'Savaş yoğunlaştıkça kadına yönelik saldırı artıyor'
13:39
JINHA
MERSİN - Suriye'de çalışma yapan Antropolog Şenay Özden, savaşın kızışmasıyla cinsel saldırının arttığını ifade ederek, "Özellikle rejim askerleri tarafından kuşatılan bölgelerde kadınlar ilaç götürüp getirirken burada tecavüze uğruyor" dedi.
Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından 4. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi'nin sonuç bildirgesi açıklanmasının ardından "Savaş, Mültecilik ve Kadın" konulu panel düzenlendi. 5 yıl Suriye'de çalışma yapan Antropolog Şenay Özden, Suriye'de yaşanan savaş ardından orada bulunan kadın aktivistler ve kadınların mücadelesini anlattı.
'Hiyerarşik bir yapı var'
Suriye'de 2011 yılında başlayan savaşla birlikte Suriye'de aslında Rejim ve Rojava dışında da bir Suriye olduğunu ifade eden Şenay, özellikle orada yaşayan kadınların hem selefi örgütleri hem de rejime karşı mücadele yürüttüklerini dile getirdi. Suriye'de ayaklanmaların başlamasıyla birlikte kaç kişinin tutuklandığının, kaç kişinin işkenceden geçtiğinin belli olmadığını ifade eden Şenay, "Bizler burada onları tamamen mağdurlaştırıyoruz, bize muhtaç olarak görüyoruz. Bizler ile onlar arasında bir hiyerarşik yapı var" dedi.
'Kadınlar cinsel saldırıya maruz kalıyor'
Suriyeli mültecilere Türkiye'nin mültecilik statüsü vermediğine değinen Şenay, sığınmacı olarak geçici korumalık verildiğini ve bunun da Suriyelilerin yaşamını zorlaştırdığını ifade etti. Suriye'de savaşın kızışmasıyla birlikte kadına yönelik cinsel saldırının arttığını ifade eden Şenay, kadınların alanlardan hastanelere çekilmek zorunda kaldığını, kadınlara kontrol noktalarında ilaç götürüp getirme misyonu verildiğini söyledi. Şenay, "Özellikle rejim askerleri tarafından kuşatılan bölgelerde kadınlar ilaç götürüp getirirken burada tecavüze uğruyor. Tutuklu kadınların yanı sıra çocukları, eşleri, akrabaları tutuklu olan ve onların akıbeti hakkında bilgi almak isteyen kadınlar tecavüze uğruyor" dedi.
'Kadınlar da öfke, nefret ve özlem vardı'
Ardından söz alan Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik ise, "Zorunlu Göç Yaşamış Kürt Kadınlarının Çatışma, Göç ve Barış Algıları" konusunda yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bu çalışmayı Dolmabahçe Mutabakatı'nın açıklandığı bir süreçte yaptığını ifade eden Ayşe, Kürt kadınlarının göçlerden dolayı öfke, nefret ve özlem duygularıyla yaşadıklarını belirtti. İstanbul, Mersin ve Diyarbakır'da yaptığı saha çalışması yapan Ayşe, kadınların daha fazla özgüvene sahip olduğunu gözlemlediğini dile getirdi. Yaptığı saha çalışmasında kadınların artık köy boşaltmalarda askere, koruculara karşı oluşunu da anlattığını dile getiren Ayşe, "Bu dönemlerde yapılanların çoğu Kürt kimliğinden kaynaklı yapıldığını söylüyor. Ancak cinsiyetinden kaynaklı özel bir işkence görüp, görmediklerini sorduğumuzda ise anlatmıyorlar" dedi.
'Kadınlar müzakere süreçlerine dahil olmalı'
Kürt kadınlarının barış istediğini belirten Ayşe, "Ayrıca bir tepki de vardı. Kadınlar bu tepkiyi 'Bizler ne yaparsak yapalım onların gözünde teröristiz' diyorlar. Özellikle öğretmen, doktor ve devlet memurları tarafından ayrımcılığa maruz kaldıklarını dillendiriyorlardı" diye anlattı. Yaptığı çalışma sonucunda özellikle savaşta kadınların daha fazla etkilendiğini dile getiren Ayşe, barış süreçlerinde kadınların daha fazla aktif olması gerektiğini ve bir çok analizde kadınların dahil olduğu barış süreçlerinde müzakerenin hem ömrünün uzun olduğunun hem de anlaşmanın daha kolay olduğunun analizinin yapıldığını belirtti.
Panel soru cevap bölümüyle sona erdi. İkinci oturumda ise, "Hukuki Boyutuyla Savaş ve Kadın" konulu panel yapılacak.
(gc)