Gazeteciliğe 'terörist' manşeti atanlar 'basın özgürlüğü' diyor
09:14
Duygu Erol/JINHA
ANKARA - Darbe girişiminin ardından başlatılan operasyonlarla Zaman, Bugün ve Taraf gibi cemaate yakınlığı ile bilinen gazetelerin eski yazarlarına ve çalışanlarında da operasyonlar düzenlendi. Düzenlenen operasyonlar kapsamında 42 gazeteci hakkında gözaltı kararı çıkarılırken, 24 gazeteci tutuklanarak cezaevlerine gönderildi. Kürt gazetecilere KCK adı altında operasyonlar yapılırken gazeteciliğe "terörist" diye manşetler atan kurumlar, bugün basın özgürlüğünden dem vuruyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından hâkim, savcı ve Yargıtay üyelerinin gözaltına alınması ve görevlerinden uzaklaştırılmasıyla KCK davaları yeniden gündeme geldi. 10 bine yakın gözaltının olduğu KCK operasyonlarında 5 bine yakın tutuklama olmuş ve 36 gazeteci tutuklanarak cezaevlerine gönderilmişti. O dönem Kürt gazeteciler için "KCK'nin basın komitesi" şeklinde yazılar yazan gazete ve yazarları, bugün darbe girişiminden sonra "FETÖ/PDY" yapılanması ile gözaltına alındı ve tutuklandı. Yine aynı şekilde KCK iddianamelerini oluşturan savcı ve hâkimlerde görevlerinden uzaklaştırılarak, gözaltına alındı.
KCK operasyonlarında neler olmuştu?
Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 2009 seçimlerindeki başarısının hemen ardından "KCK" adı altında Kürt siyasetçilere ve parti kadrolarının tamamına yönelik gözaltı furyası başlatılmıştı. 10 bini aşkın gözaltı yaşanırken, 5 bine yakın kişi bu operasyonlar kapsamında tutuklanmıştı. 2011 Aralık ayında bu operasyonlardan nasibini Kürt basın kurumları da almıştı. Bir gecede yapılan operasyonlar ile Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) bütün büroları basılmış, operasyonlarla beraber 46 gazeteci gözaltına alınmıştı. Gözaltı sürecinin ardından, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla ile 36 gazeteci tutuklanarak cezaevlerine gönderilmişti.
Operasyonlara tepki gösteren Özgür Gündem gazetesi ise, siyah fon üzerinde "Susturamayacaksınız" manşeti ile çıkarak basın özgürlüğünü savunurken, hükümete ve cemaat kurumlarına yakınlığı ile bilinen medya kurumları "Danıştay'dan düşük promil alkole izin yok", "KCK'den basına 38 milyon euro" ve "KCK'de dalga dalgası" şeklinde manşetler atmışlar, Kürt gazetecileri "terörist" diye adlandırarak manşet atmışlardı. Gazeteler yapılan operasyonlarda haber içeriklerinde, "KCK'nin basın komitesine baskın yapıldığı" iddiasında yazılar yazmışlardı.
15 Temmuz'dan sonra neler oldu?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından "Fethullah Gülen cemaati" ile ilişkisi olduğu iddia edilen tüm alanlarda gözaltı ve tutuklama operasyonları başladı. Bu operasyonlardan medya da etkilendi. Nazlı Ilıcak'ın da olduğu 42 gazeteci hakkında gözaltı kararı çıkarıldı, aralarında 3 kadının da bulunduğu 24 gazeteci tutuklanarak cezaevlerine gönderildi. Kürt basınına yönelik operasyonlarda attığı manşetlerle hâlâ utanç abidesi olan gazeteler, darbe girişimi ardından tutuklanan gazeteciler için "Medya da linç operasyonu" şeklinde haber başlıkları attı.
KCK davaları hâkimleri görevden uzaklaştırıldı
Kürt siyasetçi, avukat ve gazetecilerin yargılandığı KCK davalarını yürüten savcı, hâkim ve Yargıtay üyeleri de darbe girişimi ardından gerçekleşen "FETÖ/PDY" operasyonları kapsamında gözaltına alındı, kimisi ise görevlerinden uzaklaştırıldı. 46 Kürt gazetecinin yargılandığı KCK Basın davasında soruşturmayı yürüten Bilal Bayraktar ile yargılamanın yapıldığı Özel Yetkili İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimleri Alparslan Uz, Kazım Kahyaoğlu ve duruşma savcısı İsmail Işık da görevinden alındı. Bu operasyonlar ise KCK davalarında tutuklu bulunanların serbest bırakılmaları ve iddianamelerin yeniden hazırlanarak yargılamaların yeniden yapılmasını beraberinde getiriyor.
Türkiye'de darbe girişiminden sonra gerçekleşen tutuklamalar ile beraber cezaevinde bulunan gazeteci sayısı 64'e yükseldi.
(sy/dk)