'Eylem'in cenazesinin verilmemesi toplum mirasına saldırıdır'
09:00
Ruken Tuncel/JINHA
İSTANBUL - BÖG savaşçısı Eylem Ataş'ın Minbic'te yaşamını yitirmesinin ardından cenazesi ailesine verilmemesine tepki gösteren Müslüman kadınlar, "Eylem Ataş'ın cenazesinin verilmemesi ve mezarlıklara saldırarak yapılan şey; bir halkın, bir toplumun psikolojisine, duygularına, geçmişine ve insani mirasına saldırıdır" diyerek Eylem'in cenazesinin bir an önce ailesine verilmesi gerektiğini vurguladı.
Rojava'da Minbic'i Özgürleştirme Hamlesinde DAİŞ çetelerine karşı verdiği mücadele sonucu yaşamını yitiren BÖG savaşçısı Eylem Ataş'ın (Cemre Heval) cenazesi 39 gündür, Qamişlo'daki bir hastanenin morgunda bekletiliyor. Eylem'in babası Mehmet Ataş, cenazeyi almak için çok defa Suruç Kaymakamlığı'na başvuru yapsa da, kendisine 'siyasi süreç nedeniyle cenazenin alınmasının zor olacağı' söylendi. Bir devlet politikası haline gelen cenazelerin saklanması ve verilmemesi durumuna ilişkin konuşan Müslüman kurumlarındaki kadınlar ise, bu durumun devletin bir hakikati olduğu ve işkence politikası olarak uyguladığını vurgulayarak, Eylem'in cenazesinin bir an önce ailesine verilmesi gerektiğini belirtti.
'Bu topraklar ölü bedenlere saygı yok'
Eylem'in cenazesinin verilmemesinin İslami açıdan da insanlık açısından da kabul edilemeyeceğinin altını çizen Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Sühayla İnal, "IŞİD'e karşı savaşan ve şahadete ulaşan Eylem Ataş'ın cenazesinin verilmemesi nereye yerleştirilir inanın kestiremiyorum. Çünkü böyle bir anlayışın ne İslami ne insani açıdan kabul görür bir yanı yok" dedi. Ölümün ardından gömülmenin bir hak olduğunu söyleyen Sühalya, "Fakat bu topraklarda insanların yaşam hakkı tanınmadığı gibi; uzun süredir, ölü bedenlere ve hatta mezar taşlarına dahi saygı gösterilmiyor" dedi.
'Bu insanların kanını döken zihniyetin ürünüdür'
BÖG savaşçısı Aziz Güler'in cenazesinin bekletildiğini hatırlatan Süheyla, hiçbir dinde, mezarlıklara saldırmanın ve ölmüş bir insanın bedenine zulüm etmenin yerinin olmadığını söyledi. Kürdistan'da mezarlıklara yönelik yapılan saldırılara da dikkat çeken Süheyla, "Bütün bunlar, kardeş katliamına ferman çıkartan, onlarca çocuğun, yüzlerce insanın kanını devletin bekası için döken zihniyetin ürünüdür. Kaldı ki, Müslümanlık; mezarlıktan, mezarların yanından geçerken dahi, Fatiha okunması bir dua edilmesini farz kılar" diye konuştu. "Eylem Ataş'ın cenazesinin verilmemesi ve mezarlıklara saldırarak yapılan şey; bir halkın, bir toplumun psikolojisine, duygularına, geçmişine ve insani mirasına saldırıdır" diyen Süheyla, iktidarın cenazeler üzerinden halkı cezalandırmaya çalıştığını dile getirdi. Sühelya, cenaze bekletmenin dinde yeri olmadığını vurgulayarak Eylem Ataş'ın cenazesinin verilmesi gerektiğini vurguladı.
'Eylem'in cenazesine edilen zulme en çok kadınlar ses yükseltmeli!'
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nden (DİAY-DER) Emine Moğoltay ise, İslamiyet'e göre; ölen bir insanın cenazesinin 3 saatten fazla bekletilemeyeceğini, bekleme süresinin koşullardan kaynaklı en fazla 24 saat olabileceğini söyledi. Emine, bir cenazenin 36 gün bekletilmesinin kabul edilemeyeceğinin altını çizdi. Eylem'in cenazesinin verilmemesinin işkence olduğunu dile getiren Emine, " 'Müslümanım' diyerek ortadan gezinenler bu zulme nasıl sessiz kalabiliyor, kadın dernekleri ve kurumları bu zulmü nasıl görmüyor?" diye sordu. Savaştan en çok kadınların etkilediğini söyleyen Emine, Eylem'in cenazesinin bir an önce ailesine verilmesi gerektiğini vurguladı.
'Eylem'in şahsında tüm topluma korku verilmek isteniyor'
Anti Kapitalist Müslümanlar'dan Hadiye Yolcu da, "Allah, insana sadece yaşarken değil, ölümden sonrasına da değer verir. Eylem Ataş'ın cenazesinin verilmemesi de siyasi gücün kitapla ters düşen ve hiçbir şekilde kabul edilemeyecek anlayışının ürünüdür" diye kaydetti. Yaşamını yitiren kişinin vasiyetinin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizen Hadiye, "Eylem'in şahsında tüm topluma korku verilmek isteniyor; 'Eğer sizler de gidecek olursanız, karşı karşıya kalacağınız muamele bu olacaktır. Aileleriniz cenazenizden mahrum kalacak' demek isteniyor" dedi. Hadiye, yaşanan zulmün hiçbir kitapta yeri olmadığını söyledi.
'Eylem'in cenazesinin bekletilmesi bu toplumun utancıdır'
Muhalif Müslüman Kadınlar'dan Ayşe Tanas ise Türkiye'nin Kürtlerin DAİŞ çetelerine karşı verdiği mücadeleyi baltalamaya çalıştığını vurguladı. Eylem'in cenazesinin bekletilmesinin de baltalama anlayışının bir parçası olduğunu ifade eden Ayşe, "Kürtlerle yapılan savaş bugün sadece fizyolojik ve psikolojik boyutuyla kalmadı aynı zamanda ahlaki bir savaşa döndü. Cenazelerin verilmemesine buradan bakabiliriz" dedi. Cenazelerin verilmemesinin Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hakikati olduğunu söyleyen Ayşe, "Çünkü devlet aklında Kürtler hep bir sorun, problem olmuştur. Problem olarak gördüğü için de, Kürtleri her şekilde cezalandırmaya çalışıyor. Kürtlerin cenazelerine işkence ediliyor, sınırda bekletiliyor, mezarlıklara saldırılıyor, cenazeler yerlerde sürükleniyor" dedi. Ayşe son olarak, "Bu utanç sadece siyasi iktidarın, devletin utancı değildir, bu aynı zamanda toplumun yakasından asla düşmeyecek topluma mal olan bir utançtır" diye vurguladı. Kadınlarında bir araya gelerek Eylem için mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Ayşe, bu konuda özellikle Müslüman kadınların duyarlı olması gerektiğini belirtti.
'Rojava'da şehit düşen Eylem'in bedenine yapılan saygısızlıktır'
Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi'nden Rana Öztopaloğlu da Eylem'in cenazesinin ailesine teslim edilmemesine tarihte yaşanan Bedir Savaşı'nı örnek göstererek şöyle konuştu: "Rojava bir kadın devrimidir ve Rojava'da şehit düşen Eylem'in bedenine yapılan saygısızlıktır. İslam çerçevesinde bakacak olduğumuzda da yapılan uygulamanın hiçbir dayanağı yoktur. Aslında devletin bugün Eylem'e ve diğer hayatını kaybeden insanlara karşı tutumuna en güzel örnek Bedir savaşı olacaktır. Bedir Savaşı, müşriklere karşı verilen İslam tarihi açısından önemli bir savaştı ve o savaşta tırnak içinde söylüyorum; karşı taraftan ölen hiçbir insanın cenazesine zarar verilmeden, emin bir şekilde ailelerine teslim edilmişti. Devlet İslam tarihindeki bu örneği baz alması ve Eylem'in cenazesi ailesine teslim edilmelidir."
(ödk/dk)