'Artık sağlıklı bir eğitim ortamı oluşmaz'

09:13

Habibe Eren /JINHA

ANKARA - Eğitim Sen Kadın Sekreteri Ebru Yiğit, AKP hükümetinin 14 yıl boyunca getirdiği gerici, ırkçı, tekçi, antibilimsel, antidemokratik sisteme itiraz ettikleri için hedef haline geldiklerini söyledi. Ebru, "Ülke hızla darbe girişiminden sonra normalleşme sürecine girmek yerine aksine daha fazla kaosa, çatışmaya ve hukuksuzluğa gidiyor" dedi.

OHAL ile ilan edilen KHK'lerle 50 bin kamu emekçisi iktidar tarafından ihraç edildi. Bu süreçte de daha önce olduğu gibi iktidarın en çok yöneldiği sendikalardan biri KESK ve ona bağlı Eğitim-Sen. Neden Eğitim Sen'in hedef alındığını ve bu ihraçlarla birlikte yeni açılacak olan eğitim-öğretim yılında birçok mağduriyetin yaşanacağını dile getiren Eğitim Sen Kadın Sekreteri Ebru Yiğit, iktidarın darbe girişimini fırsata çevirerek hukuksuz uygulamaları meşrulaştırdığını söyledi.

'OHAL bütün muhalif kesimleri kapsıyor'

KHK'lerle sürecin hukuksuz bir şekilde devam ettiğini belirten Ebru, "İktidar kendi siyasal ihtiyaçlarını şekillendirme peşinde. 15 Temmuz'un hemen ertesinde iktidar, 'mücadele darbe girişimi ve darbecilerle sınırlı kalacak ' dedi. Ancak gelinen iki aylık süreçte durum böyle gerçekleşmedi" dedi. OHAL'in kapsamının darbecilerle sınırlı olmadığını kaydeden Ebru, AKP'nin karşısında duran muhalif ses çıkaran AKP'yi eleştiren bir bütün muhalif kesim OHAL'den nasibini alıyor" diye konuştu.

'İktidardan en çok nasibini KESK alıyor'

Bu baskılardan da en fazla nasibini alan sendikanın KESK ve KESK'e bağlı işkolu Eğitim-Sen olduğunu belirten Ebru, kamudan ilk etapta 55 bine yakın kişinin açığa alındığını, bunun 28 bininin eğitim emekçisi olduğunu ifade etti. En son da kamudan 11 bin 285 öğretmenin açığa alınacağı bilgisi geldiğini söyleyen Ebru, "Şimdi bütün bu olanlara baktığımızda bu açıklamalar bizi tedirgin ediyor. Çünkü maalesef diğer sendikalardan Eğitim Sen'e yönelik saldırılara karşı hiç bir ses yok. Hükümetin yaptığı bu hukuksuz uygulamaları destekleyen onay veren bir yerde duruyorlar" şeklinde konuştu.

'Eğitim Sen'in hedef alınmasının birçok nedeni var'

Ebru, "Hükümet gün geçtikçe Eğitim-Sen'e olan yönelimini ve baskılarını artırarak devam ettiriyor. Neden Eğitim Sen'e bu kadar yöneliyor diye baktığımız zaman birçok neden görüyoruz aslında. Öğretmenlerin okulda öğrencilerle ve velilerle gün içerisinde sürekli yüz yüze gelmeleri diyalog halinde olmaları, öğretmenlerin toplumun en geniş tabanına dokunmasını sağlıyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Eğitim-Sen üyelerinin FETÖ'cü olma iddiasıyla ilgili açığa alınmaları ya da ihraç edilmeleri aslında toplumda bir memnuniyetsizlik yarattı. Çünkü her gün yüz yüze kaldıkları temas kurdukları, konuştukları çocukların sorunlarını paylaştıkları öğretmenlerin; laik, bilimsel, demokratik, anadilde eğitimi savunan öğretmenlerin FETÖ'cü olmayacaklarını velilerde çok iyi biliyordu. Dolayısıyla bu uygulamaların hukuksuz olduğu ile ilgili bir algıları ve kanıları vardı" dedi.

'Hükümet Eğitim Sen'e yönelik hukuksuzluğa rıza atfetti'

AKP hükümetinin bunu bildiği için bir anda manevra değişikliği yaptığını, bunu da toplumsal rıza üzeriden gerçekleştirdiğini kaydeden Ebru, "Eğitim-Sen'e yönelimindeki hukuksuzluğu, toplumsal alanda bir rıza üretmek için velilerin en hassas olduğu noktayı seçti. Eğitim öğretimi aksatma faaliyeti ve bunu da nerdeyse bir buçuk yıldır yükselttiği milliyetçilik, ırkçılık ve şoven dalgayla birleştirerek eğitim öğretimi engelleyip, terör örgütüne yardım sağlayacak faaliyetler gibi saçma sapan gerekçe ile açığa çıkardı. Öğretmenleri, veliler ve öğrencilerin gözü önünde itibarını düşürdü" dedi. Böylece de açığa almalarda oluşabilecek toplumsal tepkimeleri en aza indirmeye çalıştığını vurgulayan Ebru, "Biz biliyoruz ki Eğitim Sen'li öğretmenler, öğretimi engelledikleri için ya da terör örgütüne destek verdiği için görevden alınmıyorlar. Tam tersine AKP hükümetinin 14 yıl boyunca getirdiği bu gerici, ırkçı, tekçi, antibilimsel, antidemokratik getirdiği bu düzeye itiraz ettikleri için aslında bugün hükümetin hedefinde yer alıyorlar" ifadelerini kullandı.

'Darbe öncesi amaçlanan tasfiye KHK'lerle gerçekleştiriliyor'

İktidarın, 15 Temmuz gecesi birlikte yürüdükleri gülen cemaatinin darbe girişimini 'Allah'ın bir lütfü' olarak gördüğünü söyleyen Ebru, "Şu an AKP bu lütfu kendince çok iyi değerlendirdiğini düşünüyor ve bu darbe sonrasında çıkardığı KHK'lerle 15 Temmuz öncesi yapamadığı tasfiyeyi bugün darbe bahanesiyle gerçekleştiriyor. O yüzden bu kadar Eğitim Sen'in üzerine geliyor" dedi.

'Okulların açılmasıyla daha büyük sorunlar ortaya çıkacak'

Önümüzdeki süreçte okulların açılmasıyla beraber, eğitim emekçileri arasında iş barışının zedeleneceği uyarısında bulunan Ebru, şöyle devam etti: "Hatta daha büyük toplumsal sorunlara ülke içindeki ayrışmanın, kutuplaşmanın derinleşeceği bir süreç olmak gibi bir tehlike barındırıyor. Biz bunun böyle olmasını istemiyoruz. Ama bunun böyle olmaması için hükümetin bir an önce aklını başına alıp, hukuki zeminde adımlar atması gerekiyor."

'Bu koşullar altında sağlıklı bir eğitim ortamından bahsedilemez'

AKP hükümetinin şimdiye kadar hiç bir zaman eğitim ve öğrenci sorunlarını düşünmediğini söyleyen Ebru, "Bayramdan sonra okullar açılacak. Yine hükümetin ve MEB'in umurunda değil. Binlerce öğretmen açığa alındı. Yerlerine kimin görevlendireceği belirlenmedi ve birçok kapatılan özel okulların öğrencileri devlet okullarına nakil olarak gidecek. Zaten kalabalık olan okul mevcutları daha da artacak. Bu koşullar altında sağlıklı bir eğitim öğretimin yapılacağını düşünmüyoruz. Ülke hızla darbe girişiminden sonra normalleşme sürecine girmek yerine aksine daha fazla kaosa çatışmaya ve hukuksuzluğa gidiyor" dedi.

'Materyaller yok, okullar nasıl açılacak. Kaygılıyız'

Bunun yanında Talim Terbiye Kurulunda, 50 bin üzerinde kitabın toplatıldığı ve tekrar yazılacağının bahsedildiğini dile getiren Ebru, " Eğitim öğretim materyali yokken nasıl 19 Eylül'de okullar açılacak. Kaygılıyız açıkçası bu konuda. AKP, bugün vaktini öğretmenlerin peşine düşüp kendisine muhalif diye sendikal aidiyeti farklı diye fişleme ve öç alma yöntemine gitmek yerine, eğitimde gittikçe kronikleşen sisteme çözüm bulmakla harcamalıdır" şeklinde konuştu.

(dk)