İşkence yüzde yüz arttı, hekimler tehdit altında
09:00
Medine Mamedoğlu/JINHA
AMED - Kürdistan'da 'sokağa çıkma yasağı' adı altında süren sıkıyönetim ve ilan edilen OHAL ile birlikte gözaltı süresinin 30 güne çıkması işkence vaklarında neredeyse yüzde yüz artışa neden oldu. İşkence yapılmasına karşın hastanelerin darp raporu vermesine devlet güçleri engel oluyor. SES Amed Şube Eşbaşkanı Selma Atabey, hekimlerin tehdit ve taciz nedeniyle görevini yapamadığını belirterek, ilgili bakanlıkları insanlık suçuna ortak olmamaya çağırdı.
Kürdistan'da yaklaşık bir yıldır 'sokağa çıkma yasakları' adı altında uygulamaya konulan sıkyönetim, insan hak ve özgürlüklerine neredeyse sıfıra indirirken 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL'la birlikte işkence ve hak ihlalleri ağırlaşarak devam ediyor. İnsan hakları örgütlerine işkence vakalarına ilişkin yapılan başvurulardaki artış son bir yılda Kürdistan'da yüzde yüzü buldu. Bu oran son günlerde ise daha fazla artış gösteriyor. İnsanlık suçu olan işkencenin belgelenmesini sağlayan şey ise doktor raporları. Uluslararası sözleşmelere göre hekimlerin bu raporu vermesi zorunlu iken, yapılan şikayetlerde devlet güçleri baskı ile bunu engelliyor. Rapor verilmiyor ve bu işkence somut hale gelmediğinden hiç yaşanmamış sayılıyor.
Konuya ilişkin bilgi veren SES Amed Şube Eşbaşkanı Selma Atabey herhangi bir işkence durumunda ilk olarak hekimlerin yapması gerekenleri, "Son bir yıldır bölgemizde yaşanan sokağa çıkma yasaklarıyla illerin ilçelerin abluka altına alınmasıyla birlikte çok sayıda gözaltılar da yaşandı ve gözaltına alınan kişiler genelde bu bir prosedürdür. Önce hastaneye getirilir muayene edilir ve gözaltı bittikten sonra tekrar işkenceye maruz kalıp kalmadığı için yine hastaneye getirilir darp cebir de böyle bir rapor alınır" diye sıraladı.
'Yapılan işkenceleri raporlandıramıyoruz'
Hekimlerin tehdit ve taciz nedeniyle bu raporları hazırlayamadığını kaydeden Selma tanık olduklarını şöyle sıraladı: "İşkence görmediğine dair, bir yıldır ne yazık ki biz bu prosedürü sağlık alanında çok sıkıntılı, özellikle güvenlik güçlerinin müdahalesi ve buna izin vermeme noktasında çok sıkıntı yaşıyoruz. Bu şekilde birçok hekimden duyum aldık. Şunu çok iyi biliyoruz işkence her şeyden önce uluslararası bir suçtur. İnsana ve insanın vicdanına yakışmayan ve bu yönde uluslararası anlaşmalarda da reddedilen hiçbir şekilde de kabul edilmeyen bir suçtur. Son bir yılda gözaltına çoğu insanın bu yönde şiddette maruz kaldığını biliyoruz. Fakat raporlandırma kısmında hekimlerinizin güvenlik güçlerinden kaynaklı bir çekinmeleri oluyor ve bu raporlandırmayı tam olarak ne yazık ki yerine getiremiyoruz. Karşılaştıkları işkence izlerini rapor edememekteler."
'Bunu işkenceleri raporlandırmak biz hekimlerin görevi'
Hekimlere seslenen Selma, "Ne suç işlemiş olursa olsun ya da suçlumudur o nokta da hiçbir şekilde sorgulama yapma hakkımız yok. Ama işkenceye ya da herhangi bir cinsel tacize maruz kalmışsa bunu raporlandırmak her şeyden önce bizim görevimiz ve bunu yanı sıra da üçlü bir hukuk var sizinde bildiğiniz gibi. Ve Türkiye'nin de altına imza attığı anlaşmalar var. Bu anlaşmalara istifaden bizler görevimizi yerine getirmek istiyoruz. OHAL sürecinde de bu işin çok fazla sıklaştığını görüyoruz" diye kaydetti.
'Bunlar kâğıda dökülmese bile insanların hafızalarında taze kalacaktır'
Selma bu yaşanan işkencelerin rapor alınmadığı zaman somut hale düşmediğinde bile insanların hafızalarında kaldığını söyledi. Bunla ilgili olarak 90'lı yılarlıda yaşananları örnek veren Selma, " Şu an eğer raporlara dönülüp bakılırsa yani yarın eğer devlet böyle bir araştırmaya kendisi bile bir araştırmaya giderse bu raporlara hiç ulaşılmayacaktır ve böyle şeyler hiç yaşanmamış olarak kabul edilecektir. Bu süreçte de bu şekilde yaklaşımı biz doğru bulmuyoruz. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz eğer bunlar kâğıda dökülmese bile insanların her zaman zihninde çok taze kalacaktır. Bu yaşananlar çok taze kalacaktır. 90'larda özellikle Diyarbakır Cezaevinde bunlara maruz kalmış insanlar nasıl ki unutmadı ve bunları çok farklı yerlerde filmlerde dizilerde bunları çok net açığa çıkarttılarsa da bu yılda benzeri bir durum yaşanacak. İnsanların hafızalarında bunlar çok taze olarak kalacak. İleriki yıllar da bunlar çok net olarak açığa çıkacaktır" diye konuştu.
'İlgili bakanlıklar insanlık suça ortak olmasın'
İlgili Adalet Bakanlığı ve İş İşleri Bakanlığı'nı insanlık suçuna ortak olmamaya çağıran Selma, "Çünkü birebir tanıklığımız mevcut buna maruz kalmış birçok insan var. Kendileri de bunları araştırabilirler insan hakları derneğinin de bu yönde tespitleri olduğunu biliyoruz, hekimlerinde bu raporu tutarken güvenlik güçleri tarafından nasıl sözlü şiddette maruz kaldığını biliyoruz. Bunları kendileri araştırıp açığa çıkarsın ve bir an önce bu insanlık suçunun önüne geçsinler" diye belirtti.
(fk)