'Kadınlar saldırılara karşı ortak mücadele ağı oluşturmalı'
09:06
Beritan Canözer - Medine Mamedoğlu / JINHA
DERSIM - LGBTİ ve kadın hakları aktivisti Kıvılcım Arat, iktidarını kadın bedeni üzerinden kurmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunu, Kürt, Alevi ve trans kadınların sistematik bir saldırının hedefinde olduğunu belirterek, ortak mücadele hattı çağrısı yaptı.
Kadın bedeni üzerinden savaş yürüterek iktidar oluşturmaya çalışan erk zihniyetin kadın düşmanlığı kendisini en açık ve vahşi yöntemlerle gösteriyor. Savaşlarda da ilk hedef kadınlar olurken bu Kürdistan'da da uygulandı. Devlet güçleri katlettikleri kadınların bedenlerini sosyal medyada paylaşırken, duvarlara cinsiyetçi yazılamalar yapıldı. DAİŞ zihniyetiyle yürütülen savaş politikasına karşı en tavizsiz duruşu ise kadınlar gösterdi.
LGBTİ ve kadın hakları aktivisti Kıvılcım Arat, özellikle 1900'lü yılların başlarında milliyetçilik akımının başlamasıyla birlikte Osmanlı içerisinde İttihat ve Terraki Cemiyeti'nin örgütlendiğini ve Ermeni soykırımı peşi sıra Dersim, Zilan katliamları yaşandığını hatırlattı. 90'larda da katliamların yaşandığını ifade eden Kıvılcım, "Son bir yıllık sürece baktığımızda ise karşımıza şu çıkıyor; bu katliamlardan kesinlikle ders almamış Saray diktası Kürdistan'da kadınlara dönük bir saldırı başlattı. Zaten Ortadoğu'da kadınlar çok fazla görülmezken bu savaş koşulları bunu daha da zorlaştırıyor. Bu savaşların birinci mağduru ve en çok etkilenen mağduru olarak karşımıza Kuzey Kürdistan kadınları çıkıyor" ifadelerine yer verdi.
'Kendi iktidarlığını kadın üzerinden kanıtlamaya çalışıyor'
Kıvılcım, özellikle bu tarz gerici iktidarların bir topluma karşı savaş konseptiyle geldiği zaman o halkı ya da toplumu cezalandırmak için o halkın kadınlarına zarar verdiğini belirtti. Bu noktada özellikle 90'lı yılların incelenmesi gerektiğini söyleyen Kıvılcım, "Niye 90'lı yıllar çünkü Kürdistan'da o zaman başlayan savaşla binlerce kadın asker, polis ve korucu taciz ve tecavüzüne uğradı. Kürt kadını dünyadaki en politik halk olarak karşımıza çıkıyor. Gerek kimliği gerek bedenini sahiplenmesi gerekse de dünya da ki tüm ilerici politikalarda bize örnek olabilmesi için özel bir yeri var. Saray diktasının ayrı bir eğilimi var kadınlara karşı. Kendi diktatörlüğü, iktidarlığını, erkekliğini, erk zihniyetini kadının bedeni, kadının ruhu, kadının özgürlüğü, kadının ideolojisi üzerinden var etmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bizlerin de bu duruma karşı kadınlar olarak Rojava'da ve Kürdistan'ın öz yönetim illerinde ortaya çıkan kadın gücünü perspektif alarak mücadeleye katılmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde erk zihniyeti yok edebilir ve ortak bir kadın gücünü sergileyebiliriz. Biraz bu noktadan doğru bakmak gerekiyor. Eğer ki 90'lı yıllardan bizler bu dersi çıkartamazsak, var olan bu furyada devrim demokrasi güçleri hedef olacak. Bunların da başında Kürt halkı geliyor" diye ifade etti.
'Kürdistanlı kadınlar yalnız bırakıldı'
Böylesi bir saldırıda yapılması gerekilenin Kürdistan kadınlarının yanında yer almak olduğuna vurgu yapan Kıvılcım, "Özellikle son bir yıldır yaşanan bu süreçte Kürdistanlı kadınlar çok yalnız bırakıldı. Bu süreçten tek başlarına çıkmaya çalıştılar ve bu görünmez kılındı. Bizim bu süreci şu şekilde çözümlememiz gerekiyor. Özellikle bütün kadınların bir araya gelip bir platform kurarak bu kadın saldırılarına ilişkin nasıl çözümler yapılabilir bunun tartışılması lazım. AKP ve Saray diktası darbe girişiminin hemen ardından kendi gerici ırkçı faşist kitlesini sokaklara dökerek halkı mobilize ediyor. Demokrasi nöbeti adı altında yapılanlar halkları eşitlik altına alacak bir yerde durmuyor. Sokaklara baktığımızda cihatçı paramiliter güçlerle karşılaşıyoruz ya da Türkmen dağında, Kobanê'de ve Rojava'da savaşan cihatçıların bu gün burada askere karşı savaştırıldığını ya da Kürdistan'da savaştırıldığını görüyoruz" diye konuştu.
'Cemaat bittikten sonra oklar devrimcilere yönelecek'
AKP iktidarının bu süreçte demokrasi adı altında tüm kirli politikalarını hayata geçirmek istediğini söyleyen Kıvılcım, "Bunu yaparken de 'biz darbeyi önledik' gibi konuşmalarla yaptıkları terör olaylarına kılıf uyduruyorlar. Şu anda tüm sivil kurum örgütleri devre dışı bırakıldı. Bu ne demek? Yeni katliamlara zemin hazırlanıyor demek. Biz hepimiz bir bodrumun içerisinde 100-150 insan nasıl yakılır onu izledik günlerce. Bunlar gerekli yerlere Meclise ve İçişleri Bakanlığı'na ulaştırıldı ama Olağanüstü Hal olmadan önce böyle büyük katliamlar yapıldı. Şimdi de Olağanüstü Hal var. Genel bir OHAL yokken 150 insan yakılarak katlediliyorsa biz şimdi var olacak saldırıların boyutunu düşünemiyoruz. Özellikle kadın cephesinden bunu değerlendirecek olursak cemaat ile ilgili hedefler bittikten sonra bütün oklar devrimci güçlere yönelecek" diye belirtti.
'Kürt, Alevi ve trans kadınları sistematik saldırı bekliyor'
Bu süreçte saldırılara karşı ses çıkaran kadınlara dönük saldırıların gerçekleşmeye devam edeceğini ifade eden Kıvılcım, "Bunun beraberinde tecavüz sistematik hale gelecek. Ve biz bu dönemin başından örgütlü bir halde başa çıkamazsak 90'lı yıllarda yaşanan vahşetin kat be kat fazlası yaşanır. Çünkü bu bir sindirme ve yok etme politikası ve iktidar şu anda yok etmek istiyor ve gözünde hiç bir şey yok. 57 yaşındaki bir kadını sokak ortasında bekletebiliyorsa, Miray bebeği katledenleri ödüllendirebiliyorsa, yakılan insanları görmezden geliyorsa gözünün hiçbir şey görmediği yeterince açık oluyor. Eğer tek adam diktası bu ülkede yaşanırsa özellikle Alevileri, Kürtleri ve trans kadınları ciddi bir sistematik saldırı bekliyor. Bu katliamların üstünü de çeşitli kılıflar uydurarak yapacaklar. Bu arada da en büyük görev kadınlara düşüyor. Biz kadınların şu anda en büyük görevi bu saldırılara karşı ortak bir platform oluşturmak ve gücümüzü birleştirmek olacak" diyerek Türkiyeli kadınları Kürdistanlı kadınlarla direnmeye ve mücadele etmeye çağırdı.
(gc)