KJK: İmralı işkence sistemi yıkılmalıdır

11:54

JINHA

BEHDİNAN - 2 Ağustos Gül Bayramı'na ilişkin açıklamada bulunan KJK Koordinasyonu, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecride karşı mücadele çağrısında bulunarak, "İmralı işkence sistemi yıkılmalıdır. En büyük özsavunma mücadelesi, İmralı işkence, şantaj ve tehdit sistemini yok etme direnişidir" dedi.

Komalên Jinên Kurdistan (KJK) Koordinasyonu, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın belirlediği 2 Ağustos Gül Bayramı vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, "Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak; başta Önder Apo olmak üzere bütün kadınların ve halkımızın 2 Ağustos Gül Bayramı'nı kutluyoruz. Büyük bir duyarlılık, mücadeleye bağlılık ve fedai ruhla 2 Ağustos 1999'dan itibaren Bakurê Kurdistan'dan Başur'a geri çekilme sürecinde şehit düşen bütün yoldaşlarımızı ve tüm şehitlerimizi minnetle anıyor, anılarına bağlılık sözümüzü yineliyoruz" denildi.

'2 Ağustos mücadele günüdür'

2 Ağustos'un Kürt sorununun demokratik çözümü için meşru savunmaya dayalı yeni bir mücadele sürecinin başlatıldığı gün olduğuna belirtilen açıklamada, "Bugün, özyönetim direnişi ile yükseltilen demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa mücadelesi, bu tarihsel dönemecin ulaşmış olduğu aşamayı ifade etmektedir. Hareketimiz önderliğinde, Bakurê Kürdistan başta olmak üzere Kürdistan'ın dört bir yanında öz güç, özsavunma, özyönetim ve öz iradeye dayalı yükseltilen direniş, 2 Ağustos ile simgelenen böylesi bir gerçeklik üzerinde büyümüştür. O nedenle 2 Ağustos, geçmişle sınırlı kalmayan, her zamankinden daha anlamlı bir bayram, bir mücadele günü olmaktadır" sözlerine yer verildi.

'Savunma hakkı kutsal bir haktır'

2 Ağustos 1999'da ilan edilen 'Gül Bayramı'nın demokratik çözümü içerse de esasta özsavunma hakkını simgelediği ifade edilen açıklamada şunlar dile getirildi: "Savunma hakkı, her halkın ve toplumsal grubun sahip olduğu kutsal bir haktır. Hatta bir var olma nedeni ve yaşam biçimidir. Varlık bu anlamda savunma hakkına bağlı olup özsavunma ile anlam kazanır. Evrensel bir yasa olan bu gerçeği Önder Apo, gül örneğinde şu sözlerle ifade etmiştir: 'Eğer bir gül ağacı kadar dikenleriyle güzelim güllerini savunmak için dikenlenmek gerekiyorsa, anlam gücü belki de sonsuz güzellikte olan özgür insan yaşamının savunulması uğruna savaşımı bilmektir. Bir bitki olarak gülün bile dikenleriyle kendini savunmak istediğini göz önüne getirdiğimizde, bu demokratik otorite paradigmasına 'gül teorisi' demek isterim.'

'Darbe savaş yenilgisinin sonuçlarıdır'

Kürt halkının, Özgürlük Hareketi öncülüğünde öz yönetime dayalı özgür yaşamını inşa ettiği bu süreçte, Önder Apo tarafından geliştirilen 'Gül teorisi'nin gereklerini yerine getirmek her zamankinden daha fazla yaşamsaldır. AKP devleti soykırım politikalarıyla halkımızın özyönetim direnişini kıracağını hesap etmiş ancak; kendisi kırılmıştır. Son yaşanan darbe-karşı darbe mekanizması da Kürdistan'da yürütülen savaş yenilgisinin sonuçlarıdır."

'Varlığımızı korumanın tek yolu özgür yaşamı inşadır'

Abdullah Öcalan'a dönük tecride sert tepki gösterilen açıklamada, esas darbenin, İmralı görüşmelerinin sonlandırılması ve Abdullah Öcalan'a karşı tecritle başlatıldığına dikkat çekildi. Darbeye karşı demokrasi mücadelesinin tecride karşı çıkmaktan geçtiğine vurgu yapılan açıklamada,
"Bugün karşı karşıya olduğumuz soykırım politikalarını boşa çıkarmanın tek yolu öz savunma direnişini büyütmektir. Öz savunma; sömürgeci devletin ve kapitalist modernite güçlerinin saldırılarına karşı durmak kadar; aynı zamanda da kendi alternatif toplumsal sistemini inşa etmektir. En büyük savunma, kendi varlığını koruyarak özgürlüğünü sağlama mücadelesidir. Çünkü saldırılar varlığımıza yöneliktir. Varlığımızı korumanın tek yolu da özgür yaşamı inşa etmektir. Bakurê Kürdistan'da yükseltilen özyönetim direnişinin anlamı ve özü budur" ifadelerinde bulunuldu.

En fazla saldırı tehdidi altında bulunan kadınların özsavunmaya dayalı özyönetim direnişinin öznesi konumunda olup tarihsel bir misyona sahip olduğu kaydedilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

Zira kadın; köleliğin, sömürünün, yönetimsizliğin, iradesizliğin, savunmasızlığın en fazla dayatıldığı toplumsal varlık konumundadır. O nedenle de özgür yaşamı inşa mücadelesinin öncü gücü kadındır. Kadın her dönemde olduğu gibi bugün de hedef konumundadır. Bu topraklarda kadın kimliğinin, bedeninin, yaşam hakkının elinden alındığı en trajik örneklerden biri de 3 Ağustos tarihinde yaşanmıştır. 3 Ağustos 2014 tarihi, insanlık ve kadın düşmanı DAİŞ çeteleri tarafından kadim halkımız Êzidîlere yönelik, Şengal'de gerçekleştirilen işgal ve soykırımın yıl dönümüdür. 3 Ağustos, başta Êzidî halkımız olmak üzere bölge ve insanlık açısından unutulmayacak ve unutturulmaması gereken bir tarihtir. Binlerce Êzidî, dünyanın gözleri önünde, sadece inancı ve kimliği yüzünden katledilmiş, soykırıma maruz kalmıştır. Yine binlerce Êzidî kadın, bu vahşi çeteler tarafından kaçırılarak pazarlarda satılmış, tecavüze uğramış ve katledilmiştir.

'Özyönetim direnişlerine sahip çıkılmalı'

Şengal'i o dönemde işgalci, tecavüzcü çetelere bırakıp kaçanlar da unutulmayacaktır. İşgalden sonra gerilla öncülüğünde başlayan halk direnişi ve Şengal'in kurtuluşuyla, Êzidî halkımızın katliam fermanlarıyla dolu tarihi, öz savunma ve kendi varlığını koruma mücadelesine dönüşmüştür. Bugün vesilesiyle, Şengal'in DAİŞ vahşileri tarafından işgalini ve gerçekleştirilen soykırımı bir kez daha lanetliyor; kadınların öncülüğünde yeni ve özgür bir Ortadoğu'nun yaratılmasının ancak sömürgeci, tecavüzcü zihniyetle daha güçlü mücadele ederek başarılabileceğine olan iddia ve inancımızı belirtiyoruz. 3 Ağustos tarihi; bizlere çarpıcı ve üzücü bir şekilde göstermiştir ki, nerede olursa olsun kadınların öz savunması olmadan hiçbir yaşam hakkı garantide olmayacaktır. Bu temelde, bütün kadınlar daha örgütlü, daha yaygın bir özsavunma temelinde, özyönetim direnişlerine sahip çıkmalı ve öncülük görevlerini yerine getirmelidirler.

İmralı işkencesine karşı mücadele çağrısı

Türk sömürgeci devletinin faşist savaş klikleri arasında yaşanan kaos ortamında; Önderliğimizden hiçbir haber alamamış olmamız, sürecin tehlikeli ve tüm halklara kaybettirecek kirli karakterini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle, Önder Apo'ya dayatılan tecrit ve esaret koşullarını ortadan kaldırılmasını sağlamak, başta Kürt kadınlarının öncü duruşu olmak üzere, gerçekleştirilecek yaygın ve sonuç alıcı eylemselliklerle mümkündür. Önder Apo'nun özgürlüğünün, tüm kadınların ve Ortadoğu'nun özgürlüğü anlamına geldiği, son yıllarda yaşanan DAİŞ-AKP vahşetiyle çok daha yakıcı bir biçimde ortaya çıkmıştır. İmralı işkence sistemi yıkılmalıdır. En büyük öz savunma mücadelesi, İmralı işkence, şantaj ve tehdit sistemini yok etme direnişidir. İmralı işkence sistemini yıkmak, özgür yaşamı inşa etmek demektir."

Açıklamanın sonunda başta Kürt kadınları olmak üzere halkın "Özgür ülke, özgür Önderlik" şiarıyla öz yönetim direnişlerine sahip çıkılmasını, tüm demokrasi güçleriyle birlikte ortak direniş hattının yükseltilmesi istenerek, bunun dikta rejimine karşı tek çözüm yolu olduğu belirtildi.

(mg)