Domlar tel örgüler ardından kalan evlerine dönmek istiyor
09:00
JINHA
MÊRDÎN - Nusaybin'de Koçerler mahallesinde yaşayan ve Dom olan Delali Çevik, sokağa çıkma yasağının kısmi olarak kaldırılmasına rağmen evlerinin tel örgülerin ardında kaldığını dile getirerek, "Bizim tek istediğimiz tel örgülerin kaldırılması” dedi. Nusaybin'i asla terk etmeyeceklerini söyleyen Şemsa Çılgın da, "Tel örgülerin kaldırılmasını istiyoruz. Toprağımızdır, bırakmayız. Ölsek de kendi toprağımızda; Nusaybin'de ölmek istiyoruz” diye konuştu.
Mardin'in Nusaybin ilçesinde Koçerler mahallesinde yaşayan Domlar, 14 Mart'ta başlayan sokağa çıkma yasağıyla birlikte evlerinden göç etti. Ancak Nusaybin'de yaşayan Kürtler, Süryaniler gibi topraklarından vazgeçemedikleri için evlerin yıkılmasına rağmen geri döndü.
Yenişehir Mahallesi Kürtçe ismi Alika mahallesinde iki göz odada yaşamaya çalışan Delali Çevik ve kızı Şemsa Çılgın, Nusaybin'de doğup büyüdüklerini dile getirerek, tek isteklerinin şehri ikiye bölen tel örgülerin kaldırılması olduğunu belirtti. Tel örgülerin yanı başındaki evlerinin avlusunda oturan Delali, bir senedir baktığı çöl kuşlarını dizlerinin dibinde oturtarak, evin yakınında silah seslerin eşliğinde Nusaybin'e olan sevgisini anlattı.
Yıkılarak moloz yığınları haline gelen evini gösteren Delali, "Evimizin önünde ağaçlar vardı, ağaçların altına oturuyorduk, çayımızı içiyorduk, yemeğimizi yiyorduk. Şimdi de evimizi yere serdiklerini söylüyorlar. Biz tellerin kaldırılmasını istiyoruz" dedi.
'Göçebe bir halkız'
Dom olduğunu, çölü sevdikleri için de çöl kuşları beslediğini dile getiren Delali, hayatını şu sözlerle anlattı: "Biz Nusaybin'e bağlı Duruca köyündeniz, göçebe bir halkız, çöllerde yaşıyorduk, yaylalara gidiyorduk. İlkbaharda çıkardık, sonbahara kadar yaylalarda kalıyorduk. Hayvanlarımız vardı, onunla süt, yoğurt yapıyorduk ve bunları satıyorduk. Kazandıklarımızla evimize harcıyorduk, şeker, bulgur gibi temel ihtiyaçlarımızı alıyorduk. Bu hayvanlarla geçimizi sağlıyorduk, onunla idare ediyorduk. Yaylalara gittiğimizde mağaralarda yaşıyorduk. Ne zaman Nusaybin'e geldiğimizi hatırlamıyorum. Nusaybin'e geldiğimizde Yenişehir mahallesinde kimse yoktu, sadece bir bakkal vardı, bizler buraya yerleştik.”
'Tel örgülerin olmayacağı yaşantımızı istiyorum'
Nusaybin'i terk edemedikleri için tekrar geri geldiklerini ve tel örgülerin kaldırılmasını istediklerini dile getiren Delali, "Nusaybin'de Domlar çok, yaklaşık 20 aile var. Biz Nusaybin'de Koçerler mahallesinde kalıyorduk, şimdi o mahalle yakıp yıkılıyor. Sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla birlikte Nusaybin'e tekrar geri geldik, ama diğerleri Midyat'ta, bazıları da fındıklara gitmiş. Dışarda gidip çalışıyorlar, topladıkları parayla da kiraya verecekler, evleri yok çünkü. Bütün her yeri tel örgülerle kapatmışlar. Bazen diyorum, Allah rızası için evimi görseydim de öyle ölseydim. Biz evimizi özledik, evimi de viran ettiler. Evlerimizi yerlere serdiler, kepçeyle girip yerde düz ettiler. Nusaybin'de küçüktüm geldik, burada büyüdüm, şimdi de elimiz Nusaybin'den ayrılamıyor. Nusaybin'in eskisi gibi olmasını istiyoruz. Bize haksızlık etmesinler. Ben tel örgülerin olmayacağı, eski yaşantımıza geri dönmek istiyorum" ifadelerinde bulundu.
'Toprağımızdır, bırakmayız'
Nusaybin'i asla terk etmeyeceklerini söyleyen Şemsa Çılgın da, "Toprağımızdır, bırakmayız. Burada doğduk, çocuklarımı büyüttüm. Nasıl bırakabilirim? Biz Alika mahallesinde kalıyoruz. Bizim ev tel örgülerin ardında değil ama annemlerin evi orada, biz tel örgülerin kaldırılmasını istiyoruz. Uzun zamandır Nusaybin'deyiz. Biz öldürülsek bile Nusaybin'i terk etmeyiz. Nusaybin'i seviyoruz, toprağımızdır. Ölsek de kendi toprağımızda; Nusaybin'de ölmek istiyoruz, kalsak da kendi toprağımızda kalmak istiyoruz” dedi.
(ekip/sy)