'Birlikte Yaşam ve Kadın' sempozyumu gerçekleşti
14:56
JINHA
MÊRDÎN - Güneydoğu (Turabdin) Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği "Birlikte Yaşam ve Kadın Sempozyumu", bölgede yaşan Süryani, Kürt, Êzidî ve Mihallemi halklarının katılımıyla gerçekleşti.
Güneydoğu (Turabdin) Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen Açık Toplum Vakfı'nın katkılarıyla Mardin'in Midyat ilçesinde bulunan Süryani Dernekler Federasyonu Lokali'nde gerçekleşen "Birlikte Yaşam ve Kadın Sempozyumu" bölge halklarının katılımıyla gerçekleşti. 2 oturum olarak düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda "Ortak Yaşam Kültürü ve Kadın" başlığı altında sunumlar gerçekleşirken ikinci oturumda soru ve cevaplarla tartışmalar yürütüldü. HDP Milletvekilleri Dirayet Taşdemir ve Ali Atalan'ın da konuşmacı olarak yer aldığı sempozyumda, "Bir olmak; ötekililiğe karşı ortak yaşamda kadın olmak", "Kadın sorunu", "Demokratik ulus kadınların birlikte yaşayacağı sistemdir" ve "Ortak yaşamda Süryani kadını" başlığıyla sunumlar gerçekleşti. Açılış konuşmasını gerçekleştirecek olan Mithat Sancar ve Hannah Berger katılamazken, Mithat gönderdiği yazıyla, Hannah ise Macaristan'dan yolladığı videolu mesajla açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Sempozyumu Artuklu Üniversitesi'nde Süryani Dil ve Kültürü üzerine lisans yapan Mizgin Aslan yönetti.
'Kadının, görünür olması için mücadele ediyoruz'
Açılış konuşmasını Süryani Kadın Derneği yönetiminde yer alan Teodora Özdemir, Süryanice gerçekleştirdi. Kadının görünürlüğünü daha fazla kılmak için çalışma yürüttüklerini belirten Teodora, "Kadın, emeğin her alanında faaliyet yürüttüğü halde karar alma aşamasında söz sahibi değildir. Bizler bunun için mücadele ediyoruz. Halkların ve kültürlerin birlikte yaşaması için herkesin üzerine görev düşmektedir. Bizler de dernek olarak bu anlamda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz" şeklinde dile getirdi.
'Süryaniler ve Kadınlar'
Teodora'nın ardından söz alan Avrupa Süryaniler Birliği Türkiye Sorumlusu ve Sabro Gazetisi Genel Yayın Yönetmeni Tuma Çelik, eşsiz bir coğrafyada yaşadığımızı belirterek sözlerine başladı. Ancak bunun ya farkına varılmadığını ya da birilerinin bu güzelliklerin yaşanmasına izin vermediğini ifade eden Tuma, "Bu coğrafya birçok savaş, katliam, soykırım ve göçü yaşadı. Yaşanan baskı soykırım ve katliamlardan Süryaniler ve kadınlar en çok etkilenenler oldu. Süryaniler bitirilme aşamasına getirilerken, kadının çektiği bunca acıya bunca sıkıntıya rağmen mesanesi bile okunmuyor. Halkların birlikte yaşama çabası, umudu ve isteği var. Ama maalesef egemenler, iktidar güçleri bu birlikte yaşamı engellemekteler. Biz birlikte yaşayan halklar, kadın ve erkekler olarak kendi yaşamımızı kurma konusunda adımlar atmamız gerekiyor" şeklinde dile getirdi.
'Kadın sorunu, toplumsaldır'
"Kadının Sorunu" sunumunda Melike Bisikletçiler, "Kadının sorunu cinsiyet, yaş, köken, sınıf veya cinsel yönelim herhangi bir ayrım yapmaksızın tüm kesimlerin ortak sorunu olduğunu düşünüyorum" dedi. Kadının sorununun ataerkil sistemle başladığını vurgulayan Melike, "Toplumsal cinsiyet rollerine göre kadınlar hakkında genellemeler yapılmıştır. Bu roller bizi kalıplara sokmaktadır. Kadının sorunun toplumsal olarak ele alınması gerekiyor. Bu toplumsal roller erkekleri de zorlamaktadır" şeklinde açıkladı. Kıbrıslı olduğunu ve Kıbrıs'taki eğitim sisteminin Türkiye'nin kopyası olduğunu dile getiren Melike, eğitim sisteminde kadına biçilen rollere dikkat çekti. Milletçilik ve militarizmin çıkış noktasının devlet olduğunu ifade eden Melike, "Devletin yapısında da erkeklik vardır" şeklinde belirtti. Melike, çizgi filmlerden medyaya geniş yelpazede kadın sorununu irdeledi.
'Özgürlük, bir toplum için çok önemlidir'
"Bir olmak; ötekiliğe karşı ortak yaşamda kadın olmak" sunumunda konuşmasına "Kadın nedir" sorusu yönelterek başlayan Gözde Yılmaz, salondan aldığı cevaplardan yola çıkarak bu soruya her toplumun farklı cevaplar verdiğini kaydederek kadın ya da erkek olmanın toplum tarafından şekillendiğine dikkat çekti. "Anaerkil döneme" dair söylenenlerin doğruyu yansıtmadığını söyleyen Gözde, kadının hiçbir zaman toplumda egemen olmadığını dile getirdi. Bu nedenle bilinçlenmenin önemli olduğunu belirten Gözde, "Ötekinin ötekisi için durum daha vahim olduğundan bu yüzden birlikte hareket etmek çok önemlidir. Bu baskılara karşı birlikte hareket edilmesi isteniyorsa öncelikle 'kadın-erkek' birlikte hareket etmeli" şeklinde açıkladı. Süryani toplumunun travmalarına değinen Özge, "Süryani kültürünün ev içinde devam ettiricisi olan kadın ötekileştirildiği takdirde Süryani kültürü de yok edilmekte. Siyasi iktidarlar kadını ve erkeği birlikte eziyor toplum ise kadını eziyor. Özgürlük bir toplum için çok önemli. Özellikle de baskılara direnen toplumlar için. Eşitlik, dayanışma, kolektif tartışma bunların hepsi birlikte olmalı" dedi.
'Ortak yaşamı birlikte inşa etmez isek…'
"Ortak yaşamda Süryani Kadını" sunumunu geçekleştiren İsveç'te faaliyet gösteren Suroyo (Süryani) TV Eş Sorumlusu ve HNB Bethnahrin Kadın Birliği Yürütme Konseyi'nde yer alan Şamira Mecida, Süryanice başladığı konuşmasına Türkçe devam etti. İnsanlık tarihine bakıldığında ortak yaşam ihtiyacının kendini dayattığını kaydeden Şamira, "Egemen olma veya başka bir gücün egemenliğine girme tehlikesi her zaman her halk gibi Süryani halkı içinde gündemde kalmıştır. Bu tehlike kadınlar için daha fazla olmuştur" diye konuştu. Süryani toplumunun yaşadığı soykırımı, nedenlerini ve Süryani toplumunu üzerindeki olumsuz sonuçlarını anlatan Şamira, Turabdin coğrafyasının etnik, dinsel, coğrafi ve siyasi yapısına kapsamlı bir şekilde değindi. Süryani soykırımının (Seyfo) kadınlara yansımasını da değinen Şamira, Türkiye'nin antidemokratik yapısının barışa zarar verdiğini kaydetti.
'Kadınların kendi özgürlüklerine sahip çıkmasıyla, demokratikleşme olacaktır'
"Süryani kadını Turabdin ve Türkiye de her zaman etnik dinsel ve cinsel kimliğinden dolayı ayrımcı baskıcı politik davranışlara sosyal saldırılara maruz kalmıştır" diyen Şamira, Turabdin ve Türkiye' de Süryani kadınının kendi içine kapandığını dile getirdi. Bunun sistem ve zihniyet baskılarından kaynaklı olduğunun altını çizen Şamira, "Süryani kadınları kendi omuzlarında büyük bir sorumluluk taşımaktadırlar. Kendi inanç ve kimliklerini koruyup çocuklarına öğretmek ve yaşatmak onur ve namuslarına sahip çıkmak zorunda bırakılmıştır. Son yıllarda Kürt özgürlük mücadelesinin öncülüğünde Kürt kadınlarının bir kısmi bilinçlenmişse de bunun Turabdin bölgesinde etkisi sınırlı kalmıştır. Kadınların uyanması, bilinçlenmesi ve kendi özgürlüklerine sahip çıkmalarıyla bölgemize demokratik gelişmeleri de beraberinde getirecektir" şeklinde vurguladı. Farklı kimlik ve dinlerin engel değil zenginlik olması gerektiğine değinen Şamira, "Birçok renk bir arda yaşadığında birçok düşünce yetenek bir araya geldiğinde daha güçlü oluruz. Birebirimize güvenip dostluklarımızı geliştirip güzellikleri paylaşarak acılara son verebiliriz" dedi.
'Rojava Devrimi, modeldir'
"Demokratik Ulus, kadınların birlikte yaşayabileceği sistemdir" sunumunu gerçekleştiren HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, burada bulanan halklar olarak birbirlerinin dillerini bilmedikleri, buradan yola çıkarak mücadele etmeleri gerektiğinin altını çizdi. Binlerce yıldır birlikte yaşayan halkların sadece dil ve etnisite farklılığından karşı karşıya getirildiğinin vurgulayan Dirayet, "Ulus devlet, milliyetçilik ve cinsiyetçilik üzerinden besleniyor. Biz kadınlar olarak bunların yarattığı tahakküm ve cenderenin acısını yaşıyoruz. Öteki halklara mensup kadınlar ise ulus devlet cenderesinden nasibini en fazla alanlardır. AKP politikalarından yola çıkarak somutlayabiliriz. Muhafazakârlıkla yeniden ideal kadın yaratmaya girişen iktidar, kadının bugüne kadar ki kazanımları elinden alıyor" şeklinde ifade etti.
IŞİD barbarlığının Êzidî ve Süryani kadınlarına yaptıklarını hatırlatan Dirayet, "Ermeni soykırımı, Süryani ve Êzidî halklarının yaşadığı katliamlar, Kürtler üzerinde devam eden siyasi soykırımlar bizleri yoksunlaştırdı, fakirleştirdi. Demokratik ulus zemininde bir araya gelmek tam da budur; bu salonda olduğu gibidir, kadın erkek farklı dil ve kimliklerle bir arada olmaktır" şeklinde açıkladı. Kadın kimliğine dayatılanın soykırım olduğuna değinen Dirayet, KJA'nın yapısını anlatarak ve Rojava deneyiminin kendileri için model olabileceğini belirtti.
Sempozyumun ikinci oturumunda Mithat Sancar'ın mesajının okunmasının ardından Ali Atalan konuşmasını gerçekleştirdi. Dirayet Taşdemir, Tuma Çelik, Şamiram Mecida ve Ali Atalan yöneltilen sorulara cevap verirken, sempozyum tartışmalarla son buldu.
(ekip/dk)