Kayıp Yakınları 396'ncı haftasında 'adalet' istedi
13:53
JINHA
AMED/ELÎH - İHD ve Kayıp Yakınlarının "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta Diyarbakır ve Batman'da gerçekleştirdikleri adalet nöbeti 396'ncı haftasında da devam etti.
DİYARBAKIR
İHD ve Kayıp yakınların "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 396'ncısı gerçekleştirildi. Her hafta Koşuyolu Parkında gerçekleştirilen oturma eylemi, Diyarbakır Valiliği tarafından açık alandaki tüm eylem ve etkinliklerin ikinci bir emre kadar yasaklanması nedeniyle, bu hafta da İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Eylemde, 1996 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde gözaltına alındıktan iki hafta sonra, kafasından vurulmuş halde cenazesi bulunan Mahmut Önerarı'nın faillerinin ortaya çıkarılarak cezalandırılması talep edildi.
'Adalet ve demokrasi mücadelesi sonuç alana dek devam edecek'
Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, tüm yasaklama ve baskılara rağmen adalet arayışı ve demokrasi mücadelesini yürütmeye ve sonuç alıncaya kadar devam edeceklerini söyledi. Raci, "Siyasal iktidar farklılıkları susturmaya çalışsa da, baskı kurmaya çalışsa da, müdahalede bulunsa da, gözaltına alıp işkence ve kötü muamelede bulunsa da, kamu emekçilerini eğitimcileri görevlerinden alıp işlerine son verse de, eşitlik, özgürlük ve hukuk mücadelemiz devam edecek" diye konuştu.
'30 yılın faturası 50 bin can kaybı oldu'
Ardından söz alan HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ise, 65 hükümet ve İçişleri bakanlığı değişimi ile insan hakları kavramının öteleyen söylemlerin ve gençlerin yaşamını yitirdiği bir sürecin ortaya çıktığına değindi. 1984 yılından bu yana Türkiye'de 20 hükümetin değiştiğini 11 başbakan ve 30 içişleri bakanı gördüklerini ve gerilla, asker, polis, sivil 50 bine yakın insanın çatışmalı ortamda yaşamını yitirdiğini ifade eden Yıldırım, "Bu söylemler tekrar edilen edile fatura ne? Fatura 50 bin can. Bu söylemlerin hakim kılınmaya çalışılması ne anlama geliyor. Allah korusun, belki yeni binlerce insan kaybının hazırlanması anlamına geliyor. Toplumsal barış ve özgürlük getirmediği gibi, bu politik tutumun ülkeyi her geçen gün bölünmeye götürüyor. Ortak akla ihtiyacımız var" diye konuştu.
Gözaltına alındı, iki hafta sonra kafasında vurulmuş halde bulundu
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 1996 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde gözaltına alındıktan iki hafta sonra, kafasından vurulmuş halde cenazesi bulunan Mahmut Önerarı'nın, katlediliş hikayesini anlattı. Adnan, "Mahmut Önerarı, Diyarbakır'ın Lice ilçesi Yaprak köyünde (Tûtê) dünyaya geldi. Köyüne sık sık baskın yapan askerler tarafından gözaltına alınıyordu. Bu baskılar yüzünden ailesiyle birlikte Diyarbakır'a yerleşti. Lice-Diyarbakır arasında dolmuş şoförü olarak çalışıyordu. 08.12.1996 tarihinde yazıhaneye geldiğinde sivil polisler yanına gelerek 'Mahmut Önerarı sen misin?' diye sordu. Lice yolu üzerinde bulunan Angule Karakolundan kendisi hakkında şikayet olduğu belirtildi. Sonra da darp edilerek 21 AV 305 plakalı beyaz renkli bir araca zorla bindirilerek gözaltına alındı. Sivil polisler tarafından gözaltına alındığına orada bulunan ve onunla ailesini tanıyan yolcular da tanıklık etti. Olaya tanıklık edenler Mahmut'un ailesini arayarak yaşananları anlattı" şeklinde konuştu.
Ailesinin haber almasının ardından yazıhanenin önüne geldiğini ancak, o zamana kadar Mahmut'un götürülmüş olduğunu söyleyen Adnan, "Mahmut'un babası savcılığa giderek oğlunun nerede tutulduğunu öğrenmek istedi ancak dilekçesi savcılık tarafından alınmadı. Emniyet Müdürlüğüne oğlunu sormak için giden baba orada oğlunun fotoğrafını gördü. Emniyet Müdürlüğünün Mahmut'un gözaltına alındığını doğrulaması üzerine aile onun savcılığa çıkarılacağı zamanı beklemeye başladı. Ancak tüm ısrarlara rağmen ailesi Mahmut Önerarı ile görüştürülmedi. Gözaltına alınmasından iki hafta sonra, 23 Aralık 1996'da Adıyaman'da Mahmut Önerarı'nın cansız bedenine ulaşıldı. Yaklaşık iki hafta sonra, Diyarbakır Eğrili bir aile kendi yakınlarını ararken onun bedenine ulaştı ve Mahmut'un ailesini haberdar etti. Mahmut Önerarı, Atilla Korkmaz isimli başka bir kişiyle birlikte başlarına silahla ateş edilerek öldürülmüştü" dedi. Adnan, ailenin tüm hukuki girişimlerinden bir sonuç alınamadığını belirtti.
Yapılan konuşmaların ardından, tüm zorla kaybedilenler ve faili meçhul cinayete kurban gidenlerin anısına beş dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
BATMAN
İHD ve Kayıp Yakınları tarafından Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı. Açıklamayı okuyan İHD yöneticilerinden Devran Yıldız, "İç savaşı tırmandırmak isteyen FETÖ Terör örgütünün hedeflerinden bir tanesinin de PKK lideri Abdullah Öcalan olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu sebeple hayatından endişe duyulmakta bir an önce avukatları veya ailesi ile görüşmesi sağlanmalıdır" diyerek, 6'ıncı gününe giren açlık grevinin taleplerine karşılık verilmesi gerektiğini vurguladı.
'Mehmet Sincar, özgürlük mücadelesinde bir nefer olarak çalıştı'
Devran, açıklamanın sonunda faili meçhul cinayete kurban giden DEP Milletvekili Mehmet Sincar'ın hikâyesini anlatarak şunları kaydetti: "1953 doğumlu olan Mehmet Sincar, Demokrasi Partisi milletvekiliydi. Tüm hayatı boyunca Kürt halkının özgürlük mücadelesinde bir nefer olarak çalıştı. 1993 yılında iki DEP üyesinin öldürülmesi olayını araştırmak için gittiği Batman'da öldürüldü. Sincar'ın katilleri tam 18 yıl boyunca bulunamadı, ancak Ergenekon davasının gizli tanığı "Emek"in verdiği ifadeler durumu değiştirdi.Silahlı saldırı sonucu öldürülen DEP PM üyesi Habip Kılıç ve yaralanan Hikmet Kılıç olayını araştırmak için 4 Eylül 1993 tarihinde Batman'a gelen DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, Elma Sokağı'nda DEP Batman İl Yöneticisi Metin Özdemir'le birlikte uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Susurluk Skandalı sonrası konuyla ilgili bir rapor hazırlayan Kutlu Savaş, cinayeti Mahmut Yıldırım, Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen ve Mesut Mehmetoğlu'nun işlediğini öne sürdü. Daha sonra Hizbullah örgütü üyesi olmak suçuyla tutuklanan sanıklar cinayeti işlediklerini itiraf ettiler. Ancak cinayet tam olarak aydınlatılamadı."
Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
(za/dk)