Aylar süren işgalin ve faşizmin Nusaybin'deki izleri

09:07

JINHA

MÊRDÎN - Nusaybin'de 134 gün boyunca "sokağa çıkma yasağı" adı altında süren soykırım saldırılarının boyutları, yasağın kısmi olarak kaldırılmasının ardından ortaya çıkıyor. Karargâh olarak kullanılan evler, tahrip olan mezarlıklar, yaşam alanları içine yapılan karakollar, bozulan yollar, faşist yazılamalar ile devam eden yağmalama bir işgalin boyutunu gözler önüne seriyor.

Mardin'in Nusaybin ilçesinde 134 gün süren ablukanın ardından ilçeye dönen halk ile birlikte hayat normale dönmeye çalışırken, ilçedeki devlet güçlerinin baskısı, kısmi olarak devam eden yasak ve tellerle çevrili mahalleler hâlâ savaşı görünür kılıyor. Yaklaşık beş aydır süren ablukanın ardından devlet güçlerinin işlediği suçlar da her geçen gün yüzüne çıkıyor. Nusaybin'in tarihi direnişinin ardından devlet; 6 mahalleyi tellerle çevirerek, şehri tahrip ederek, evleri karargâh olarak kullanarak, bu evlerde bilinçli olarak geride notlar ve mühimmatlar bırakarak ve duvar yazılamaları yaparak korku atmosferiyle halkın kente dönüşünü engellemeye çalıştı.

Nusaybin’de karargâh olarak kullanılan evlerde işgalci güçlerin mühimmatları ve öz yönetim alanlarına özel çıkartılan haritalar, mevzi poşetleriyle doldurulmuş pencereler, boş el bombaları, havan mermisi kutuları ve daha sayılamayacak birçok ‘savaş’ parçası yer alıyor. Devlet güçlerinin şehrin kanalizasyonlarını kapattığı, yoldaki parke taşlarını söküp yerine asfalt yaptığı, ancak tekrardan hendeklerin yapılacağı korkusuyla kaldırdığı söyleniyor.

Korkunun 'yazılama' hali

İşgalci güçler duvar yazılamalarıyla da insanlık suçunu bir kez daha ortaya çıkarıyor. 5 ay boyunca barikatların kurulduğu hiçbir mahalleye giremeyen devlet güçleri duvarlara faşist ve cinsiyetçi yazılamalarda bulundu. Bunların arasında bir evde, "Sayın... Dörtyol Belediye Başkanımız Yaşar Toksoy ve tüm vatansever, kahraman Dörtyol halkına... Allah Türk milletini korusun ve yüceltsin" yazılı mesaj yer alırken, TRT'de yayınlanan ve Osmanlı dönemindeki kayı boyu hanedanın anlatıldığı Diriliş dizisine de 'Nusaybin'den 'Diriliş ekibine' selam olsun" şeklindeki yazılama bulunuyor.

Ancak devlet güçlerinin yaptığı "Hayaller Kürdistan hayatlar Kabristan" yazılaması ise, Nusaybin’in büyük direnişinden sonra tam tersi bir gerçeklikle karşılatıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Osmanlı ve Hitler amblemleri

Nusaybin'de karargâh olarak kullanılan her evde Osmanlı kayı boyu hanedanına ait amblemlerin yanı sıra Hitlerin amblemi ve Schutzstaffe ait olan amblemleri görmek mümkün. Hitlerin özel koruma timi savaş sırasında işledikleri katliam, yağmalamalarla bilinir. Bugün Nusaybin'deki ‘devletin subayları’ da halen tel örgülerin ardında olan evleri yağmalamaya devam ediyor. İşgalci güçler ile korucuların anlaşarak, halkın evlerinde bıraktığı eşyaları çıkardıktan sonra hurdacılara sattığı ya da para karşılığında ailelere verdiği söyleniyor. Kanika ve çarşı merkezine yakın evlerde bulunan ailelerin eşyalar ise yakılıyor. Yakılan eşyaların şehirde kara dumanların yükselmesiyle fark edildiği ve halkın yönünü dumanın geldiği yer çevirdiği konuşuluyor.

Karakola karşı örülen yüksek duvarlar

Şehirde üç mezarlıktan biri tel örgülerin ardından kalırken, diğeri tahrip edildiği için aileler sadece bir mezarlığa gidebiliyor. Mezarlığa sürekli gidip gelen zırhlı araçlar ise aileleri rahatsız ediyor.

Halk, Yenişehir mahallesinde karakol yapılacağı söylenen bir alanın ise eskiden çam ağaçlarıyla dolu olduğunu anlatıyor. Evlerin yanı başında karakol yapılmasından rahatsız olan mahalleliler, polisin ve askerin yanı başlarında olmasını istemediklerini ve çocukların bundan korktuklarını söylüyor. İki odalı derme çatma evde kalan bir aile, evlerin yanında, şehir içinde karakol istemediklerini ve karakolu görmemek için bahçelerine yüksek duvarlar ördüklerini söylüyor.

(ekip/sy)