Cumartesi Anneleri: Kayıplarımız için OHAL değil demokrasi istiyoruz

14:26

JINHA

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 592'nci haftasında bir araya gelerek OHAL sürecinde gözaltına kaybedilen Süleyman Durgut dosyasındaki cezasızlığın son bulmasını isteyerek gerçekleştirdikleri açıklamada, "Süleyman Durgut için adalet talebimizin gerçekleşmesi için, Hurşit Külter nerede sorumuzun gerçekliğiyle cevaplanması için, OHAL değil, acil demokrasi istiyoruz" dedi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sorgulamak amacıyla her hafta Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarına 592'nci haftada da devam etti. "Failler belli kayıplar nerede" yazılı pankart üzerine karanfillerin bırakıldığı ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde bu hafta, 1980 darbesi OHAL sürecinde gözaltına alınan ve kaybedilen Süleyman Durgut dosyasındaki cezasızlığın son bulmasını istendi.

Eylemde ilk olarak gözaltında kayıpların simgesi Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak söz alarak, "Darbe değil, OHAL değil, barış istiyoruz" dedi. Ali'nin ardından konuşan gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya ise, yakınlarının OHAL dönemlerinde kaybedildiğini hatırlatarak, biran önce barış için adım atılması gerektiğini vurguladı. 90'lı yıllarda Güçlükonak katliamında hayatını kaybeden Ahmet Kaya'nın kızı Emine Kaya da, barıştan kıymetli başka bir şeyin olmadığını ifade ederek, "Öldürmek çözüm değil, demokrasi, adalet ve barış istiyoruz" diye seslendi. Emine'nin ardından söz alan Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise OHAL uygulamasını kınayarak, "Demokrasiden söz ediyorsunuz ama Hurşit Külter sizin döneminizde kaybedildi. İnsanlara hala işkence ediliyor, bodrumlarda yakılıyor. Biz tüm kayıp yakınlarımızın faillerinin yargılanmasını ve Hurşit Külter'in nerede olduğunu biran önce açıklanmasını istiyoruz" diye kaydetti.

'Kamu görevlilerine sağlanan cezasızlık zırhı telafisi olmayan yaralar açtı'

Bu haftanın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanlarından Zehra Şen Oğuz, 592. haftada gözaltında kaybedilen Süleyman Durgut'un akıbetini sordu. 12 Eylül darbesine tanık olduklarını dile getiren Zehra, "O dönem hukuka aykırı bir biçimde tutuklamalar, yargılamalar, işten çıkarılmalar yapıldı. Ayrıca kamu görevlilerine sağlanan cezasızlık zırhı telafisi mümkün olmayan yaralar açtı" dedi. Zehra, Süleyman'ın 39 yaşında Cizre de yaşayan bir esnaf olduğunu ve JİTEM mensuplarınca muhbirlik yapması için baskı gördüğünü ifade etti. Zehra, "Tehdit ediliyor, resmi üniformalı timler ve içinde Adem Yakın'ın da bulunduğu JİTEM mensupları tarafından gözaltına alınıyor, ağır işkenceler görüyordu" şeklinde konuştu.

'Faillerin yargılanması için bir soruşturma yapılmadı'

Süleyman'ın hukukun askıya alındığı OHAL koşullarında zorla kaybedildiğini ve faillerin cezasızlık zırhıyla korunduğunu belirten Zehra, şunları kaydetti: "22 yıl boyunca gerçeği açığa çıkartacak, failleri tespit ederek yargılanmalarını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma yapılmadı. 17 Ekim 2014 tarihinde, İdil Cumhuriyet Başsavcılığı zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Aile avukatları aracılığıyla 14 Kasım 2014 tarihinde karara itiraz etti."

'OHAL değil, acil demokrasi istiyoruz'

Zehra son olarak şöyle konuştu: "Yaşadık biliyoruz; işkencenin normalleşmesi, gözaltında kaybetme ve katletmelerinin yaşanması, hukuk güvenliğinin devre dışı bırakılması, suç işleyen kamu görevlilerine cezasızlık demek. Süleyman Durgut için adalet talebimizin gerçekleşmesi için, Hurşit Külter nerede sorumuzun gerçekliğiyle cevaplanması için, OHAL değil, acil demokrasi istiyoruz."

(ga-tm/dk)