'Kadın hekimler olarak etkili rol üstlenmeliyiz'

16:48

JINHA

MERSİN - 4. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi'nde konuşan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hekimler olarak kadınlarla ilgili etkili rollerinden vazgeçmemeleri gerektiğini belirterek, "Etkili rolümüzü üstlenmezsek, bizi suçladıklarında verecek cevabımız olmaz" dedi.

TTB tarafından Mersin'de gerçekleştirilen 4. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi'nde, "Hukuki Boyutuyla Savaş ve Kadın" konulu panel düzenlendi. Panelde sunu yapan insan hakları savunucusu avukat Eren Keskin, "30 yıldır insan hakları savunuculuğunu yapıyorum ama kendimi bu kadar kötü hissettiğim hiçbir dönem olmamıştır" diyerek konuşmasına başladı.

İşkencede 1990'lı yıllara dönüldü

1997 yılından bu yana cinsel şiddete yönelik mücadelesi ve Suriyeli mültecilere yönelik saha çalışmalarından bahseden Eren, "Bu dönemde kadınlar ve erkekler gördüğü işkenceyi kabataslak anlatırdı, elektrik, dayak gibi. Hiç cinsel işkenceden söz edilmezdi, yapıldığını bilirdik, ama konuşulmazdı" dedi. O dönemde birkaç kez MED TV'de program yaptıklarını söyleyen Eren, "Savaş mağdurlarının yaşadıklarını anlattık. Burada gözaltında cinsel işkenceye uğrayanlara ücretsiz avukatlık yapacağımızı ve başvurmalarını söyledik. Ardından yavaş yavaş başvurular geldi. O dönemde Türk Ceza Kanunu'nda kadın bile yoktu. Yasa, sadece ailenin ve ahlakın bir unsuru olarak görüyordu kadını. Tecavüzün tanımı yasada, Yargıtay kararlarıyla belirleniyordu" dedi.

'Cezaevi koşulları 90'lara döndü'

En sık karşılaştıkları sorunun gözaltında işkence ve cinsel işkencenin belgelenememesi olduğunu kaydeden Eren, bunu aşabilmek için çok mücadele ettiklerini, hala çok sayıda kadının gözaltında cinsel işkenceye maruz kaldığını vurgulayan Eren, hem cezaevi koşullarının hem de gözaltı koşullarının 1990'lı yıllara döndüğünü söyledi.

'Kendi savaşımıza dönüp bakmalıyız'

Panelin katılımcılarından Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da Türkiye'de 50 binin üzerinde genç insanın katledildiğini, kadınların katledildiğini ve kadınların cinsel işkenceye uğradığını dile getirdi. Savaş denince akla "eril iktidarın" geldiğini belirten Şebnem, "Ve ben devletleri de böyle tanımlıyorum" dedi. Kadınların Türkiye'de var olan savaşın farklı yerlerinde yer aldığını belirten Şebnem, "Kadınlar kayıplarıyla bu savaşın içinde varlar, kadınlar zarar görenler olarak varlar" diye konuştu.

'Belgelemekle yükümlüyüz'

Bir yandan kadınların bu savaşı durdurmak için mücadele yürüttüğünü, bir yandan da hekimlerin bütün baskılara rağmen bodrumlardaki yaralılara sağlık hizmeti sunmaya çalıştığını ifade eden Şebnem şunları söyledi: "Bu savaşla birlikte Kürt illerinde yeterince sağlık hizmeti verilemedi. Ağustos ayına kadar olan verilerde savaş ile birlikte 62 kadın, 72 çocuk ve 60 yaşın üzerinde 29 kişi öldü ve toplam 350 sivil insanımız yaşamını yitirdi. Hekimler olarak hak ihlallerini belgelemekle yükümlüyüz. Kadınlarla ilgili, onların yaşadıklarıyla ilgili ve savaşlarla ilgili etkili rolümüzden vazgeçmemeliyiz. Kadın hekimler olarak çok etkili rolümüz var. Biz etkili rolümüzü üstlenmezsek, bizi suçladıklarında verecek cevabımız olmaz o yüzden 'Bu suça ortak olmayacağız' dedik."

Panel soru cevap bölümü ve ardından hatıra fotoğrafıyla son buldu.

(gc)