‘Kimyasal hadım cinsel saldırların önüne geçmez’

09:06

JINHA

İZMİR – Cinsel saldırı suçlularıana ‘kimyasal hadım’ cezası isteyen yönetmeliği eleştiren Eşit Yaşam Derneği ve Karabağlar Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, yönetmelikte yer alan mağdurdan uzak tutulma, çocuklarla bir arada bulunmama gibi maddelerin olumlu olduğunu söylerken, insan haklarına aykırı olan ilaçla ya da ilaçsız hadım edilmenin ise cinsel saldırıların da önüne geçmeyeceğini kaydetti.

Resmi Gazete'de de yayınlandıktan sonra yürürlüğe giren cinsel saldırı suçlularına ‘kimyasal hadım’ cezasına ilişkin yönetmeliğe kadın örgütleri tepki gösterdi. Eşit Yaşam Derneği ve Karabağlar Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık da, "Tecavüzün tanımıyla ilgili de biz geçmişte problemler yaşadık. Kadın hareketi olarak 2002'de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununa bütün bunların girmesini başardık, ama bugün hala AKP'nin muhafazakârlığının dayatmaya çalıştığı şeylerle karşı karşıyayız” dedi.

'Yönetmelik içerisindeki bazı hükümler problemlidir'

Nazik Işık, feministlerin duruma tepkili yaklaştığını, ancak yönetmeliğin geniş bir yönetmelik olduğunu belirtti. Nazik, "Resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğin içeriğinde özellikle cinsel saldırı, çocuk cinsel istismarı, reşit olmayanlarda cinsel ilişkiden hükümlü olanlara uygulanmak üzere çıkartılan bir yönetmeliktir. ‘Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlara uygulanacak tedavi ve diğer yükümlülükler hakkında yönetmelikler’ de tam ismi. Burada bazı maddeler vardı. Çocuklarla ilgili cinsel istismar suçlarından hükümlü olanların çocuklara koruyucu kollayıcı olacak pozisyonlarda çalışmalarını, örneğin öğretmenlik yapmalarını, kendi çocuklarıyla bile nasıl ilişki içerisinde olacaklarını infaz hâkimliği tarafından düzenlenmesi ile ilgili hükümler var. Bunlar olumlu çünkü kişinin suç işledikten sonra tamamen düzeldiğine dair, gerçekten pişmanlık duyduğuna dair, tecavüz ve cinsel istismardan uzak kalmak istediğine dair bir tanım, karar ve zaman içerisinde denetimli serbestlik ile ilgili oluşabilir ama çocuklarla ilgili görevlerde bulunmaması gerekir" diye konuştu.

'Tecavüzün kökü kazınabilir mi?'

Nazik, yönetmeliğin problemli kısımlarını şöyle aktardı: "Bu yönetmelikteki problem tedavilerle ilgilidir. Psikiyatrik veya farmakolojik tedaviler uygulanabilir deniyor. İlaçlı ilaçsız tedavilerden söz ediyoruz. Böyle olunca kişinin hakları açısından problemler oluyor ve bu tedavilerin uygulanmasıyla acaba ‘toplumda tecavüzlerin, çocuk cinsel istismarı’nın sonu getirilebilir mi ile ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle ilgili tarafları var. İnfaz hakimliği böyle bir uygulama için yetkili midir diye bir tartışma var, teknik hukuki bir tartışmadır.”

‘Yalnızca cinsel organ birleşmez’

Hormon bozukluğu gibi nedenlerle cinsel saldırı olamayacağını belirten Nazik, "Erkekler neden tecavüz ediyorlar ve kime tecavüz ediyorlar? Ben 7 yıl bir kadın merkezinde fiilen emek vermiş biriyim ve bizim karşılaştığımız vakaların içinde hiç güdü kontrol bozukluğu, hormon bozukluğu gibi nedenlerle tecavüz eden bir erkek görmedim. Belki kadın danışma merkezlerine yansımayan vakalar arasında vardır. Elbette hormonal bozukluklar, libido bozuklukları önemli psikiyatrik hastalıklardır. Pedofilinin bile hastalık olup olmadığının tartışıldığı bir zamandayız. 2000'lerin başlarında ceza kanunu değişiklerinde tecavüzün sadece cinsel organların birleşimiyle ortaya çıkan bir suç olmadığını anlatmaya ve ceza kanunun değiştirilmesinde bunun dikkate alınması gerektiğini anlatmaya çalışan kadınlardan biriydim. Mecliste bunun için 2 yıl süren bir mücadele verdik. İnsanlar toplumda damgalanma korkusu nedeniyle şikayetçi olma yoluna gitmek istemiyorlar.”

Boşanma Komisyonu Raporu ile AYM kararına da değinen Nazik, “15 yaşının altındakilerin rızasının olup olmadığı tekrar gündeme getirilmek isteniyor. 18 yaşın altındaki herkes çocuktur” dedi.

‘Tecavüzleri bireysel suçmuş gibi algılatıyor'

Nazik, cinsel saldırının tanımının da problemli bir alan olduğuna vurgu yaparak, "Tecavüzün tanımıyla ilgili de biz geçmişte problemler yaşadık. 2002'de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununa bütün bunları sokmayı başardık. Ama kadın hareketi olarak bugün hala AKP'nin muhafazakârlığının bize dayatmaya çalıştığı şeylerle karşı karşıyayız. Bu tanımların bile sıkıntılı olduğunu düşünürsek kadınlar ve çocuklar aleyhinde eskiye dönmeye zorlandığı şartlar altındayız. Özellikle linç, kısas gibi bedene yönelik cezaların insanlara dayatılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Karaman’daki Vakıfta da bu olay yaşandığında bir kişiye 600 yıl ceza verildi ama kurum hiçbir ceza almadı. Çocukların aileleriyle, ilişkileri açısından herhangi bir destek mekanizması kurulmadı. İktidarın bu yaklaşımı da sanki tecavüzleri bireysel bir suçmuş gibi algılatıyor” diye konuştu.

'OHAL'in bahane edilmesi problemlidir'

OHAL’e de değinen Nazik, “Bütün bunları bastırmak için OHAL'in bahane edilmesi problemlidir ama aynı zamanda tecavüzden hüküm giymiş insanların da hakları olduğunu unutmak da yanlıştır. Kadın örgütleri olarak sıkıntılı bir noktadayız çünkü tecavüzcülerin cezasız kalması başka tecavüzlerin yaşanmasının önünü açtığını biz biliyoruz” dedi. Nazik, cinsel saldırıda bulunanların bu şekilde olmadan cezalandırılmasını istedi.

'Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesine ihtiyacımız var'

Nazik, son olarak şunları kaydetti: "Kısas ve linç gibi yollarla toplumun vicdanını rahatlatalım, gazını alalım gibi durumlardan uzak kalmak lazım. Kişiler arasındaki hiyerarşik ilişkilerin güçlü ayrımcılığın yüksek düzeyde olduğu toplumlarda tecavüzün yaygın bir suç olduğunu biliyoruz. Toplumdaki bu durumun sona erdirilmesi gerekir. Güçlü olan tarafın fiziksel kuvvet ya da cinsel baskı, şiddet uygulayabildiği hiyerarşik ilişkilerin azaltılması lazımdır. Bunun için de toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesine ihtiyacımız var. Bu hiç kolay değil ve zaman alan bir meseledir. Bunun için devletin özel bütçeler ayrıp programlar hazırlaması gerekmektedir. 2007'den sonra iktidar bu projeleri rafa kaldırdı. Vicdanla adalet bir değildir. Herkesin vicdanı kendine ama adalet hepimiz içindir. İktidarın bugünkü özel olarak kadın düşmanlığı tutumuyla mesafe almak çok zordur.”

(mb-öö/sy)