'Bu ülkede kardeşlik sürecini örgütlemek gerekiyor'

09:15

JINHA

WAN - Diyarbakır'da başlatılan açlık grevi direnişçilerinden olan DBP MYK üyesi Gülcihan Şimşek, "Bu ülkede yaşanacak bir süreç varsa o da barış sürecidir. Bu ülkede kardeşlik sürecini örgütlemek gerekiyor. Ayrıştırıcı dilin hiç bir sonuç vermeyeceğini hepimiz gördük. Önümüzdeki süreçte parti olarak barış dilini kullanarak öncülük misyonumuzu yerine getirmek için çalışacağız" dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan için 50 Kürt siyasetçinin Diyarbakır'da başlatmış olduğu açlık grevi, Mehmet Öcalan'ın İmralı'ya gidip görüşme yapması ile sonuçlanırken, Abdullah Öcalan'ın vermiş olduğu barış mesajları ise kamuoyunda oldukça olumlu tepkiler ile karşılandı. Açlık grevi direnişçilerinden biri olan DBP MYK üyesi Gülcihan Şimşek, yaptıkları eylem ve süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin bir kriz ve kaos dönemi geçirdiğini belirten Gülcihan, 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye'de siyasetin bulunduğu durumun gözler önüne serildiğini kaydetti.

'Türkiye'nin ana sorunu Kürt sorunu'

Türkiye'de birinci ana sorunun Kürt sorunu olduğunu ifade eden Gülcihan, 2013 yılında Abdullah Öcalan'ın çözüm için başlattığı sürece dikkat çekti. Gülcihan, "Bu sürecin içinde biliyoruz ki Abdullah Öcalan’ın somut çözüm önerileri vardı. Abdullah Öcalan’ın gayreti sonucu Dolmabahçe süreci başladı. 7 Haziran sonrası en son Kürt kalana dek inkar imha politikalarına geri dönüldü. 5 Nisan'dan sonrada Abdullah Öcalan'a tecrit uygulandı. ‘Ne dersem ben derim' durumuna gelindi. Bu Türkiye’de tekçi zihniyetin ortaya koyduğu bir yaklaşımdır" şeklinde konuştu.

'15 Temmuz Kürtlere başlatılan savaş ile ilintili'

"Türkiye’de darbeler sürecini değerlendirirken birde siyasi darbeleri de değerlendirmek gerek" diyen Gülcihan, Türkiye'de son bir buçuk yılda yaşanan süreci şu sözler ile özetledi: "1 Kasım seçimleriyle birlikte güvenlik yasalarının oluşturulması, öz yönetim ile halkın kendi statüsüne dönük taleplerini yeniden dile getirip ortaya koyması şehirlerin yıkılmasına kadar gitti. Şırnak artık şehir diyebileceğimiz bir yer yok. Cizre, Silopi, Nusaybin ve Gever’e kadar biliyoruz. İHD’nin hazırladığı raporlara da bu yansıdı. Binlerce insanın ölümüne neden oldu. Yine bu raporlarda Cizre'de insanların diri diri yakıldığını da gördük. 15 Temmuz darbesini getiren süreç Kürtlere başlatılan bu savaş ile ilintilidir."

'Eylemimiz olumlu tepki ve destek gördü'

15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte Abdullah Öcalan'dan haber alınamamasının ve Adalet bakanının da muğlak cevaplar vermesinin endişelerini artırdığını söyleyen Gülcihan, Abdullah Öcalan için on bin kişinin imzaladığı kampanyayı hatırlatarak "Sayın Öcalan Kürt Halk Önderi ve on binlerce insanın imzalayarak 'irademdir, önderimdir' dediği bir insandır. Bu süreçte bizlerde daha fazla nasıl sayın Öcalan üzerindeki tecritti kaldırmaya yönelik bir eylemsellik geliştirebiliriz sorgulamasına gittik. Gönüllü olarak bu sürece dahil olduk. 8 günlük bir eylemselliğimiz oldu. Hem dışarıdan hem de tutsaklar tarafından sahiplenen bir süreçti. Bizlere yapılan ziyaretler çok yoğundu. Bizler bu ziyaretlerden dolayı çok moral alıyorduk. Yatığımız direniş eylemi Mehmet Öcalan'ın Abdullah Öcalan ile görüşmesi ile sonuçlandı" diye konuştu.

''Bu ülkede kardeşliği örgütlemek gerekiyor'

Görüşme sonucunda Abdullah Öcalan'ın verdiği mesajların iyi okunması gerektiğinin altını çizen Gülcihan, verilen mesajlara sahip çıkılması gerektiğini dile getirdi. Gülcihan, Abdullah Öcalan'ın '6 ayda müzakereyle Kürt sorunu çözülebilir' mesajının önemine değinerek, demokrat ve insan hakları savunucularının desteklerini beklediklerini sözlerine ekledi.

Gülcihan son olarak da "Sayın Abdullah Öcalan mesajında her gün 30- 40 insanın yaşamına yitirdiğini, savaşların kazanının olmadığına değiniyor. Bu ölümler tabiki de hepimizi rahatsız ediyor. Bundan sonraki süreçte daha güçlü çalışmak gerekiyor. Demokrasiyi örgütlemek hepimizin üstüne düşen bir görevdir. Türkiye'de şuan parlamento işlemiyor. OHAL ve KHK'lar ile ülke yönetiliyor. On yılarca ülke böyle yönetildi zaten. Ve ortaya çıkan bir sonuç yoktur. Bu ülkede yaşanacak bir süreç varsa o da barış sürecidir. Bu ülkede kardeşlik sürecini örgütlemek gerekiyor. Ayrıştırıcı dilin hiç bir sonuç vermeyeceğini hepimiz gördük. Önümüzdeki süreçte parti olarak barış dilini kullanarak öncülük misyonumuzu yerine getirmek için çalışacağız" şeklinde konuştu.

(ng-htk/dk)