'Tecrit kalkıp bilgi verilene kadar alanlardayız' - YENİLENDİ
14:10
JINHA
COLEMÊRG/WAN - Van'da ve Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde "Önderliğime, Toprağıma, Özgürlüğe Sahip Çıkıyorum" kampanyası kapsamında alanlara çıkan kadınlar, "Unutulmamalıdır ki Öcalan'ın sağlığı ve güvenliğiyle ilgili her tehdit, her yanlış uygulama, Kürt ve Türk ilişkilerine zarar vermektir. Öcalan'ın özgürlüğü Türkiye'deki sorunlara çözüm getirir" dedi.
HAKKARİ
Kongreya Jinên Azad (KJA) öncülüğünde başlatılan "Önderliğime, Toprağıma, Özgürlüğe Sahip Çıkıyorum" kampanyası büyüyor. Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde, KJA aktivistleri ve Barış Anneleri kampanya kapsamında basın toplantısı düzenledi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ilçe binasında yapılan toplantıda konuşan KJA aktivisti Adile Kutlar, Kürt halkı üzerinde devam eden inkâr ve imha politikalarına dikkat çekerek, PKK Lideri Abdullah Öcalan uygulanan tecridin "Akıl tutulması" olarak nitelendirdi.
'Öcalan'la ilgili her tehdit Kürt-Türk ilişkilerine zarar verir'
Adile, "Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ile İmralı'da değil özgür koşullarda müzakere başlatılmalıdır" diyerek, şunları kaydetti: "Bu gerçekleşmediği takdirde Türkiye'nin hiçbir politik sistemi çöküş yaşamaktan kurtulmayacaktır. Buna inandığımız için mücadelemiz sadece Kürt halkı için değil tüm Türkiyeli halklar için olacaktır. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü Türkiye'deki sorunlara çözüm getirir. Unutulmamalıdır ki, sağlığı ve güvenliği ile ilgili her tehdit, her yanlış uygulama, Kürt ve Türk ilişkilerine zarar vermektir."
VAN
KJA Van bileşenleri 'Önderliğime, toprağıma, özgürlüğüme sahip çıkıyorum' şiarıyla başlattıkları kampanya dâhilinde Feqiye Teyran Parkı'nda basın açıklaması gerçekleştirdi. "Kadınlar Önderliğine sahip çıkıyor" yazılı pankartın açıldığı açıklamada DBP İl Eş başkanı Nazmiye Acar, HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe, HDP İl yönetimi, DBP İlçe belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile çok sayıda kadın yer aldı. Açıklamayı okuyan KJA üyesi Rojbin Bor, "Darbe girişiminin bastırılmasından sonra, Cumhurbaşkanın Kürt sorununa, demokratik kriterlere ve demokratik çözüm imkânlarına karşı aldığı tavır ve ortaya çıkan darbe karşıtı gösterilerin temsil ettiği militarist içerik bizleri kaygılandırmaktadır" diye konuştu.
'AKP ile demokratik seçenek imkânları yok edilmiştir'
Rojbin, "Askeri darbe ve sivil darbenin iç içe geçtiği, iktidar savaşına zemin yapıldığı ve demokratik seçenek imkanlarının yok edilmeye çalışıldığı bir kaos tercih ediliyor. Kaosun tercih edilen bir yönetim şekli olduğu anlaşılmaktadır. Kaos yönetimi ile esas hedeflenen şey, sürdürülemez düzeye gelmiş kirli savaşı örtbas etmek, demokratik çözüm olanaklarını yok etmek ve ulusal-uluslar arası kamuoyunda meşruiyetini yitirmiş hükümeti, cumhurbaşkanını mağduriyet temelinde güçlendirmektir" dedi.
'Darbe Kürt sorunun demokratik çözümü ile engellenir'
Türkiye'de yaşanan askeri ve sivil darbenin Kürt sorunun demokratik zemin ile çözülebileceğinin altını çizen Rojbin, "Türkiye Darbe sürecinden ancak Kürt sorunun demokratik çözüm yöntemi sayesinde kurtulabilir. Bu kaotik yönetim yerine demokratik çözüm sürecini temsil eden Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve demokratik, barışçıl siyaset yönetimlerin inşa sürecinin başlatılması gerekmektedir. Ancak hükümetin Sayın Öcalan'ın can güvenliği ile ilgili kaygı ve uyarılara verdiği cevap gayri ciddi ve endişe vericidir" dedi.
'Bizleri ve kamuoyunu derhal bilgilendirin'
Kadınların, Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verilmesi için eylemlerini devam ettireceklerinin altını çizen Rojbin, "Gençlerin ve halkımızın yoğun biçimde taşıdığı bu kaygının ciddiye alınmamasının sonuçlarını elbette tahmin bile edemeyiz. Bu temelde, Hükümetin en kısa sürede Sayın Öcalan ile görüşme imkânını sağlaması ve Kürdistan ve demokratik kamuoyuna tatmin edici açıklamada bulunması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
'Yapılanlar dünya hukuk dalından bile uygulanmıyor'
Ardından konuşan HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe ise, bir an önce Kürt sorunun demokratik zeminde kavuşturulması için çözüm sürecine dönülmesi çağrısı yaptı. Bedia, "10 milyon Kürdün 'önderliğim' dediği kişinin tecrit altında tutulması demokratik değildir. Bu insan hakları ve dünya hukuk haklarında var olmaya bir uygulamadır. Bir an önce bu uygulamalara son verilmelidir. Halk önderliği ile ilgili bilgilendirilmelidir" dedi.
(va/dk)