Cerablus işgali umuda saldırıdır, kadınlar sokakta olmalı - ANALİZ
11:36
Rakel Asîman/JINHA
HABER MERKEZİ - Cerablus işgali ve Rojava'ya dönük yapılan saldırıların hedefinde özgür-eşit yaşam var. Sadece bu mu? Ortadoğu coğrafyasında kimliği yok sayılan, yaşam hakkı gasp edilen kadın, Rojava'da toplumsal yaşamın değişim, yeniden inşasında öncü, öznedir. İşgalin hedefi aynı zamanda kadın iradesidir. Çünkü Kürt kadınlarının öncülüğünde Süryani, Arap uluslarından ve çeşitli inançlardan kadınlar tüm dünya kadınlarına umut ışığı oldu.
Stratejik önemdeki Minbic'i özgürleştirme hamlesinden hemen sonra Türkiye devleti ve desteklediği ÖSO, El Nusra, Ehrar-ul Şam, Fetih Ordusu, Sultan Murat Tugayları gibi birçok İslamcı faşist çetelerle birlikte Cerablus'u işgal planını uygulamaya soktu. Minbic'in özgürleştirilmesinin siyasi birçok dengeyi değiştirecek stratejik önemde olduğunu söylemiştik. Minbic, ezilen halklar ve Suriye'yi üzerinde planları olan egemen güçler bakımdan da stratejik önemde. Minbic, bölge halklarının özgürlük mücadelesi açısından, Rojava'nın Efrin ve Demokratik Kuzey Suriye'ye doğru açılan kapı olması nedeniyle de böyle.
'Gerici erkek iktidarı kazanımları hedefliyor'
Suriye üzerinde kirli politikalar yürüten emperyalist devletler ve gerici işbirlikçi güçler açısından da stratejik önem taşıyor. Rojava devriminin kazanımlarının tüm kuzey Suriye halklarını etkileyeceğini görüyorlar. Türk sömürgeci devleti sınırında Kürt halkının öncülüğünde halkların eşit ve özgür bir yaşamın inşa edilmesinden korkuyor. Olası devrimci değişim rüzgarının kendi egemenliğini sarsacak olması ihtimalinden dahi büyük rahatsızlık duyuyor. En çok da Rojava kadın devriminin kazanımlarının gerici erkek iktidarını sarmasından kaygıya kapılıyorlar. Bunda haksız sayılmazlar.
Kuzey Suriye'nin anahtarı Minbic
Zira, daha şimdiden kadınların Demokratik Kuzey Suriye projesinin gelişimine, inşasına önayak olduğu görülüyor. Minbic'in özgürleşmesinin hemen ardından inşa edilen yaşamda kadının temel özne olması da bu korkularının temelini oluşturuyor. DAİŞ'in köleleştirdiği kadınlar bugün kendi yaşamları adına söz söylemeye, hayatlarını değiştirme eylemine geçtiler. Dolayısıyla, Cerablus'un işgali aynı zamanda ezilen halkların, kadınların ortak iradeleriyle kuracakları yeni yaşamı hedeflediğini net olarak ifade etmeliyiz.
Cerablus'un özgürlüğünü Türkiyeli kadınlar savunmalı
Türkiye devleti tankı, topunu kuşanarak, katiller, tecavüzcüler, kelle kesicilerle birlikte işgale girişti. Cerablus'u yani Suriye topraklarını işgal etme planını uygularken diğer yandan Kobane ve Rojava topraklarına dönük top saldırıları, sınır ihlali ile Rojava halklarını tehdit ediyor. Cerablus işgali ve Rojava'ya dönük yapılan saldırıların hedefinde halkların, kadınların can bedeli birlikte yarattığı özgür-eşit yaşam var. Sadece bu mu? Ortadoğu coğrafyasında kimliği yok sayılan, yaşam hakkı gasp edilen kadın, Rojava'da toplumsal yaşamın değişim, yeniden inşasında öncü, öznedir. İşgalin hedefi aynı zamanda kadın iradesidir. Çünkü Kürt kadınlarının öncülüğünde Süryani, Arap uluslarından ve çeşitli inançlardan kadınlar tüm dünya kadınlarına umut ışığı oldu. Özgür ve eşit bir yaşamın mümkün olduğunu gösterdi. Kadınlar, bin yılların erkek egemen gerici yasalarını, toplumsal kurallarını altüst edip yeni yaşamın kurulması için öncülük yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Rojava devrimi en çok kadınların yaşamını değiştirdi. Binlerce yılın yok sayılan cinsi, yaşamda söz söyleyen, iradelerini devrimle birlikte büyütenler oldu. Bin yılların erkek egemen iktidarı alaşağı edilerek cins eşitlikçi özgür bir yaşam ve topluma doğru kapı açıldı. Cins eşitlikçi temelde gelişen bu toplum, Türkiye, Bakur Kürdistan ve dünya kadın özgürlük hareketlerine referans oluyor. Rojava devriminde kadınlar, faşist DAİŞ çetelerine karşı kahramanca direnişin öncüsü oldular. Yenilmez gibi görünen çeteci güruha karşı, siperlerin en önünde savaşarak hem DAİŞ çetelerinin korkulu rüyası oldular hem de tecavüz edilen, katledilen binlerce Hristiyan, Ezidi kadının intikamını aldılar. Türkiyeli kadınlar, Cerablus'lu kadınların özgürlüğünü savunmanın kendi özgürlükleri olduğunu farkındalığıyla işgale karşı sokaklara çıkmalı.
Sevda, Eylem ve kadın özgürlüğü
Rojava devriminin kadında somutlanan özsavunma iradesi Minbic'te de yaşam buldu. Bu kadın iradesi, üç yılı aşkındır işgal altında tutulan Minbicli kadınların özgürlüğü için cephelerde yer aldı. Sevda Çağdaş, Eylem Aktaş ve sayısız kadın savaşçı, kahramanca savaşarak şehit düştü. Onların ortak özlemi Minbicli kadınların özgürlüğünü görmekti. Özgürlüğün tadını yaşayan Minbicli kadınların yüzündeki gülümseme herkesin hafızalarındadır. Büyük bir keyifle esaretlerinin simgesi olan burkaları yaktıkları kareler de öyle. Minbic işgalden kurtulduktan sonra en çok kadınların özgürleşmesinin mutluluğuna ortak olduk bu nedenle. Minbic özgürlüğüyle beraber DAİŞ'in kadın düşmanı yüzü sayısız hikaye ile birlikte bir kez daha görüldü. Minbic'i özgürleştirme hamlesinin önemi kadınların yaşadığı mutlulukta da somutlandı.
Daha büyük yıkımlar gerçekleşebilir
Çünkü; kadın kimliğine, cinselliğine, kadının varlığına düşman olan, insanlığın karanlık yüzü DAİŞ çeteleri, binlerce kadının bedenini işgal ederken bu suçta tek başına değildi. Başta onun stratejik ortağı konumundaki faşist AKP, bölge gerici devletleri de kadınların köleleştirilmesinin, kadın bedenine yapılan vahşetin, tecavüzün, ortağı oldular. Minbicli kadınların yaşadığı acılardan, annesiz kalan çocuklardan, çocuksuz annelerden, yarım kalan hikayelerden, vahşetin en büyüğüne tanık olan çocukların yaşadıklarından da sorumludur, Türk devleti ve AKP/Saray diktatörlüğü. Cerablus işgali daha büyük acılar, geri dönülmez yıkımlar anlamına geliyor.
Kadın düşmanlarına karşı alanlara
Cerablus toprakları üzerinde planlar yapan işgalci, sömürgecilerin kadınlara ve çocuklara yaşatacağı acı, vahşet, işkencenin boyutunu tahmin etmek zor değil. Türkiye devletinin, faşist AKP/Saray diktatörlüğünün kadın düşmanlığını Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar çok yakından tanıyor. Cizre'den, Sur'dan, Nusaybin'den, onun vahşetini biliyor. Taybet Ana'dan, Sêve, Pakize, Fatma, Ceylanlardan biliyor. Katledilen Dilan, Dilek, Günay, Yeliz, Şirin'den biliyor. Tecavüzcüsüyle evlendirilmesini salık veren zihniyetten biliyor. Sözde devlet koruması altındaki Suriyeli göçmenler için kurulan AFAD kamplarında, yurtlarda çocuklara tecavüz eden görevlilerin suçlarını gizleyerek adeta terfi eder gibi görev yerini değiştirmelerinden biliyor. Gözaltına aldıkları politik kadınlara yapılan işkencelerden biliyorlar. İşbirlikçisi DAİŞ'in tecavüz ettiği, katlettiği binlerce Êzidi kadınların yaşadıklarından biliyor.
Cerablus'ta şimdiden yeni acılar ekleniyor
İşgalin henüz ilk haftasında iki köyde kimyasal silah kullanarak katliam yapan bu faşist çeteler, işgal devam ettiği koşullarda halklara yaşatacağı acıların da boyutunu gösteriyor. İşgalci, faşist, İslamcı çete sürüleri Rojava kadın devrimini, kadınların kazanımlarını hedefliyorlar. Çünkü AKP/Saray diktatörlüğünün iktidarı boyunca yok saydığı kadın cinsi Rojava'da, sözüyle, eylemiyle, duruşuyla yeni yaşamın toplumsal temel dinamiklerini oluşturuyor. Rojava devrimine karşı olmakta haklılar çünkü; Rojava kadın devrimi, erkek egemen, cinsiyetçi, şoven, ırkçı sistemlerinin dünyada da yenilgisinin, iflasının mümkün olduğunu gösterdi. Rojava devriminin açığa çıkardığı kadın devriminin kazanımlarının, Rojavalı kadınların gücünün, tüm Suriye halklarının, kadınların gücüne dönüşmesinden korkuyorlar. Bin yıllık iktidarlarını kaybetme korkusuyla Rojava kadın devrimine saldırıyor, Cerablus'u işgal ediyorlar. Cerablus işgali kadınların bedeninin işgali, tecavüzüdür. Bu nedenle Türkiyeli kadınlar, işgale karşı sokağa çıkmalı, sokakları kuşatmalıdır. İşgal edilen, hedeflenen kendi özgürlüğümüz, kazanımlarımızdır.
(fk)