İki satırla yerküreyi sarsan kadın: Nilgün Marmara
09:35
JINHA
HABER MERKEZİ - Doğumu 13 Şubat’tı Nilgün Marmara’nın. Peki ya ölümü? Nilgün yaraları kadınların dünyasında çok tanıdıktı elbet ama hepimizin depreminden korktuğu gerçekliği iki satırla yerküreye kazıyacak kadar derindi.
1958 yılında geldiği dünyadan kendini ait hissetmeyerek göçtüğünde, arkasında “daktiloya çekilmiş şiirler” bırakmıştı. Kütüphanesi büyük bir evden, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün arka sıralarında devam eden hayatında, en arka sıralarda hep tek başına ve sessizce hayatı izlemişti. “Dünyaya yaralı” çocuk. Kaçtığı ve sustuğu hemen her şey, Nilgün’ün baktığı arka bahçeleri söylüyordu.
Nilgün yaraları kadınların dünyasında çok tanıdıktı elbet ama hepimizin depreminden korktuğu gerçekliği iki satırla yerküreye kazıyacak kadar derindi.
“Ben babamın yuvarladığı
çığın altında kaldım.”
En derin yaralarını kendisinin açtığını söyleyen Nilgün’ün çıkmazları, üzerine yüklenmiş olan kimliklerin, sınırların, isimlerin, soyların, evlerin yırtılamazlığındandı sanki. “Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok.” Gücü itecek bir güç bile yok.
“Ey iki adımlık yer küre,
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben.”
Nilgün’ün arka bahçeye saklandığı her an yazdığı ama sakladığı söylenir. Fakat onun asıl arka bahçesi bir başka kadında; Sylvia Plath’ta gizlidir. Üniversite bitirme tezini Sylvia üzerine hazırladı. Sylvia’nın yaşamı, düşünceleri, özellikle bireyin yalnızlığına bakışı onu derinden sarstı. Üniversite bitirme tezi olarak başladığı hikaye, hayatı bitirme tezine doğru hızla ilerledi…
Biri 30 yaşında, biri 29 yaşında yaşamlarına son veren iki şair kadın. Hayatı ve ölümü Sylvia’nınkine benzetildi. “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” isimli tezi hayatından geriye kalan sayılı eserlerden biri. O tezde şöyle diyor:
“Plath’ın narin, incinebilir ruhani varlığı ve her şeyin sürekli kirlenişinin iç karartıcı bir şekilde farkında oluşu, onu ölüme sürüklemiştir. Kadınların toplumsal bir hastalığın sonucu olan perişanlığının kurbanı olmuştur. Karmaşık düşünce yapısının yol açtığı gerilimin niteliği çözümsüzlük doğururken, yaşamının gerilimi sonsuza akar… Şiirlerini köşkünün tamiratı sırasında konan tuğlalar, intiharınıysa tam bir başarısızlık olan bu evin tamamen yıkılması olarak görebiliriz…”
“Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte” diyen Nilgün, 87 yılının 13 Ekim’inde yaşamına son verdi. Ece Ayhan onu, “büyük kanatları yüzünden uçamayan albatros” deniz kuşuna benzetmişti.
Geriye iki not bıraktı Nilgün. Biri daktiloya çekilmiş şiirlerinin bastırılmasıydı, bir diğeri ise belki de tüm şair kadınlardan mirastı.
“Kuşlara iyi bakın.”
Nilgün Marmara kimdir?
1958 yılında İstanbul'da doğan Nilgün, ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi'nde bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü okudu. Şair Sylvia Plath üzerine incelemeler yaptı. Onun hayata bakış tarzından ve düşüncelerinden etkilendi. Çeşitli dergilerde şiirleri yayımlandı. 13 Ekim 1987'de 29 yaşındayken yaşamına son verdi.
“Daktiloya Çekilmiş Şiirler” ve “Metinler” ile şiirleri, “Kırmızı Kahverengi Defter” ile günlüğü ve “Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” ile incelemesi bulunuyor.
(sy)