Ateşe su olan Koçerin'den mevziden mevziye koşan Sterk'e Minbic - İZLENİM

11:44
İZLENİM" class="social-twitter">

Deniz Yeşilyurt/JINHA

MINBIC - DAİŞ'in kara bulutlar gibi çöktüğü Minbic'te tarihi direnişlerle güneşin aydınlığını gördük. Yoldaşlarının yangınına su olup akan Koçer'inden 19'unda tabur komutanı olan Zagros'a, mevziden mevziye koşan Dilgeş'ten herkesin moral kaynağı Sterk'e kadar yaratılan kahramanlıklarla kazanıldı Minbic. 'Güneş'i gören Minbic artık güzel günler görecek.

Minbic; tarihi dokusu kadar adı da kadim Minbic. İsminin anlamı 'bahar tarafı' demekmiş. Kulağa çok hoş geliyor ismini anlamı ancak son dört yılına bakılınca bu anlamı bulmak, yakalamak zor; bunca sömürge, savaş ve istila ardından. Yinede köklerini arayan bakışlar hep Minbic sokaklarında çıktı karşımıza. Sadece bir kıvılcımdı beklenen. 2 Haziran'da çakıldı o kıvılcım. Her gün gürleşen, büyüyen, harlanan, karanlığı yakan yaktıkça arındıran bir kıvılcımdı bu. Bundan sonrasını anlatmak için gerçektende şatafatlı sözlere, süslemelere, betimlemelere ihtiyaç yok inanın. Hatta tam aksi. Unutulamayacak olan ve geçen 2 ay 12 güne sığan onca şeyi ve o her şeyi güzel yapan gülen gözleri anlatmak yeter.

Koçerin su oldu aktı yoldaşlarının yangınına

"Şehit Faysal Ebû Leyla" ile başlayan ve tek tek bir yıldız kümesi. Tek tek iken an birleşince anlam olan yüzlerce yıldız geçti Minbic'ten. Mesela Koçerin… Yüzü güleç gözleri gül Koçerin. Bir önceki gün yoldaşlarının tuttuğu binaya DAİŞ çeteleri sızıp binayı ateşe vermişlerdi. İkinci bir Sivas gibi diri diri yanacaktı canlar bir Koçerin olmasaydı. Koçerin su oldu aktı yoldaşlarının yangınına. Söndü yangın bu sevgi karşısında ve sustu. Sonra akşam yine saldırdı çeteler bu kez daha fazla sayıyla. Öncesinde su olan Koçerin şimdide Beritan oldu ve DAİŞ çetelerinin eline düşmemek için kendisinde patlattığı bombasıyla 3 çeteyi de öldürdü.

Moral kaynağı Sterk mevziden mevziye koşardı

Sonra hiç yıldız kayışlarına bakıp dilek tutmayacağım sözünü vermeme yetecek kadar yıldızla doldu Minbic. Hatırladıkça yüzümü güldüren Tabura Dinan mesela. Her biri altın parçası coğrafyamın çocukları. Savaştıklarında da oyun oynuyor sandırtan temizlikte olan ve çoğu Minbic topraklarına karışan. Sonra 19'unda Tabur Komutanı olan ve her gördüğümde yoldaşının yükü hafiflesin diye çabalayan Zagros'u mu anlatayım size, mevziden mevziye koşan Dilgeş'i mi. Birde tüm cephenin kavgasının Sterk'i (Sema) yoldaşı mı? Adı Sema fakat cihaz kodu Sterk. Kimse göremezdi kolay kolay Sterk'i çünkü o hep en öndeydi. Herkese ilham olan bir tutkuyla mevziden mevziye koşardı.

Yüreği kavga dolu Minbic'in çocukları

Yetmez ki… Yaşayanlarda var. Mevzi olsun diye açtığı duvarın deliğinde nöbetteyken evini seyre dalan gözleri yaşlı ama yüreği kavga dolu Minbic'in çocuklarını mı anlatayım size, yoksa kendi kavgadayken eşi çocuğu DAİŞ tarafından kaçırılanı mı. Yada anlaşabilmek için Tükmen'in Kürtçe, Arap'ın Türkmence öğrendiği saldırı kollarını mı. Minbic işte neyini anlatayım ki… Başka zaman olsa 'uçsuz bucaksız kum' derdim ama şimdi uçsuz bucaksız duygu fırtınası içinde gerçekliğin anlam gücüne ulaşma arzusunu taşıyan yürekler diyorum. Ama biliyorum ne anlatsam da kelimeler kifayetsiz kalacak ve hakikatler sende yaşanan anlarda saklı kalacak. Minbic'in üç yıldır üzerine çöken kara bulutlar, "tilili" sesleri ve "Bijî azadiya Minbicê" nidalarıyla yırtıldı. Kapkara, lanet yağan bulutlar berhawa olup masmavi semalarda güneş bu sefer bir başka aydınlattı Minbic'i.

Kimin gözünden anlatayım Minbic'i?

Şimdi 2 ay 12 gün ardından kazanılan zaferin tarihçesi ve kronolojisidir beklenen belki. Belki aranması gerekende budur; bilindik olanların ardından. Ama burada yaşananları ve anlatılanları topladıktan sonra insan heybesine nasıl bir sıradanlık çıkar bilmem ki. Düşünün; yaşadığı bildiği anladığı her şeyden uzak ancak kabuslarına has yaratıklar saracak bir gün dünyanızı. Kimin gözünden anlatayım şimdi bu tarafı. Karalara sarılan, kefenlere yar kıldırtılan, hiç kokan, hiçleştirilen kadınları mı? Oyunları çalınan korkulara salınan çocukların mı? Yada el konulan ve bir daha haber alınamayan kadınları mı? Yoksa çocukluğu bile hesaba katılmadan kafası kesilen çocuğu mu? Yaşamın matlığı, DAİŞ tarafından kaçırılan çocuğunun ardından gözyaşı dahi dökmesi yasaklanan ananın yüreğinin rengini ve akıtılan kanların kızılını toplayarak oluşturulan kara sistemi mi? Yoksa bu siteme karşı Suriye sokaklarında an an mücadele yürüten ve en sonunda da kendi doğduğu topraklar için mücadele yürüten Minbic'in çocuklarını mı?

Bugün bayramdır artık Minbic'e

2 Haziran'da dile geldi isyan ve vücut buldu. Köylerden ve tepelerden indi isyan Minbic şehrine, duvarlar delindi sessizce taşındı isyanın çığlığı Minbic sokaklarına. Elde silah, yürekte halkların özgürlük ve kurtuluş umudu vardı. Gülen gözler, açılan avuçlar, alınan intikamlar ve dualar eklendi her bir kurtarılan köyde bu yürüyüşe. Minbic'in yüzlerce genç kızı ve oğlu mücadele saflarına aktı. Analar elleriyle uğurladı evlatlarını kavgaya. Kara çarşaflar yakıldı karanlığa inat, çocuklar kahkahalarını zılgıtlara kattı, sevinç gözyaşları aktı bu kez. Bu gün bayramdır artık Mınbic'e.

Minbic güzel günler görecek

İlk Cote ve Halule köyü ve Tepeya Xude eklendi kurtarılmış topraklara. Hiç unutmuyorum 'Şehit Komutan Faysal Ebû Leyla'nın son sözünü: 'Minbic'i gözlerimle göreyim başka bir şey istemiyorum.' Ne durdururdu başka bu aşık kervanını bilmem. Neler olmadı ki, havanlara yürüdü bu gençler, mayınlara bastı, kurşunlara kafa tutu. Toz toprak, sıcak, açlık, susuzluk vız geldi aşklarına. Ve yeryüzü aşkın yüzü oldu şairin dediği gibi. Bu hamleyi kesintisiz takip eden biri olarak biliyorum ki Minbic güzel günler görecek. Bu yazıdan bir son beklememek lazım çünkü Minbic'in özgürlük hikayesi daha yeni yeni başlıyor. Eminim bundan çünkü savaşan kadınları gördükçe gururlanan, kendilerinde de aslında bu gücün olduğunun bilincine varan kadınlarla, kurtuluşla beraber Minbic Askeri Meclis saflarına katılan yüzleri takip eden yüzlercesi ve özgür oyunlarla büyüyen çocukların uçsuz bucaksız beyinleri ile özgürleşecek bir hikaye. Sahiplenmekten başka şansı olmadıklarını üç yıldır çektikleri ile anlayan bir halkla.

Minbic 'Güneş'ini buldu

Anamın bir hikayesi ile bitireyim. Herkes aya bakınca bir yüz görür ya, anam derdi ki, o yüz karanlıklar prensinin dünyaya hakim olmasını ölümüne kabul etmeyen güzeller güzeli iyi kalpli bir prensesin yüzüymüş. Kötülükler prensi onu aya hapsederken demiş ki, 'sana öyle bir ceza vereceğim ki ölümden beter olacaksın. Her gün yaşanan acılara, ölümlere şahit olacaksın ama elin yetişmeyecek, çığlıkları duyacaksın ama bir şey diyemeyeceksin.' İşte o günden beri denir ki, dünyanın kötü gidişatının en büyük şahidi aydır. Hem Minbic'te hem de tüm dünyada yayılan kötülüklere ve DAİŞ karanlığına şahit olan binlerce aydık bir zaman. Ama güneşi gördük mücadele edenlerle. Minbic 'Güneşi'ni buldu artık. Bir daha yarın aydınlığa kimse muhtaç olmasın.

(mg)