Devrimle değişen hayatların Şairi Loren Laleş anlatıyor... - SÖYLEŞİ

Rojda Serhat/JINHA

QAMISLO - Baas rejiminin asimilasyon politikalarına karşı Kürt kültürünü edebiyatıyla koruyan Loren Laleş, Rojava devrimiyle birlikte Kürt kadın direnişini kaleme alıyor. Dilo, Muhammed ve Laleş isimli çocuklarını da devrim hikâyeleriyle büyüten Loren, devrimle birlikte Kürt kadınlarında yaşanan değişimleri ajansımıza anlattı.

Loren Laleş; Dilo, Muhammed, Laleş adlı çocuklarını geleneksel yaklaşımın dışında, toplumsal cins bilinciyle yetiştiren bir kadın. Bunun için çocuklarına çok küçük yaşlardan itibaren kitap okuyan, onları resim çizmeye teşvik eden, bunun için kalem, defter vb sağlayan bir kadın. Çocuklarına dünya devrim romanlarını okuyarak, onların dünyadaki siyasi, toplumsal gelişmelere duyarlılıklarını arttırmayı önemseyen, öz güvenlerini geliştirmek için çabalayan bir kadın. Evinin avlusuna attığınız ilk adımda, avlusunun her duvarında, evinin her köşesinde kendine ve çocuklarına ait yapılan resim, heykel vb çalışmalar, dolaplarda kitaplar, duvardaki Ahmet Kaya, Yılmaz Güney göze çarpıyor.

Devrimin kadında yarattığı değişim gücünü şiirlerine yansıtan, her koşulda devrime sahip çıkılması gerektiğini savunan Loren, çeşitli arayışlarla Rojava'dan gidenleri de çok sert eleştiriyor. Baas rejiminin halklara dönük asimilasyon politikasından bunun halkta yarattığı etkilere ve Rojava devriminin Kürt kadınlarında yarattığı değişime kadar bir dizi konuyu konuştuk.

*Baas rejiminde neler yaşadınız?

Baas rejimi döneminde halkların kültürlerini geliştirmeleri, yaşamaları, baskı ve zorbalıkla engelleniyordu. İnsanlar o zamanlar geceleri bir araya gelip toplanıyorlardı. O dönem bir Komünist Parti vardı. Halk içinde bir çalışma yapıyorlardı ama yeterli değildi. Komünistlerin yaptığı toplantılara bende katılıyordum yaşça en küçükleri bendim. Evlerde toplantı için bir araya geliniyordu. Tartışmalar yapılıyordu. İnsanlara umut veriyorlardı. Bende o dönem toplantılara katılıyordum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için çalışmalar yapıyorlardı. Bizleri yazmamız için, söylememiz için teşvik ediyorlar, destek veriyorlardı. Abim aracılığıyla Kürt hareketi ile tanıştım. Bu süreçle birlikte ulusal bilincim gelişti.

'Rejim döneminde Kürtçe konuşmak yasaktı'

Rejim döneminde tüm politik çalışmalar gizli ve evlerde yapılıyordu. Rejim döneminde Kürtçe konuşmak, yazmak yasaktı. Kürtçe eğitim dili değildi, Kürtçe okumak bizim bir rüyamızdı. Rejim döneminde Kürtçe konuşulduğu zaman gözaltına alıp tutukluyorlar, dava açıyorlardı. Kürtçeyi kimse özgürce konuşamıyordu. Newroz'da, etkinliklerde tiyatro oynanamıyor, Kürtçe şiir okunamıyordu. Kürtçe konuşmak istiyorduk ama yüreğimizde büyük korku vardı. Evlerde kitap bulundurmak suç sayılıyordu. Kitap bulduklarında gözaltına alınıp zindana atılıyordu insanlar. İsteğimiz Kürtçe öğretecek okullar, üniversiteler açılmasıydı. Biz bir gün gelecek şehitlerin kanı boşa gitmeyecek, şehitlerle insanlık kazanacak bunu biliyorduk. Şehitler önce insanlığa, Kürt halkına, haklarımızı kazandıracak sonra da bizi savunacağına inanıyorduk.

*Rojava'da kadınlar açısından devrim öncesi ve sonrasını anlatabilir misiniz?

Rojava devrimi halkların kendi kültür ve değerlerini özgür ve eşitlik içinde yaşamasının olanağını açığa çıkardı. Şimdi Çanda Hüner gibi bir dizi kültür merkezlerimiz var. Kültürümüzü yaşatmak için bir dizi çalışma yapabiliyoruz. Tüm bu olanaklarda insanları yazmaya, teşvik ediyor. Şimdi insanlar özgür. Okullarımız var anadilimizi konuşabiliyoruz. Artık yüreğimizde korkumuz yok. Devrimden önce şiirler yazıyordum. Siyasi temalı şiirler yazıyordum. Bundan dolayı ailem şiir yazmamı istemiyordu. Şiirlerimden dolayı başıma bir şeyler geleceğini düşünüyorlardı. Çünkü rejim çok baskı yapıyordu. Onlarda korkuyordu. Halkımız çok sıkıntı çekiyordu. Yazdıklarımı kimseye göstermiyordum. O dönemde korkular vardı, halk birbirine güvensizdi. Bu nedenle yazdıklarımı hiçbir dergi ve yayına veremiyordum, kendime saklıyordum. Yazmama seviniyorlardı ama bir değeri yoktu. Ben kadınlarla ilgili şiirler yazıyorum. Kürt kadınları ve dünya kadınlarının yaşadıklarından etkileniyordum. Kadınların yaşadıklarından dolayı acı çekiyordum. Devrimden önce tüm şiirlerim kadınla ilgiliydi. Onların yaşadıklarını aktarıyordum.

'Kadınların devrimdeki gücünü anlatacağım'

Devrimden sonra Kürt kadınları büyük bir adım attılar. Artık Kürt kadınları zavallı, evde oturan, ezilen, erkeğe muhtaç kadın değil. Artık kadınlar eline silah aldı. Savaş alanlarına gittiler. Bütün dünyada DAIŞ en büyük terörü yaratıyor. Tüm dünya DAIŞ'ten korkarken, Kürt kadınları DAİŞ'e karşı savaştı. Kadınlar basında çalışmaya başladı. Rüyam kadınların askeri giysi giyip savaşmasıydı. Rojava'da bunu başardık. Kadınlar artık askeri giysi giyiyor, yaşamın tüm alanlarında işlerini yapıyor, kendilerini var ediyor. Kürt kadınlarıyla ilgili daha çok yazmak istiyorum. Kürt kadının gücünü ve kudretini, özgürleşmesini anlatıyorum, anlatacağım. Devrimin kadınla birlikte açığa çıkan gücünü anlatacağım. Ben şimdi şiirlerimde ülkemi yazıyorum. Kendi yazdıklarımda ülke sevgisini işliyorum. Kadınlar kendi hakları ve davaları için mücadele ediyorlar. Bunları şiirlerime konu ediyorum.

'Devrim kadınlara başka şeyler anlattı, öğretti'

Kadınların devrimden önce herhangi bir hakları yoktu. Haklarının ne olduğunu da bilmiyordu. Ama bugün devrimle birlikte kadınların hakları oldu ve haklarının farkına vardılar. Artık bu bilinçleri var. Devrimden önce kadınlara çocuk doğuran, evin işleriyle ilgilenen; yani kısacası hizmetçi gibi bakılıyordu. Kadınlar kendi haklarını bilmiyorlardı. Devrim bu kadınlara başka şeyler anlattı, öğretti. Şimdi kadınları görüyoruz. Kalemle iş yapıyorlar. Kadınlar bugün okula gidiyor, Kürtçe öğreniyor ve kalemi alarak kendi dilinde çalışmalar yapıyorlar. Toplumda bir yer edindiler. Eğitim aldılar, haklarını öğrendi, kendi ailesine haklarını anlatıyor, kendini savunuyorlar. Şimdi kadınlar daha üretken oldular. Bu devrimde kadınlar için verilen eğitimlerin bir sonucudur. Bugün kadın ve erkekler eşitleniyor. Benim kadınlara çağrım, kendi hakları için mücadele etsinler, haklarını istesinler. Çünkü eski zamanlardaki gibi değil. Biz yazacağız. Kürt kadını başka halklardan kadınlar gibi değil. Devrim olduğu zaman yenilikler yarattı.

'Kadınlar yeteneklerini devrimle birlikte açığa çıkardı'

Ben devrimden önceki sistemdeki farklılığı ve devrimden sonraki farklılıkları görüyorum. Devrimden sonra kadınlar büyük bir açılım yaptılar. Kadınlar her yerde kendini ispatladı. Rejimin bastırdığı yeteneklerini, özelliklerini, başarılarını şimdi açığa çıkartıyorlar. Kürt kadınlarının bu başarılarını, kazanımlarını yazıyorum. O kadınlar savaş alanında, siyasi alanındaki başarılı olan kadınları yazıyorum. O kadınlar üzerindeki baskı, kadına yaklaşım artık kırıldı. Toplum ve halktaki bu geri yaklaşımlar artık kırıldı. Benim isteğim, kadınlar daha güçlü olsunlar, kendi kültürlerini ve tarihlerini öğrensinler ve geliştirsinler. Geçmiş tarihlerine iyi baksınlar. Bu beş yılda atılan çok adımlar oldu. Biz bunların olabileceğine inanmıyorduk. Kadınların henüz eğitime ihtiyacı var. Değişimi yapamayan çok kadın var. Kendilerini örgütleyip değiştirsinler.

'Kalanlar devrimin gerçek sahipleridir'

Toplumun hayaliydi kendi bayraklarını görmek, sokaklarda dalgalandırmak. Kürtçe okullar açmak bir hedefti. Ben devrimden kaçıp gidenlere, bu toprağı terk edenlere çok kızıyorum, neden bu toprakları terk ettiler ve Avrupa yollarına gittiler. Burada kalanlar gerçek Kürtler bence. Diğer kaçan insanlar kendini Kürt olduğunu söylüyor ve hakları olduğunu söylüyorlarsa ben o insanlar için diyorum ki bencildir, kendi çıkarlarını düşünüyor, kendi ulusu, halkı için bir şey yapmıyorlar. Burada kalan insanlar bu topraklar için çok bedel ödediler. Kürt halkının davası için çaba harcıyorlar. Başka topraklara gitmediler. Burada kalanlar bu devrimin gerçek sahipleridir. Bu devrim için mücadele ediyorlar. Burası onların gerçek ülkesidir Avrupa değil.

'İnsanlar devrimin yaratacağı değişime inanmalıdır'

Çok insan görüyorum denizlerde cesetler var. Balıklar o insanların cenazelerini yediler. Deniz o insanları yuttu. TIR'ların arkasında giden gençleri görüyorum havasızlıktan ölüyorlar. O gençler bu ülkede olsaydı kendi ülkesi için çok şey yapabilirdi. Bu fırsat vardı. Bu devrimi kaybedersek yüzyıllar kaybederiz. Burada olsalardı gücümüz daha büyük olabilirdi. Biraz sabırlı olsalardı çare bulunurdu. Burada ENKS gibi kurumlarla tartışmalar gerilim var. Kürt partiler birbirine karşı savaşıyor. ENKS de Kürt ama Kürtlere karşı savaşıyor, devrimi engelliyor. Bu kavga olduğu için halkın umutları da azalıyor. Ben diyorum ki insanlar sabırlı olsun. Devrimin yaratacağı değişime inansınlar.

*Son olarak çocuklarınızla farklı bir iletişiminiz var, onlarla nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Küçüklükten beri onlarla birlikte oturup kitap okuyordum o zamanlar henüz beş yaşında bile değillerdi. Onlar için kalem, resim defteri alıyordum, resim yapsınlar diye. Basit karalamalar yapsa bile onları çok önemli bir resim yapmışlar gibi teşvik ediyordum. Yaptıkları çizimleri, karalamaları duvarlara asıyordum; teşvik etmek için. Onlara anlatıyordum 'bu resimleri eve gelenler gelip görecekler, sizin çok başarılı olduğunuzu görecekler' diye anlatıyordum. Çocuklarıma resim sevgisi aşıladım.

'Çocuklarım devrimcilerin hikâyeleriyle büyüdü'

Çevrenin, insanların bir kısmı bana destek veriyordu. Çocuklar böyle bir yaşam içinde büyüdüler. Ve ben onlar için okuyordum aynı zamanda. Okuduğum tarih kitaplarını onlara anlatıyordum. Kürdistan devrimcilerini anlatıyordum, başka ülkelerde mücadele eden devrimcileri anlatıyordum. Çocuklarım bunlarla büyüdü. Ben her zaman onlara, topluma, insanlığa yararlı bir şeyler yapmaları gerektiğini belirtiyordum. Bir Kürt olarak yaşama geldiğinizde geriye bir şeyler bırakmalarını söylüyordum. Her zaman bunları hatırlatıyordum. Siz topluma, insanlığa bir şeyler verin, isimleriniz tarihe geçsin diyordum. Onlara ressam, heykeltıraş olun diyordum. Onları tüm dünyaya yararlı insanlar olmaları için yetiştiriyorum.

(mg/fk)