‘Kadınlar Kürt kadın mücadelesiyle daha çok politikleşti’
18:52
JINHA
DERSİM - 16. Munzur Kültür ve Doğa Festivali ikinci gününde “Savaş ve Kadın” konulu panelle devam etti. Panelde konuşan Barış İçin Kadın Girişimi’nden Filiz Oğuz, "Erkek egemen zihniyete karşı kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi devam ediyor. Bu yapılan zulümlere karşı da kadınların yıkılmasını beklediler, ama kadınlar özellikle Kürt kadın mücadelesini de örnek alarak daha çok politikleşti ve mücadelesine büyüyerek devam etti" dedi.
'Bildiğimiz dirliğimiz, dirliğimiz birliğimizdir' şiarı ile yapılan 16. Munzur Doğa ve Kültür Festivali ikinci gününde panellerle devam ediyor. Sanat Sokağında yapılan “Savaş ve Kadın” konulu panelde, kadının savaş içinde kaldığı zaman konuşuldu. Moderatörlüğünü gazeteci Esra Çiftçi'nin yaptığı panelde, Barış İçin Kadın Girişimi’nden Filiz oğuz ile trans hakları aktivisti Kıvılcım Arat konuştu.
'Savaşta kadınlar daha çok zarar görüyor'
Panelde ilk olarak konuşan Filiz, 'Kadının savaşta yaşadığı mağduriyet ve hak ihaleleri’nden bahsetti. Geçmişten bu yana toplumların bir savaş içerisinde olduğunu söyleyen Filiz, "Bu savaş süreçleri çok fazla tahribat yaratabilecek süreçler. Devletin yürüttüğü savaşın kadın cephesinde toplum üzerinde uyguladığı travmalar çok faz yaşanıyor. Biz kadınların da görevi ve mücadelesi de kadına yapılanları teşhir etmektir. Kadına yönelik son 30 yılda uygulanan şiddete kısaca bir değinirsek yoksullaştırma kamusal alanda yok sayılma kadının kendi içine kapanmasına neden oluyor. Savaş sırasında kadın yaşamı üzerinde ciddi bir mağduriyet ve hak ihlali var. Ama kadın buna karşı mücadele edip savaşta daha çok politikleşiyor" diye konuştu.
‘Kürt kadınlarının yürüttüğü siyasal mücadele’
Bu yapılanların uzak bir tarihte yaşamadığıyla devam eden Filiz, “Kadınların her dönemde teşhir edildiği ve yeniden taciz ve tecavüz olaylarının başladığı bir döneme daha kadınlar girdi. Bunun baş hedefine kadınların konulmasının birçok nedeni var. Ama temel nedeninde de son 30 yıldır Ortadoğu ve Kürt kadınlarının yürüttüğü siyasal mücadelenin çok önemli bir rolü olduğunu vurgulamak lazım. Bu erkek egemen zihniyete karşı kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi devam ediyor. Bu yapılan zulümlere karşı da kadınların yıkılmasını beklediler, ama kadınlar özelikle Kürt kadın mücadelesini de örnek alarak daha çok politikleşti ve mücadelesine büyüyerek devam etti" dedi.
'Bu yapılan katliamlar 1915'lerin mirasıdır'
Daha sonra İttihat ve Terakki döneminden bu yana kadınlar üzerinde yaşanan katliamlardan bahseden trans ve kadın hakları aktivisti Kıvılcım Arat, "Egemenlerin ezilenlere karşı yaptığı bu saldırılar en çok kadınları etkiliyor. İttihat ve Terakki zihniyeti yeniden başladı. 1915’te Ermeni kadınlarının yaşadığı katliamları anlamadığımız için bugünleri yaşıyoruz. Kürt ve Alevi kadınlar o zaman Ermeni kadınlara ses olmadığı için şimdi aynı katliamlar yaşanıyor. O günleri sorgulamamaya devam edersek aynı katliamları yaşamaya devam ederiz. O yüzden kadınların yaşadığı vahşet 90'lı yıllardan beri devam ediyor. Tarihten beri Dersim, Zilan katliamlarının yaşamasının en büyük nedeni o günkü Kemalistler ve İslamcılardır. Şimdi yaşanan Cizre, Sur ve Nusaybin de o zamanki İttihat zihniyetinin yansımasıdır. Bu sene yaşanan Taybet Ana, Miray bebek ve cenazesi teşhir edilen Ekin Wan 1915'lerin mirasıdır. O zamanı şimdi sorgulamaya başlarsak bu katliamlar artık yaşanmaz. Devletin ve erkek iktidarının kadınlara yaşattığı bu vahşete dur demek gerekiyor, artık bu yüzden kadın örgütlerinin daha fazla mücadele etmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Konuşmalardan sonra panel soru ve cevaplarla devam etti.
(mm-bc/sy)