Tutsaklardan tecride karşı mücadele çağrısı

10:17

JINHA

İSTANBUL - Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde bulunan PAJK ve PKK'li tutsaklar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, karşı mücadele çağrısı yaptı.

Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde bulunan PAJK ve PKK'li tutsaklar adına Deniz Kaya, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan derinleştirilmiş tecride yönelik yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, AKP'nin İmralı'daki tecrit politikalarına karşı Kürt halkını ve demokratik çevreleri mücadeleye çağırdı.

PKK ve PAJK'lı tutsaklar adına Deniz Kaya'nın yaptığı açıklama şöyle: "Türkiye halkları olarak kendi irademizi ve geleceğimizi sahiplenmenin yolu, güncel düzeyde olup bitenleri, yapılanların ne anlama geldiğini bilmektir. Halkların 7 Haziran'da ortaya koyduğu demokrasi ve barış iradesine AKP'nin 14 Temmuz sivil darbesiyle cevap vermesi ile başlayan 1 Kasım seçimlerine kadar ki süreç 15 Temmuz ile birlikte ortaya çıkan tablo önderliğimizin ısrarla vurguladığı darbe mekaniğinin nasıl işlediğini gözler önüne sermiştir. Özünde bir darbe hükümeti olan ve uzun yıllar ortaklı ettiği cemaat ile beraber halklara kan kusturan AKP, 15 Temmuz darbe girişimi ardından tarihi boyunca işlediği tüm suçlardan sıyrılmak, despotik karakterini maskelemek için görülmemiş bir algı operasyonu yürütüp, gerçekleri saptırmakta, zihinleri bulandırmaktadır. Erdoğan'ın başkanlık hayali olarak lanse edilmek, meşrulaştırmak istenen şeyin esasta toplum ve demokrasi karşıtı iktidar zihniyetinin kendisini kurumsallaştırma, tekçilik üzerinden kalıcılaştırma olduğunu bilmek gerekiyor.

'Demokrasi mitingleri', 'Yenikapı Buluşması' gibi toplumsal duyguların menüpile edildiği, şovenizmin zirveye ulaştığı mitinglerde halka adeta kin ve nefret aşılayan bir zihniyetten demokratik bir gelişmenin çıkmayacağı aşikardır.

Yine darbeci zihniyete karşı olduğunu iddia eden CHP gibi parti ve kesimlerin bu dönemde yürütülen politikalara alkış tutmuş ve girdikleri ortak tutum maskelerini düşürmüş ve demokrasi, özgürlük söylemlerinin bir demagojiden ibaret olduğu ortaya koymuştur.

Gerçekte zulmünü çoğaltarak uzatmaları oynamakta olan AKP iktidarı, nedeni olduğu darbe mekaniğinin harekete geçmesini fırsat bilerek topyekun bir restorasyon ve bu temelde dizayn iktidarına girişmiştir. Önderliğimize uygulanan insanlık dışı tecritten, hareketimize yönelik imha operasyonlarına devletin Kürt düşmanlığı temelinde geliştirdiği kirli ittifaklarda, dış politikada ki arayışlarına kadar, tüm yapılanlar kendini yeniden dizayn sürecinin bir parçası ve otoriter rejimi sağlamlaştırma çabasıdır.

Türkiye halkları ile ezilenlerin buna karşı tek alternatifi her türlü darbenin zemini olan mevcut sisteme karşı demokrasi bloğunu güçlendirmek ve alternatif yaşamı inşa etme görevlerine her zamankinden daha fazla yüklenmektir. AKP iktidarının 'bize darbe yapıldı' havası yaratacak baskıları yaygınlaştırıp, genişletmesine, KHK'lerle halklarımızın kaderini belirlemesine izin vermemelidir. Bugün darbecilere operasyon yapılıyor, darbecilere karşı uygulamalar adı altında içeri de dışarı da Kür Özgürlük Hareketi'ne, demokratik kesimlere dönük operasyonlar, saldırılar, baskılar yoğunlaştırılmıştır. İlk uygulaması önderliğimiz üzerindeki tecrittir, tecridin derinleştirilmesi olmuştur. Önderliğimizden hiçbir haber alamamak, sağlığı ve güvenliği konusundaki riski ifade etmektedir. İmralı Adası'nın güvenliğinden sorumlu üç yetkili askerin tutuklanması AKP iktidarının her türlü saldırıyı önderliğimize yöneltip, sorumluluğundan kaçma gibi çok tehlikeli politikalarına işaret etmektedir. Önderliğimize yönelen her şey açık ki mücadelemize, halkımıza yönelmiştir.

AKP iktidarı geliştirdiği politikalar ve KHK'lerde, HDP şahsında demokrasi güçlerini her türlü sürecin dışında tutarak açık bir düşmanlık ve savaş politikası yürütmektedir. Gerçeklik bu iken her hangi bir konuda, düzenlemelerden, KHK'lerden pozitif bir beklenti içine girmek halklar ve devrimciler için büyük gaflet olacaktır. Devrim yapma ve özgürlüğü inşa etme dışında hiçbir alternatifimizin olmadığı ve iktidardan hiçbir iyi niyet, demokratik yaklaşım beklememek gerektiği herkesçe bilinmelidir. Suriye'de İran, Rusya ve Esat rejimiyle işbirliğine giren iktidarın saldırıları yoğunlaşarak, dolayısıyla savaş ve çatışma şiddetlenecektir. Buna hazır ve yanıt olamayanların direnemeyeceği, kazanamayacağı açıktır.

Halk ve hareket olarak, PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak birincil, temel gündemimiz önderliğimizin özgürlüğüdür. Bu temelde önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğünü bir tutmaktayız. 15 Temmuz darbesinin birincil zemini İmralı Adası olurken, ikinci yansıması Antep katliamıdır.

Antep AKP hükümetinin yansımasıdır. AKP ve DAİŞ bağlantısını gözler önüne sermektedir. DAİŞ-AKP hükümeti eliyle Antep'te yuvalanmıştır. AKP nasıl cemaat ile köprülerini bir zaman önce oluşturmuşsa şimdi ki köprüde DAİŞ'tir. Erdoğan, daha hiç bir bilgi, bulgu ortada yokken 'DAİŞ yapmıştır' dedi. Bu erken tespit bile Antep'teki katliama nasıl göz yumulduğunu göstermektedir. Bizler PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak bu katliamı kınıyor ve lanetliyoruz. Katliamda hayatlarını kaybeden halkımızın ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz.

PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak önderliğimizin durumu ile ilgili kamuoyu oluşturma ve özgürlüğüne odaklı geliştirdiğimiz eylem ve etkinliklerimiz devam edecektir. Bununla beraber bu kapsamda mücadelemizi dar tutmamak, iktidarın her türlü saldırısına karşı devrimci direniş setleri ve yöntemleri geliştirmek gerekiyor. Siyasal çatışmaların bunca keskin olduğu bir gerçeklikte salt mevcut hukukla veya hukuksal mücadelenin yürütülemeyeceği açıktır. Ancak hukuksal mücadelenin siyasal boyutları ve sonuçlarını olduğunu bilerek, hiç bir mücadele alanını boş bırakmamak gerekiyor.

AKP iktidarının hukuku her türlü demokratik uygulamayı devre dışı bırakmasının karşısında sessiz kalmamak, evrensel hukuku AKP zihniyetine teslim etmemek, insafına bırakmamak temel bir sorumluluğumuzdur.

Başta tutsak aileleri olmak üzere KHK'lere, anti demokratik yasa ve uygulamalarına direnişi yükselterek engel olabilir ve demokratik dönüşümün önünü açabilir.

PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak DGM'lerden ÖYM'lere, KCK operasyonlarından özyönetim tutuklamalarına uzanan komplo ve soykırım uygulamalarını bizler üzerinden hükümet-cemaat ortaklı ile geliştirilmiş olan komplo ve katliamları teşhir etme, yeninden gündeme taşıyarak, hesap sorma temelinde her türlü girişim ve çabanın sahibi olacağız. Eşitlik ilkesinin ihlali temelinde çıkarılan yasalar başta olmak üzere tüm anti demokratik yasaların iptali ve adil yargılama koşullarının sağlanması için demokratik hukuk çevreleri ile iletişime geçerek, siyasi-hukuksal mücadelemizi yükselteceğiz.

Bu temelde ailelerimizi, halklarımızı, tüm demokratik kurum ve çevreleri durdukları yerde demokratik toplumun inşasında üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye, önderliğimizin özgürlüğü temelinde mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz."

(ödk/fk)