'Bize sunulan tek hikaye tekleşmek'
13:38
JINHA
MERSİN - "Savaşın cinsiyeti" konulu panelde konuşan Doç. Dr. Ayşe Gül Altınay, akademik çalışmaları boyunca özellikle "Okul-kışla, askerlik-okul" gibi sorulara cevap almaya çalıştığını ifade ederek, "Bunlar benzer ve yeniden oluşumun temelleri. Bize sunulan tek bir hikâye var o da tekleşme. Toplumda erkeklere asker, kadınlara ise itaatkâr eş misyonu veriliyor. Bizler militarizmin bize verdiği rolleri sorgulamayarak, yardımcı oluyoruz " dedi.
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) Mersin'de düzenlediği 4. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi, ikinci gününde "Savaşın cinsiyeti" konulu panelle devam etti. Oturum başkanlığını Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi'nin yaptığı panele katılan Doç. Dr. Ayşe Gül Altınay, "Biz savaşın ve militarizmin neresindeyiz?" sorusuyla konuşmasına başladı. Kişisel olanın aynı zamanda politik olduğunu ifade eden Ayşe, kişisel olanları sorguladıkça, anladıkça hayata yeniden başka açılarıyla bakmayı öğrendiğini söyledi. Akademik olmanın da politik olmayı gerektirdiğini dile getiren Ayşe, "Ben hayata karşı sorularımı akademik çalışmalar içerisinde cevap bulmaya çalıştım" dedi.
'Bize sunulan tek hikâye tekleşme'
"Militarizm kadın ve erkekleri nasıl şekillendiriyor? Feminist merak bize neleri sordurur?" sorularını sorarak konuşmasına devam eden Ayşe, kendi hayatından kısa hikâyeler aktardı. Akademik çalışmaları boyunca özellikle "Okul-kışla, askerlik-okul" gibi sorulara cevap almaya çalıştığını ifade eden Ayşe, "Bunlar benzer ve yeniden oluşumun temelleri. Bize sunulan tek bir hikâye var o da tekleşme" diye belirtti.
Militarizmin her geçen gün arttığını vurgulayan Ayşe, şunları aktardı: "Öyle bir toplumuz ki ordu, millet kavramı bizim toplumun kurucu öğesidir. Toplumumuzun merkezinde yer alıyor." İlkokulda başlayan "milli güvenlik" dersleriyle devam eden bir militarizm ile iç içe olan bir ülkede yaşandığını dile getiren Ayşe, "Toplum da erkekler asker, kadınlara ise itaatkâr eş misyonu verilir " dedi.
'Bize verilen rolleri sorgulamayarak yardımcı oluyoruz'
"Savaşın ve militarizmin neresindeyiz?" sorusuna cevap aramaya başladığında 1930'larda Sabiha Gökçen'in otobiyografisi ile karşılaştığını ifade eden Ayşe, şöyle devam etti: "Burada aslında savaşa giden bir kadınla karşılaştım. Bu hikaye bana Türkiye'de dünyada ilklerimizin dahi ne kadar milliyetçi bir argüman olduğunu gösterdi. Dersim Harekâtı'nda ilk uçakla bombalama yapan kadın ve bizler bununla övünüyoruz."
Dersim katliamını araştırdığında ise korkunç bir gerçekle karşılaşıldığını söyleyen Ayşe, "Orada bir kalkışma yok, ufak tefek merkezi hükümete bir tepki ve karşı koyma var ama kalkışma yok. Dersim Harekâtı yıllarca orada bulunan toplumun yapısını kırmak, milli kurgu içerisine devleti katabilmek için kurgulanan bir harekattı" diye anlattı. Orada hem savaşan hem de mağdur olan kadınlar olduğunu dile getiren Ayşe, "Bizler militarizmin bize verdiği rolleri sorgulamayarak, yardımcı oluyoruz" dedi. Ayşe, militarizme karşı nasıl bir rol oynadıkları ve nasıl mücadele edilmesine dair bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek, dün yaşadıklarını yüzyıl önce yaşanan hikayelerle bütünleştirdiklerinde bir şeyleri değiştirebileceklerini söyledi.
'Şiddet egemenlik tarihinin kurucusudur'
Ardından konuşan Prof. Dr. Nilgün Toker Kılıç da, insanların kültürel tarihini ve insanlar arası bağıntıyı kuran şeyin şiddet olduğunu ifade ederek, "Şiddet egemenlik tarihinin kurucusudur. Kadınlar bundan uzaktır, kadınlar kurucu şiddetin içerisinde değildir" diye belirtti. Savaşın insan deneyimlerinden ortaya çıktığını kaydeden Nilgün, savaşın doğaya ait bir kavram olmadığını, insan deneyimlerinden ortaya çıkan bir ürün olduğunu aktardı. Tüm devletlerin ve iktidar odaklı örgütlenmelerin potansiyel ya da fiili savaşa karşı örgütlenen yapılar olduğunu dile getiren Nilgün, "Bizler savaş için örgütlenmiş bir yapının içinde savaşın fiili tanıklığını sürdürüyoruz" dedi.
Kadınların savaşlarda araçsallaştırıldığını belirten Nilgün, "Kadınlar egemenliğin kurucusu değildir. Kadın savaşın ne nesnesi, ne öznesi. Yanında duruyor. Savaşta erkeklerde araçtır " diye konuştu. İnsanlığın kendi kendini yok ettiği bir çağda değerlerin nasıl kurulacağı sorusunun olduğunu kaydeden Kılıç, " Toplumsal yüzleşmeyle bir şeyler olabilir" diye kaydetti.
Panel soru - cevap ardından konuklara verilen teşekkür belgesiyle sona erdi. Program ise "Sosyo- Ekonomik Boyutuyla Savaş ve Kadın" konusuyla devam edecek.
(dk)