Deniz Fırat'ın izinden yürüyenler anlatıyor

09:21

Beritan Canözer/JINHA

AMED - Gazeteci Deniz Fırat, DAİŞ çetelerinin Maxmur'a dönük saldırılarını dünyaya duyururken 3 yıl önce bu gün yaşamını yitirdi. Halkının yaşadıklarını kalemi ve kamerası ile anlatmayı seçen Deniz'in bıraktığı miras özgür basın geleneğindeki kadınlar için yol gösterici niteliğinde. Ardıllları Deniz'in kamerası ve kalemini yerde bırakmama sözüyle erk zihniyete karşı mücadele ediyor.

Gazeteci Deniz Fırat 8 Ağustos 2014'te DAİŞ çetelerinin Maxmur'a saldırısını takip ederken vücuduna isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle yaşamını yitirdi. DAİŞ çetelerinin Maxmur Mülteci Kampı'na saldırılarını dünyaya ilk duyuran gazeteci Deniz Fırat'ın kalemini ve kamerasını kadın meslektaşları yerde bırakmıyor. Deniz'in mesleğine olan bağlılığını esas alarak onun takipçisi olma sözünü veren kadın gazeteciler, Bakur Kürdistan'ında da DAİŞ'leşen devlet zihniyetinin saldırılarına karşı dünyaya gerçekleri ulaştırmaya çalışıyor.

Van'dan Maxmur'a kadın mücadelesi

Deniz gibi çocukluğu Maxmur Kampı'nda geçen JINHA Editörü Zehra Tunç, O'nun yaşamını ve hikayesini anlattı. Zehra, "Deniz Van'ın Çaldıran köyünden ailesi ile beraber göç yollarına düştüğünde henüz çok küçüktü. Daha çocukken zorluklara karşı mücadele etmeyi öğrendi. O ve 3 kız kardeşi kadınların özgürlüğü için yönlerini özgür kamplara çevirdiler. Deniz tanrıçalar diyarında kadının objektifinden gazeteciliğe başladı. Son nefesine kadar da kadınların sesini duyurmak için çalıştı. Deniz en son Maxmur'un Rojev gazetesinde editör ve yönetici olarak çalışmaya başladı ve gazetenin basımından dağıtımına kadar her şeyiyle ilgilendi" dedi.

'Kadınlarla sohbet etmeyi severdi'

Deniz'in gazeteciliğe Maxmur sokaklarında gazete dağıtımı ile başlatığını anlatan Zehra, "Deniz ev ev dolaşıp her mahallede kadınlarla oturur sohbet ederdi. Deniz'in kaldığı eve onu görmeye gittiğimde de uzun süre mahalleden dönmesini beklemiştim. 2014 Şengal katliamından birkaç gün önceydi, Temmuz'un son günleriydi ve Maxmur'daki kadın gazetecilerin kaldığı eve Deniz'i görmeye gittim ama evde yoktu. Deniz'i sorduğumda da çalışma arkadaşı Dilan, 'mahallelere gitmiş, gelir birazdan' dedi. Biraz gelmesini bekledikten sonra geldi ve sarıldık birbirimize. Sonra da çalıştığı gazetenin ilerleyişi ve JINHA üzerine sohbet ettik. Kadın bakışıyla haber yapma üzerine düşünüyordu ve zaten bunun için gazeteciliğe başlamıştı. Onunla sohbet edince güç alıyordum. Sohbetimizden birkaç gün sonra Maxmur'da saldırılar başlayınca ısrarla cephede savaş muhabirliği yapmak istediğini söyledi. Direniş cephesinde kadın ve insanlık düşmanı DAİŞ'in saldırısında yaşamını yitirdi" diyerek Deniz'in kalemini devraldıklarını söyledi.

'Kamerasıyla savaştı'

Özgür Gün TV Muhabiri Rabia Karayıl, Deniz Fırat'ın bir kadın gazeteci olarak kendisi çok farklı bir anlam ifade ettiğini söyleyerek, "Öncelikle savaş cephesinde kadın gazeteci olarak mücadele etmesi takdire sahan bir duruştur. Kadının yıllardır yıkmaya çalıştığı eril zihniyete karşın bulunduğu yerde kadının saflardaki başarısının somut örneği olmuştur. İnsanlık düşmanı olan çetelere karşı kamerasıyla savaşmış ve son anına kadar da gerçekler için direnmiştir. Deniz, kadın kimliğinin, toplumun özü olmuştur. Barbar çetelerin vahşi saldırılarına aldırış etmeden kamerasıyla dünyaya yaşananları göstermiştir ve çoğu kişi onun çektikleri sayesinde Maxmur'da yaşananları öğrendi" diye belirtti.

'Denizlerin mücadelesini büyüteceğiz'

Dokundukları her kadında eril zihniyetin kalıntılarıyla karşılaştıklarını ifade eden Rabia, hem kadın olarak hem de kadın gazeteciler olarak eril zihniyetin kadın üzerindeki bu kalıntılarını ortadan kaldırmak istediklerini söyledi. Rabia, konuşmasının devamında; "Kadınlar üzerinde erk zihniyete ait bu hasarları ve kadınlar olarak ortadan kaldırmak gibi bir iddiamız var. Çünkü biliyoruz ki toplumun özgürleşmesinin yolu kadın özgürlüğünden geçer ve toplum özgürleşmedikçe hiçbir toplum özgürleşemez. Bu nedenle her zaman kadın gazeteciler olarak ilk amacımız kadınların üzerindeki eril gücü teşhir etmek ve Deniz'lerin mücadelesini büyütmek olacaktır."

'Deniz saldırıları haberleştirirken yaşamını yitirdi'

DİHA Diyarbakır Muhabiri Semra Turan, Deniz Fırat'ın Maxmur'da gerçekleşen DAİŞ saldırılarını dünya kamuoyuna ulaştırmak için orada olduğunu belirterek, "Savaşın en ön cephesinde yaşananları an ve an kaydetti ve bütün dünyaya duyurdu. Biliyorsunuz DAİŞ en çok kadınları hedef alıyor ve kadınlara dönük bir saldırısı var. Deniz de bir kadın gazeteci olarak özelde kadınlara ve tüm halka dönük gerçekleşen saldırıları kaydetmek için emek verdi ve yaşamını yitirdi. Bizler de Deniz Fırat'lardan, Gurbetelli'lerden aldığımız direniş geleneği ile birlikte yerde bırakmadığımız kalemi taşımaya devam edeceğiz" diye konuştu.

'Kadın gazeteciler özellikle hedef alınıyor'

Yaşamın her alanında kadınlara dönük sistematik bir saldırı olduğunu belirten Semra, "Deniz Fırat savaşın en ön cephesinde hem kadınların verdiği direnişi hem de kadınlara dönük saldırıları kaydetti ve bütün dünyaya gösterdi. Bugün Kuzey Kürdistan'da da aynı savaş söz konusu ve özellikle de kadınlara yönelik bir saldırı var. Kadınlara dönük saldırıları teşhir eden kadın gazetecilerin de hedefte olması durumu var. Kadın gazetecilerin özellikle hedef alınıyor olması gibi bir gerçekliğimiz de var. Kadın gazeteciler ise tüm bu saldırılara rağmen hem kadınların vermiş olduğu direnişi hem de kadınlara dönük saldırıları yazıyor, çiziyor. Bu gelenek de Kürt kadın gazetecilerden geliyor" dedi.

(fk)