'Hala umut dolu cümleler varsa biz kazanacağız'

09:15

Ayşe Yılmaz/JINHA

MANİSA - Eğitim emekçisi Ayben Atabey, bir yıl önce bu gün en güzel giysileriyle 'Barış' demek için yola çıkanlardandı. 101 kişinin katledildiği garda ağır yaralı kurtulan Ayben, "Her şeye rağmen bütün acıların içinden umut dolu bir cümle seçmeye çalışıyorsak biz kazanacağız" diyor.

Geçtiğimiz yıl bu gün on binlerce insan Türkiye ve Kürdistan kentlerinden 'barış' demek için Ankara'ya gelmişti. 'Barış' diyenleri hedef alan ve 101 kişinin katledildiği saldırıdan yüzlerce insan ise yaralandı. Yaralananlardan biri de Manisa'dan yola çıkan eğitim emekçisi Ayben Atabey'di. Ağır yaralı kurtulan Ayben, aylarca tedavi gördü. 10 Ekim'in yıldönümünde görüştüğümüz Ayben, 6 otobüsle şarkılar ve halaylarla yola çıktıklarını anlatıyor.

'Gidenlere borcumuzdur umudu büyütmek'

Manisa'da bir ilköğretim okulunda sınıf öğretmenliği yapan Ayben, bir yıldır katliamın ağır izlerini bedeninde ve ruhunda taşıyor. Ayben o günü şöyle anlatıyor: "14 yıldır Manisa'da öğretmenlik yapıyorum. Biz hiç şehir dışına 6 otobüs gitmedik. Ama o gün sendikalar odalar vatandaşlar herkes o otobüste vardı, O gün çok heyecanlıydık. Ankara'ya gidene kadar en güzel anılarımızı paylaştık, türküler söyledik. Oraya vardığımızda herkes rengarenkti. En güzel en renkli elbiselerimizi giyerek gittik biz Ankara'ya. Yeni ve en sevdiğimiz kıyafetlerimizle parçalandık. Sonra her şey değişti, yerde benim gibi kanlar içinde kalan onlarca insan vardı. Gözlerim açık diye kendimi iyi zannediyordum ama çok kan kaybediyordum. Kasığıma saplanan bilyeler ana artel damara çok yakındı, elimde ve bacağımda çok sayıda kırıklar vardı. Ama hiç kötüyüm diyemedim, diyemezdim de gözlerime bakan cansız bedenler vardı. O cümleyi kurmaya hep utandım. Ölmediğim için kendimle çok hesaplaştım. Gidenlere en büyük borcumuz umudu büyütmek. Okuttuğumuz çocuklardan ailemize kadar herkese gidenlerin umudunu anlatmak yüklemek ve yaşatmak borcumuz biz bu borcu taşımaktan yılmayacağız. En ağır ama en değerli yükümüz bu olacak."

'Demokrasi yazan pankartlarda cansız bedenlerimiz taşındı'

Ayben'in Ankara katliamına dair unutamadığı anlardan bir tanesi de ellerinde tuttukları pankartlarda cansız bedenlerin taşınması olmuş. Ayben, "O pankartları biz taşımak için götürdük, cansız kanlı bedenlerimiz taşınsın diye götürmedik ama bir şey de yapamadık. Ambulansların gelmediği her yerde o pankartlar ile hayat kurtarmaya çalıştılar. Sedye yaptılar. Ölülerimizin şehitlerimizin üzerine örttüler. Biz utanmadık ölmekten ve o pankartların altında cansız yatmaktan ya da taşınmaktan ama utanması gerekenlerde utanmadı ve hesabını vermedi" diye anlatıyor.

'Öldüğümüz yere ambulans gelmedi TOMA geldi'

Ayben, "Arkadaşlarımdan birisi yardım etmese TOMA üzerimden geçecekti. Görüyordum ama kımıldayamıyordum. Hareket etmek gibi bir şey aklıma dahi gelmiyordu. Zaten o yoğun gaz kokusundan nefes alamadım boğazım parçalanırcasına öksürdüm" diyor.

'Anma günü ne yapacağımı bilmiyorum '

Bir yıl sonra içinde bulunduğu ruh halini özetleyen Ayben sözlerine şöyle devam ediyor: "Bu gün bir yıl sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Elimi ayağımı nereye sığdırırım onu da bilmiyorum, yine yaşıyor olmanın sancısını çekeceğim. Bu çok ağır bir his ama o güne tanık olduysam bu güne de tanık olacağım. Ben 46 yaşındayım ama bu patlamada büyüdüm. Çocuklarım bu patlamada büyüdü. Hala birlikte tedavi oluyoruz. Ben Diyarbakır Silvan'da çok çalıştım 90'lı yılları çok yaşadım. Darbeler gördüm acılar gördüm ama hiç birisi yaşadığımız Ankara veya Suruç katliamı gibi olmadı. Sorumluları hesap da vermedi" diye belirtiyor.

'Son sözüm umuda dair'

"Son sözlerini sorduğumuz Ayben'in dilinden umut hiç eksik olmuyor ve şunları dile getiriyor: "Aslında söyleyecek çok şey var. Ama son sözlerim umuda dair olacak. O patlamadan sonra iyiyiz demeyeceğiz. İyi değiliz. İyi olmayacak ve olamayacağız ama umudumuzu da kaybetmeyeceğiz. Gidenlerimizin umudunu yaşatmak için barış umuduyla yollara daha çok çıkacağız."

(fk)