'Cezaevlerinde kadın kimliğine saldırılar artıyor'

15:12

JINHA

AMED - Diyar TUHAD-DER cezaevlerinde OHAL'le birlikte artan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan raporu açıkladı. Raporda cezaevlerinde insanlık onurunu ayaklar altına alan uygulamaların yaşandığını belirtilirken, kadın kimliğine yönelik saldırıların arttığına dikkat çekildi.

Diyarbakır Tutuklu Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağır tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin hazırladığı rapora ilişkin Cegerxwin Kültür Merkezi'nden basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya dernek yöneticilerinin yanı sıra DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, HDP'li vekil Besime Konca, Barış Anneleri Meclisi ile siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

Toplantıda ilk konuşmayı yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan için açlık grevine girecek olanlardan Van TUAD-DER Eşbaşkanı Murat Döner "Bizim uğrunda mücadele ettiğimiz dava haklı davadır, insanlık davasıdır. Bu baskılara karşı da bizler hiç bir zaman yılmadık umudumuzu hep koruduk. Abdullah Öcalan'da Kürt halkının en büyük umududur" dedi.

Besime Konca, Kürt halkının direniş günlerinden geçtiğini belirterek, "Özgürlük hareketinin direnişi ilk olarak zindanlarda başladı. Her türlü baskıya karşı direnen tutsaklar çok büyük bir iradeye sahip. Dışarıdaki Kürtler de onların iradesini örnek alarak bu direnişi devam ettiriyor. Bizler de hem tutsaklarla hem de Kürt halkıyla birlikte direneceğiz. Kürt özgürlük mücadelemizden ödün vermeyeceğiz" diye konuştu.

Barış Annesi Hanife Akpolat ise "Tutsakları sahiplenmek istiyorsak ilk olarak İmralı'yı sahipleneceğiz. Çünkü tüm Kürt halkının umudu oradadır. Tüm Kürt halkı hem tutsaklar hem de İmralı için el ele vermeli" dedi.

Konuşmaların ardından Diyar TUHAD-DER tarafından hazırlanan cezaevleri hak ihlalleri raporunu okuyan TUHAD-DER Eş Başkanı Cahit Demirkıran şunları söyledi: "Olağanüstü hal kapsamında Türkiye de ve Kürdistan da yaşamın her alanında kısıtlamalar ve zorluklar baş gösterirken ve siyasî soykırım operasyonları ile Kürtler ve Kürt halkının seçilmişleri sindirilmeye çalışılmaktadır. Daha düne kadar ahbap çavuş olanların "öküz öldü ortaklık bozuldu" minvalinde başlayan çatışması muazzam bir noktaya gelerek Türkiye yi darbenin eşiğine getirmiştir. Biz Kürtler darbenin her türlüsüne her zaman karşı olmuş ancak darbe süreçlerinde hep en büyük acıyı ve ıstırabı yaşayan taraf olmuşuzdur. Bunun en önemli göstergesi zindanlardır. Olağanüstü hal döneminde zindanlarda da yeni bir süreç başlamış, yeni bir halk ihaleleri, işkenceler yaşanmakla aile ve avukat görüşmelerine kadar akıl almaz sınırlamalar getirilmiştir. Bir çok sürgün yaşanmış, bu sürgünler esnasında tutsaklara insanlık dışı uygulamalar meydana geldi. FETÖ üyelerine özgü uygulamalar daha şiddetli bir şekilde siyasî tutsaklara da uygulanmaya başlamıştır

5 Nisan 2015 tarihinden bu yana Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tecrit altında. Bu tecrid'in bir an önce kalkması ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması gerek" diye konuştu.

Aileler üzerinde bir çok cezaevinde sürgünler yaşanmış, bu sürgünler esnasında ve sonrasında işkenceler meydana gelmiştir. Aile ve avukat görüşleri kısıtlanmış odalara kamera konulmuştur. Darbe süreciyle beraber hiçbir itibarı kalmayan asker kendi egosunu tatmin edebilmek adına siyasi tutsaklara yönelmiş ve birçok işkence ve kötü uygulamalar yaşanmıştır. Bunun yanında sürgünler artmış bu sürgünlerde de tutsaklar insanlık dışı uygulamalar yapılmıştır. Malatya ve Antep'e sürgün edilen tutsaklara ters kelepçe, hakaret, darp ve çıplak arama işkenceleri yapıldı. Ve son olarak da Malatya'da bir kadın tutsağa yapılmak istenen tecavüz girişimi cezaevleri konusunda ki endişelerimizi bin kat daha da artırdı.

Başta kadın ve kadın kimliğine karşı uygulanan erkekçi gerici ve de faşizan zindan anlayışlarını kınarken bu durumun sonuna kadar karşısında olacağımızı ve bu hususlarda tüm yasal başvuru yollarını kullanacağımızı bildirmek isteriz."

(ekip/fk)