'Oğlumun katilini yargılamayan devlet bana mı adalet verecek'

09:04

Hatice Kaya /JINHA

MÛŞ - Oğlu Med Ali'yi Suruç katliamında kaybeden ve evine yapılan baskınında vurularak yaralanan Meliha Barutçu, devlete güvenmediği için polislerden şikayetçi olmadığını belirterek, "Suruç katliamının failleri yargılanmadıktan sonra beni yaralayan polisi mi cezalandıracak" diye sordu.

Suruç katliamında yaşamını yitiren Med Ali Barutçu'nun annesi Meliha Barutçu, geçtiğimiz ay polisler tarafından evine yapılan baskında göğsüne aldığı kurşun sonucu ağır yaralanmıştı. Muş Devlet Hastanesi'nde gördüğü tedavinin ardından taburcu olan Meliha, Med Ali'nin Suruç'a gitme öyküsünü ve evlerinin polisler tarafından basılmasında yaşananları anlattı. Meliha, Med Ali'nin Tekirdağ'da tutuklu olan abisinin bayram görüşüne gitmek yerine çocukların yanında olmayı tercih ettiğini söylerken, Suruç katliamının olduğu gün oğlunun orada olduğundan haberdar olmadıklarını belirtti.

'Suçlu devlet yetkilileri'

Halen aydınlanmayan katliamın asıl suçlularının devlet ve yetkilileri olduğunu kaydeden Meliha, katliam günü yaşadıklarını şöyle anlattı: "Eşim diğer oğlumu cezaevine görmeye gitmişti. Daha sonra beni arayıp 'Med Ali Suruç'ta ağır yaralanmış hemen oraya gidin' demişti. Bizi arayanlar Med Ali'nin yaralı olduğunu ve iyi bir ameliyat geçirdiğini söyledi. Bizler de oğlumuz yaşıyor diye sevinmiştik. Suruç'a gittiğimizde oğlumun öldüğünü öğrendik."

'Katliamdan Tayyip Erdoğan ve hükümeti sorumludur'

Suruç katliamının tek sorumlusunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin olduğunu yineleyen Meliha, "Kürtler hiç bir zaman kendi halkına zarar vermez. Kürtlerin tek düşmanı Türk devleti ve Erdoğan'dır. Suruç'ta onlarca gencin içine giren bombacıdan hiç mi kimsenin haberi yoktu. Normalde kimseyi ilçeye kimliksiz almayan devlet nasıl olurda bunlardan haberi olmaz. Kimi kandırıyorlar Erdoğan ve DAİŞ yapıyor. Oğlumun çantasında çocuklar için oyuncaklar vardı. Onun gibi orada olan herkes insani bir görev için gitmişti" sözlerine yer verdi.

'Beni bilerek yaradılar'

Sürekli devlet baskısına maruz kaldıklarının altını çizen Meliha, 18 Ağustos günü devlet güçlerinin evlerine baskın yapması sonucu kızı Kübra'nın gözaltına alınmasını ve nasıl yaralandığı şu sözlerle anlattı: "Kızım Elazığ'da üniversite okuyor. Bir öğlen vakti kapımız çalındı. 10 tane panzer ve onlarca özel hareket polisi evimize geldi. Kapıyı açtığım gibi kızım Kübra'yı sordular. Ben de onlara bizimle ilgili bir durum vardıysa telefon etseydiniz biz gelirdik' dedim. Kübra'yı emniyete götürmek istediler. Bende 'kızımı yalnız göndermem' dedim. Ben öyle deyince polisler bilerek bana ateş ettiler. Ben kızımın durumundan dolayı yaralı olduğumu bile fark etmedim. Kübra'yı ne zaman götürdüklerini hatırlamıyorum. Çünkü kurşun isabet ettikten sonra bayılmışım. Beni bilerek vurmalarına rağmen 'kaza ile oldu' dediler. Ambulansın gelmesine izin vermediler. Suçlu olduklarını bildikleri için kendileri beni hastaneye götürdüler."

'Şikayette bulunmadım devletin adaletine inanmıyorum'

Meliha, kendini yaralayan devlet güçlerinden neden şikayetçi olmadığını da "Kurşun göğsüme isabet etmişti. Doktor kurşun çıkmadığı için son çare olarak ameliyata aldı. Doktor dahil herkes 'şikayetçi olun' dedi. Üç gün hastanede yattım. Bir hafta sonra ifadeye gittim. Etrafıma baktım Med Ali'nin şahadeti aklıma geldi. Bu ülkede kimi kime şikayet edeceğim diye düşündüm. Şikayette bulunmadım. Bu ülkede Taybet ananın katilleri bulunmadıktan, Suruç katliamının failleri yargılanmadıktan sonra beni yaralayan polise devlet ne yapar ki? Onu daha çok korur ve mükafat verir" diyerek açıkladı.

(va/ng/gc)