DBP Kadın Meclisi'nden bayram mesajı
11:23
JINHA
AMED - Bayrama ilişkin açıklama yayınlayan DBP Kadın Meclisi, "Kadının toplumsal değerlerinin, özgürlük, barış, adalet ve insani ahlakı barındıran anlamlı yaşam felsefesinin bu topraklar da yaşam bulması için bütün zorluklara ve baskılara rağmen mücadele ve direnmeden geçtiğini bilerek kadınlar şahsın da bütün halkımızın kurban bayramını kutluyoruz" dedi.
DBP Kadın Meclisi Kurban Bayramı'na ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Bayramın Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu'da savaşlar nedeniyle buruk geçtiği belirtilen açıklamada şunlara yer verildi: "İçinden geçtiğimiz süreç bütün İslam âleminin bayramı karşılamaya hazırlandığı bugünler de ne yazık ki Kürdistan ve Türkiye'de başta Kürt kadını ve Kürt halkı olmak üzere yaşayan bütün halklarımız bayrama büyük bir acı ve buruklukla girmektedir. Bu topraklarda yaşayan halklar tarih boyunca hegemonyalarını halklar üzerinde tesis etmek için tam bir savaş ve zulüm uygulayarak tarihe geçmişlerdir.
Bu zulüm ve savaşın getirdiği yıkım, acı, gözyaşı ve katliamlar en başta bu coğrafya da yaşayan Kürt kadını ve Halkı şahsın da bütün halklara dayatılmıştır. Bu topraklar da analar şahsında yaşamın kaynağı, bereketi, barışı, adaleti, ahlakı ve toplumsallığını güçlü kılarak bütün halkların, inançların ve farklılıkların geleceği adına hayat veren kadın, ne yazık ki yürütülen savaş, yıkım ve zulümleri kat be kat ödeyeni olmuştur. Ama insanlık tarihi buna şahittir ki, asla bu zulüm, işkence, savaş ve yıkımlar karşısında boyun eğmemiş, direnerek daha fazla mücadelesini örgütlü bir şekil de büyütüp toplumsallaştırarak günümüze kadar halkların ve farklılıkların geleceği olma noktasın da en büyük umudun adı olmuştur.
Kürt kadını 40 yıllık özgürleşmesine dair verdiği ağır bedellere rağmen büyüterek bu günlere taşıdığı mücadelesi, bugün başta Şengal dağları olmak üzere, Rojava devriminin gerçekleştiği topraklar ve Kuzey Kürdistan'da özyönetim alanların da açığa çıkardığı muazzam direniş, sadece bu coğrafyada yaşayan kadınlar için değil, Ortadoğu'da yaşayan bütün kadınlar ve halklar adına bir sembol gerçeğine dönüşmüştür. Tarih boyunca insanlığın yaşadığı bu acı ve zulüm gerçeği, bir o kadar kadınlar ve halklar adına nice görkemli direnişler ve onun yarattığı muazzam kazanımlara da tanıklık etmiştir. Bugün içinden geçtiğimiz süreç ne yazık ki kadınlar ve halklar adına bu coğrafyada hala büyük acılar ve yıkımlar yaşanmaya devam etmektedir.
Oysaki Mezopotamya topraklarında yaklaşık 30 bine tekabül eden kadın döneminde hakim olan barış, huzur, adalet, özgürlük, demokrasi ve ahlaki, insani değerlerle yaşam bulan toplumlar, 5 bin yıldır erkeklikle ortaya çıkan devlet ve iktidarın getirdiği tahakküm, egemenlik ve zorun açığa çıkardığı savaş ve yıkıcılığın bugün başta Kürt kadını ve halkının yaşadığı bütün coğrafyalar olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu'da yaşayan bütün halklara bu savaş, çatışma, zulüm ve yıkım başta AKP ve saray rejimi olmak üzere bunun ortağı olan bütün uluslararası hegomonik güçler ve onların en büyük işbirlikçisi durumun da olan sözde İslam alemini temsil ettiğini iddia eden Arap devletleri, bugün başta Kürdistan coğrafyası olmak üzere bütün Ortadoğu'yu kan ve gözyaşı deryasına dönüştürme de en büyük suçlusudurlar.
Bu topraklar bin yıllardır yeterince savaş, çatışma ve yıkımlarla açığa çıkan kana ve gözyaşına doydu. Artık bu topraklara gerçek İslam'ın felsefesine yakışır olan barış, huzur, adalet, demokrasi, özgürlük ve bütün ahlaki ve insani değerlerin yaşanmasına ihtiyacı vardır. Gerçek İslam'ın en önemli felsefelerinden biri olan cennet anaların ayakları altındadır gerçeği üzerinden artık bu topraklar da analar şahsında kadının hak ettiği onurlu ve heybetli gücüne saygı ve sevgisi esas alınarak bu topraklara gerçek barışın, özgürlüğün, adaletin, huzurun ve sevginin getirilebileceğine inanmak gerek. Buna inanmak, bütün bu yaşanan kavga, çatışma, zulüm ve savaşların son bulacağı gerçek bir hakikat olarak kendini dayatmaktadır. Ama kadın bunu erkeğin bir lütuf üzerinden değil, daha fazla direnerek ve mücadelesini toplumsallaştırarak getireceği de iyi bilinmelidir. Nasıl ki bunun için şimdiye kadar ağır bedeller ödediyse, bundan sonra da gerekirse bu topraklara daha onurlu bir barış ve savaşsız bir dünya ve insanlık için de daha fazla bedel ödemesi gerekiyorsa onu da ödemeye hazırdır. Çünkü hiçbir şey gerçek ve onurlu anlamlı bir barıştan, özgürlükten ve adaletten daha değerli olamaz.
Bu temel de bu kurban bayramı arifesinde başta Kürdistan topraklarında yaşayan kadınlar şahsında bütün Ortadoğu coğrafyasında yaşayan halklarımızın gerçek islam felsefesinin anlamına ve değerlerine yakışır temelde bayramlarını kutluyor ve kadının toplumsal değerlerinin, özgürlük, barış, adalet ve insani ahlakı barındıran anlamlı yaşam felsefesinin bu topraklar da yaşam bulması için bütün zorluklara ve baskılara rağmen mücadele ve direnmeden geçtiğini bilerek kadınlar şahsın da bütün halkımızın kurban bayramını kutluyor ve bu bayramın bir kez daha onurlu bir barışa ve özgürlüğe dönüşmesi umudunu koruduğumuzu belirtiyoruz."
(fk)