‘Devlet her şeyi yıksa da oğlumun kokusunu alamayacak’

09:11

Medine Mamedoğlu / JINHA

AMED - Sur direnişinde hayatını kaybeden Cihat Morgül’ün anne Kadriye Morgül, 100’ü aşkındır süren direnişin geçtiği sokaklarda kalkmayan ablukayı kınadı. “Devlet her şeyi yıktı ama oğlumun kokusunu alamayacak” diyen Kadriye, çocuklarının direndiği, anılarının olduğu Sur sokaklarını geri istedi.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı yıkımla beraber hala devam ediyor. 100’ü aşkın gündür süren tarihi direnişin izlerini yok etmek isteyen devlet güçleri ise, içeride direnişe dair tek bir iz bırakmayana kadar Sur’u yıkmaya çalışıyor. “Operasyonlar bitti” açıklamasına rağmen Sur’daki ablukayı kaldırmayan devlet güçleri, içerideki direnişi bu konseptle unutturmaya çalışıyor.

4 ay boyunca nöbet tuttular

Buna karşılık, Sur direnişine katılan ve hayatını kaybeden Cihat Morgül’ün annesi Kadriye Morgül ise, her gün Sur’daki ablukanın kalkmasını ve içeride oğlunun direndiği sokakları görmeyi istediğini söyledi. Fatihpaşa’da bulunan evlerinden 2 Aralık’ta ilan edilen yasakta çıktıklarını, ancak oğullarının orda kaldığını söyleyen Kadriye, Cihat’ın geride bıraktığı mücadeleye kendilerinin sahip çıktığını ifade etti. Şubat ayında Cihat’ın şarapnel parçasıyla hayatını kaybettiğini duyan aile, cenazelerini almak için ilk önce Sümerpark’da sonra da Dicle-Fırat’ta 4 ay boyunca nöbet tuttu.

Nisan ayında iki defa kan örneği verdikten sonra aile, Cihat’ın cenazesini Antep’de kimsesizler mezarlığında buldu. “Oğlum tam 3 defa gömüldü ama en sonunda onu bildiğimiz bir yere gömdük” diyen anne Kadriye, şimdi de en büyük hayalinin yüz günlük direnişin geçtiği Sur sokaklarında ablukanın kalkması olduğunu belirtti.

‘Nöbet olmasaydı devlet cenazelerimizi vermezdi’

Cihat’ın ölümünden sonra hala kendilerine gelemediklerini ifade eden Kadriye, “Oğlumun şehit düştüğünü televizyondan öğrendim. Ondan sonra da onu içeride gömdüklerini söylediler. Ama ben yine de oğlumun benim yanımda bir mezarı olsun istedim. Daha sonra onun bir kemiğini de bulma umuduyla diğer nöbet tutan ailelerin yanına gidip onlarla birlikte direnişe geçtim. 4 ayın sonunda cenazelerimizi bulduk. Eğer biz nöbet tutmasaydık devlet cenazelerimizi kaybettirirdi. Bize vermezdi” dedi.

‘Anıların olduğu sokakları bize bıraksınlar’

Sur’daki ablukanın devam etmesini kendilerine yapılan bir zulüm olarak değerlendiren Kadriye, “Devletin bize şu anda yaptığı zulümdür. Bu çocukları zaten işkence ederek öldürdü. Çocuklarımızın direndiği, nefes aldığı yüz gün boyunca dolaştığı, adım attığı sokaklardaki ablukayı kaldırsınlar artık. Bizi çocuklarımızın hatıraları ve anıları ile yalnız bıraksınlar. O sokakları doya doya görmek, orada onların kokularını almak istiyoruz ama onu da bize çok görüyorlar. Orayı aylardır yıka yıka bitiremediler. O direnişi böyle unutturmaya çalışıyorlar ama kimseye unutturamazlar. O sokaklara gireceğim ilk dakika oğlumun anısı gözlerimin önüne gelir” diye konuştu.

‘Devlet her şeyi yıktı oğlumun kokusunu alamayacak’

Tarihe geçen Sur direnişi için sokakların müze olması gerektiğini ifade eden Kadriye, “Sur müze olsun, böyle bir direniş bir daha zor görülür. Devlet oraya yapacağını yaptı zaten, ellerini Sur’dan çeksinler artık. Direnen çocuklarımız için, diğer insanların bu günleri unutmaması için orası müze olsun. Bundan sonra tek bir taşına dokunulmasın. O sokaklarda devlet şu anda benim çocuğumun elbiselerinin parçalarını alıyor ama anılarını, kokusunu hiçbir zaman alamayacak. Benim oğluma herkes ‘Kendisi küçük yüreği büyük kıvırcık’derdi. Onun yüreğinin büyüklüğü verdiği mücadeledendi, şimdi de onun bu davasını biz sahipleniyoruz” şeklinde konuştu.

(sy)