'Seçimle alamadığını darbeyle almak bir AKP klasiğidir'
14:31
JINHA
ÊLIH - DBP'li belediyelere el koymak amacıyla hazırlanan Torba Yasa tasarısına karşı Batman Belediyesinde düzenlenen basın açıklamasında "Seçimle alamadığını darbeyle almak bir AKP klasiğidir, zorbalığı demokrasi diye yutturmak da onun geleneği" denilerek uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı kaydedildi.
AKP hükümetinin, DBP'li belediyelere el koymak amacıyla komisyondan geçirdiği Torba Yasa tasarısının Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi beklenirken, Torba Yasa'yla hayata geçirilmesi öngörülen tasarıya tepki olarak Batman'daki DBP'li belediyeler ortak basın toplantısı düzenledi. Batman Belediyesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Akel, İlçe ve Belde Belediye Eş Başkanları, DBP İl Eş Başkanları ve belediye personelleri katıldı. Toplantıda konuşan Gülistan Akel, "Dünyanın her yerinde halkın 4 büyük değeri vardır. Bunlar, barış, demokrasi, özgürlük ve kardeşliktir. Bu dört değere bu yasayla birlikte saldırı olacaksa bu ülkenin hiçbir yurttaşı bunu kabul etmeyecek reddedecektir. Çünkü bu yasa kardeşliğe vurulan bir darbedir" dedi.
'Darbe içi darbe uygulaması tartışılmaktadır'
HDP dışında bütün partilerin büyük uzlaşmasıyla Türkiye'de sıkıyönetim yasası çıkarılmak istendiğini belirten Gülistan, "Yerel yönetimler demokrasinin bir ülkede bir toplumda teminatıdır. Demokrasi de ulaşılmak istenen hedef yerelin kendini yönetmesidir. Demokrasiyi kendine hedef koyan bütün ülkeler öncelikle merkeziyetçi yönetimden arınmak isteklerini pratikleriyle, uygulamalarıyla hayata geçirmek zorundalar. Ama bugün Türkiye'de 15 Temmuz gecesi yaşananlar, bu kadar kısa sürede yaşanan bir geceden sonra AKP ve diğer partiler eliyle adeta darbe içi darbe uygulaması tartışılmaktadır" şeklinde konuştu.
'Demokrasiden dem vuranlar halkın iradesine el koymak istiyor'
Gülistan, DBP belediyeleri olarak 1 yıldır sıkıyönetim uygulamalarına maruz bırakıldıklarını belirterek, "Dolayısıyla bu da aslında bu yasanın bir yıl önceden başladığının çok açık göstergesidir. Şuanda milletin iradesi, milletin egemenliğinden dem vuranlar, demokrasiden dem vuranlar milletin halkın iradesine el koymak istiyor. Bunu kayyumla, atanacak kişi eliyle halkın milletin iradesine el koymak istiyorlar. Kayyumun tam da amacı hedefi budur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hükümeti AKP, demokrasiyi diline pelesenk etmesin. Bu uygulamalardan sonra demokrasiden hiç bahsetmesin" şeklinde konuştu.
'Bu yasa uygulamaya başlandığı andan itibaren deşifre olacaklar'
Yıllardır Kürt halkının ölümle, baskıyla, tutuklamayla sindirilmek istendiğini söyleyen Gülistan, "Bugünde Kürt halkının en büyük değerlerinden biri, kendisini yöneten kurumu gasp edilmek isteniyor. Biz seçilmişlerle, halkımızla yine bu kurumun emekçileriyle bunu kabul etmeyeceğiz. Milletin iradesi, halkın egemenliği üzerinden siyaset, politikanın samimiyetsizliğini de deşifre edeceğiz. Bu yasa zaten uygulamaya başlandığı andan itibaren deşifre olacaklar. Sıkıyönetim dönemlerinde belediyelere el konulur, eğer bizim belediyelerimize el konulursa bilin ki bu ülkede sıkıyönetim büyük bir hızla devam eder. Türkiye'nin bir bütün olarak iç savaşa sürüklenmesi anlamına gelir" diyerek bunun sadece Kürt halkının değil tüm halkların sorunu olduğunu söyledi.
'Bu ülkenin hiçbir yurttaşı bunu kabul etmeyecektir'
Gülistan halkların barı, demokrasi, özgürlük ve kardeşlik değerlerine değinerek, "Bu dört değere bu yasayla birlikte saldırı olacaksa, bu ülkenin ister Kürt olsun, ister Türk olsun, Alevi olsun, Ermeni olsun kim olursa olsun hiçbir yurttaşı kabul etmeyecek reddedecektir. Çünkü bu yasa kardeşliğe vurulan bir darbedir. Özgürlüğe, demokrasiye vurulan en büyük darbedir ve biz bunu kabul etmeyeceğiz" dedi.
'Seçimle alamadığını darbeyle almak bir AKP klasiğidir'
Basın açıklamasını okuyan M.Salih Altun, "Seçimle alamadığını darbeyle almak bir AKP klasiğidir, zorbalığı demokrasi diye yutturmak da onun geleneği" diyerek uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığını söyledi.
Kürt halkının bunu kabul etmeyeceğini ifade eden Salih, "Kentlerini yerle bir ettiği halde yönetemediği bir halkı, belediyelerine atanacak bir memur ile yönetebileceğini düşünmek için bir devletin akıl sağlığını bütünüyle yitirmiş olması gerekir. Son uygulama, devletin Kürt halkına karşı yüzyıllara yayılan kin ve garezinin tedavisi imkansız bir hastalığa dönüştüğünün kanıtıdır. Hizmetler dışında tek suç bulamadığı bölge belediyelerini de darbe yasalarıyla cezalandırma yolunu seçiyor" dedi.
(za/dk)