HDP: Karartma anadilde yayıncılığa yapılmıştır
12:19
JINHA
ANKARA - HDP Basın ve Yayından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç tarafından tv ve radyoların kapatılmasına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Bu Başbakanlık Kararnamesi'nin anlamı, artık Türkiye'de başta Kürtçe olmak üzere anadilde özgür yayıncılık yapılamayacağıdır. OHAL bahanesiyle yaratılan bu fiili durum iç hukuka aykırı olmanın yanı sıra, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırıdır" denildi.
HDP Basın ve Yayından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, OHAL kapsamında çıkarılan KHK'lerle muhalif televizyonların kapatılmasına ilişkin yazılı açıklama yayınladı. "Demokrat ve muhalif medyaya ağır bir darbe" başlığıyla yayımlanan açıklamada, MGK'da OHAL rejiminin uzatılmasının belirlendiği gün, Başbakanlık Kararnamesiyle 20 demokrat ve muhalif televizyon ve radyo kanalına karartma, susturma ve mühürleme yoluyla ağır bir darbe vurulduğu belirtildi.
Azadi TV, Denge TV, Hayatın Sesi TV, Jiyan TV, TV 10, Van TV, Zarok TV, Radyo Ses, Radyo Dünya gibi Kürtlerin, Alevilerin ve demokratların televizyon ve radyo kanalları bir Başbakanlık Kararnamesi ile Türksat uydusundan atılarak karartıldığı belirtilen açıklamada, "Bu yetmezmiş gibi, bu kurumların sermaye ve mal varlıklarına da el konuldu. Bu, tam anlamıyla bir yok etme girişimidir" denildi.
'Bunun anlamı Türkiye'de anadilde yayın yapılamayacağıdır'
"Bu Başbakanlık Kararnamesi'nin anlamı, artık Türkiye'de başta Kürtçe olmak üzere anadilde özgür yayıncılık yapılamayacağıdır. OHAL bahanesiyle yaratılan bu fiili durum iç hukuka aykırı olmanın yanı sıra, Türkiye'nin imzaladığı uluslar arası sözleşmelere de aykırıdır" denilen açıklamada, "Başbakanlıkta yer alan bir komisyon aracılığıyla yapılan bu uygulama hiçbir hukuka dayanmamaktadır. Bu televizyon kanallarının Türksat ile ticari anlaşmaları bulunmaktadır. Kendilerine herhangi bir bildirim bile yapılmadan Türksat uydusundan çıkarılmaları ticaret hukuku açısından da korsanca bir uygulamadır. Üstelik bu uygulama RTÜK'ün bile denetim yetkisinin Başbakanlık tarafından gasp edildiği bir şekilde yapılmıştır" ifadelerine yer verildi.
OHAL rejiminde Kanun Hükmünde Kararnamelerle hiçbir hukuka, evrensel insan hakları ve demokrasi ilkelerine bağlı olunmadığı belirtilen açıklamanın geri kalanında şunlar kaydedildi:
"Meclis denetimini ve iradesini takmadan ülkeyi istediği gibi yönetme anlayışında olan Erdoğan-AKP iktidarı, kendisine muhalif hiçbir sese tahammül edememektedir. Bu televizyon kanalları, bir kaç gün önce kamuoyuna yansıyan ve muhataplarınca yalanlanamayan, Doğan Medya-Saray ilişkisini gözler önüne seren yazışmalarda yer almadıkları için; iktidara ispiyonculuk yapmadıkları, biat etmedikleri, diz çökmedikleri ve baş eğmedikleri için; emeğin, demokrasinin, Kürt halkının, Alevi toplumunun haklı taleplerinin sesi oldukları için hedef alındılar. Kürt halkı başta olmak üzere bu toplumdaki bütün farklı halkların ve inançların, kimliklerin, kültürlerin sorunlarını ve taleplerini, yaşadıkları baskı ve zulmü gören ve aktaran bir habercilik ve programcılık anlayışı bu siyasi iktidarın tahammül edebildiği bir durum değildir. Özgür ve muhalif yayıncılık yapanların susturulmak istenmesi, tüm toplumsal kesimlere yönelik baskı ve sindirme politikalarının hız kazanacağının açık bir işaretidir. Erdoğan-AKP iktidarı milletvekillerimize, yerel yönetimlere, demokratik siyaset alanına, demokratik kurum ve kuruluşlara yönelik geliştireceği kapsamlı saldırılar öncesinde kendisi açısından mıntıka temizliği yapmaktadır."
Basın Konseyi ve TGC'ye çağrı
Kararın hukuksuz olduğu belirtilen açıklamada, kararın kınandığı ve protesto edildiği belirtilerek, "Başta Basın Konseyi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere tüm basın yayın kurumlarını bu haksız ve hukuksuz uygulamanın geri alınması için her türlü hukuki girişimde bulunmaya çağırıyoruz. Yaygın medyayı, televizyon, gazete ve web sitelerini bu hukuk dışı uygulamaya karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz" denildi.
(he/dk)