeden Burcu, yerinde tespitler yapılması gerektiğini belirtti.

(sy)