Lice 90lar ve bugün tanığı: Devlet yeniden göçertmek istiyor

09:02

Bêrîtan Elyakut/JINHA

AMED - Lice'ye bağlı Henyat (Beğendik) köyü, 90larda yakılırken, bugünse devlet güçleri tarafından sürekli getirilen "yasak"la bombalanıyor. Köyün yerlilerinden Bedia Tekin, 23 Haziran 2016 tarihinde devlet güçlerinin savaş uçaklarıyla köylerini bombalamasının kendilerinde 90lı yılları anımsattığını belirterek, "Resmen uçaklar sivillerin bulunduğu yakın yerleri vuruyordu. Mêhle köyüne giren askerler orada 3 kişiyi öldürdü ve tüm köy halkını gözaltına aldı. O gün devletin bizleri yeniden göçertmek istediğini anladım" dedi.

1990 yılında yakılan Lice'nin Henyat (Beğendik) köyü bugün devlet güçlerinin sürekli yasak ilan ettiği bombaladığı köyler arasında. 90'lı dönemlerde yaşanan katliamların yeniden yaşatılmak istendiğini dile getiren Bedia Tekin, "23 Haziran günü 90'lı dönemi yeniden yaşadık. Resmen uçaklar sivillerin bulunduğu yakın yerleri vuruyordu. Askerler daha sonra evlerimizin arkasında çadırlar kurdu ve bizlerin evden çıkmasına izin vermedi. Mêhle köyüne giren askerler orada 3 kişiyi öldürdü ve tüm köy halkını gözaltına aldı. O gün devletin bizleri yeniden göçertmek istediğini anladım" diye konuştu.

Kürdistan tarihinde "köy boşaltmaları-yakmaları" dönemin gerçekliğinin yanında bugünde devreye alınan savaşın bir parçası olarak yer alıyor. Kürdistan'ın birçok köyü 90larda yakılıp yıkılırken, bugünde savaş uçaklarıyla bombalanıyor, getirilen "yasak"larla halk göçertilmeye ve köyler, şehirler insansızlaştırılmaya çalışılıyor. Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Henyat (Beğendik) Köyü, bir sabah ansızın hiçbir gerekçe gösterilmeden askerler tarafından yakılan binlerce köyden sadece biri. 1994 yılında Henyat köyü jandarmalar tarafından yakıldığı sırada bir kadın ve çocuk yaşamını yitirirken yüzlerce köylü toprağından göç etmek zorunda kaldı. Zorla köylerinden göç ettirilip batı kentlerine gönderilen yurttaşlar 2009'da ise köylerine geri dönüş gerçekleştirdi. Köylerine dönen ve çadırlarda uzun süre yaşayan köy sakinleri yavaş yavaş evlerini inşa etmeye başladı. 90lı yılların tanıklarından köylülerden Bedia Tekin, "O gün köyde katliam yapıldı. Köy halkı bir meydanda toplanmış ve evlerinin yakılmasını izliyordu. O günlerde küçük olmama rağmen çevremdekilerin acısının gözlerine yansımasını hissediyordu. Devlet o gün yaptığı katliamları ağırlaştırarak sürdürüyor" dedi.

'Üstümüzdekilerle saatlerce yol yürüyüp göç ettik'

Köyün yakıldığı sırada evini terk etmek istemeyen bir kadının canlı canlı yakıldığını dile getiren Bedia, gelini ve torununu kurtarmak isteyen yaşlı kadının ise yüzünün yakıldığını kaydetti. Yaşanan vahşeti yeniden yaşıyor gibi gözleri dalan Bedia şöyle sürdürüyor cümlelerini: "O gün biranda jandarma köyü bastı. Kadınları ayrı erkekleri ayrı şekilde topladı. Erkeklerin çoğuna işkence yapıldı. Biz kadın ve çocuklar yapılan vahşeti izliyorduk. Hayvanlarımız hep ahırdaydı. Ahırlar ateşe verildi ve tüm hayvanlar yakıldı. En acısı da gelinini ve torununu kurtarmaya çalışan kadının çığlıklarıydı. O gün kalacağımız tek bir ev bile bırakılmadı. Birçoğumuz yanımıza tek bir eşya bile almadan saatlerce yol yürüdük. Ardından herkes dağıldı. Kimi Diyarbakır'a yerleşti, kimi Batı'ya gitti."

'90'lı dönemler yeniden yaşatılmak isteniyor'

Göçertme politikasına karşı insanların yakın yerlere yerleştiğinin altının çizen Bedia, köy halkının yeniden köylerine dönmek için mücadelelerini sürdürdüğünü belirtti. Askerlerin yakılan köylere yığınak yapmasından kaynaklı köylerine dönemediklerini dile getiren Bedia, son 5 yıldır köylerine yeniden döndüklerini ve ev yapımına başladıklarını söyledi. Bedia, 90'lı dönemlerde yaşanan savaş ve göç politikasının yeniden hayata geçirildiğini dile getirerek, 23 Haziran tarihinde ilan edilen yasak sonucu 3 kişinin yaşamını yitirdiğini ve ormanların ateşe verildiğini ifade etti. Binlerce askerin köylere girdiğini hatırlatan Bedia, "23 Haziran günü 90'lı dönemi yeniden yaşadık. Resmen uçaklar sivillerin bulunduğu yakın yerleri vuruyordu. Askerler daha sonra evlerimizin arkasında çadırlar kurdu ve bizlerin evden çıkmasına izin vermedi. Mêhle köyüne giren askerler orada 3 kişiyi öldürdü ve tüm köy halkını gözaltına aldı. O gün devletin bizleri yeniden göçertmek istediğini anladım" diye konuştu.

'Toprağımızı terk etmeyeceğiz'

Göçertme politikasına karşı direneceklerinin altını çizen Bedia, "O gün evlerimizi terk etmek zorunda kaldık ama artık eskisi gibi değiliz. Toprağımızı terk etmeyeceğiz. Devlet bizlere resmen 'kendi topraklarınızı bırakın gidin' diyor. Kimse kendi toprağını bırakıp gitmez. Nefes aldığımız tek yer burası. Batı'da yaşadığımız zorlukları kimse bilmiyor. Kendi toprağımızda rahatız. Bugün evlerimizi de bombalasalar bırakıp gitmeyeceğiz. Çadır kurarız, olmadı açık alanda kalırız ama toprağımızı terk etmeyeceğiz" dedi.

(dk)