OHAL'i yaşayan kadınlar: Tansu Çiller'den bugüne Kürt halkı direndi

10:36

Filiz Zeyrek/JINHA

ADANA - Darbe girişimi gerekçesiyle tüm Türkiye'de ilan edilen OHAL'in ne olduğunu en iyi 90'lardaki baskı ve zulme karşı direnenler biliyor. Günlerce gözaltında işkencede kalan Sakine ve Fatma OHAL'in ne olduğunu anlatırken, "Tansu Çiller'den Erdoğan'a kadar OHAL'ler boşa çıktı, Kürt halkı direndi" dedi.

TSK tarafından 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında hükümete demokrasi ile darbenin bertaraf edileceği yönünde toplum tarafından mesajlar verildi. Ancak MGK toplantısı sonrası tüm Türkiye'de 3 ay Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. OHAL ile birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) de askıya alındı. Hak ihlallerinin yoğun şekilde yaşandığı OHAL denilince ilk akla gelen ise 90'larda Kürdistan'da işkence, kaybetme, köy yakma, gözaltında cinsel saldırı ve katliamlar. OHAL döneminde neler yaşadıklarını kadınlar anlattı.
'O gün erk zihniyetin kadın bedeni üzerinde ki uygulamalarına tanık olduk'

Bir sabah Adana'nın Seyhan ilçesinde bulunan Şakirpaşa Mahallesi'ndeki evinden polisler tarafından göz altına alınıp, 14 gün boyunca gördüğü akıl almaz işkenceyi bize anlatan Sakine Duran (67), OHAL denildiğinde o yıllarda gördüğü işkenceyi hatırlıyor. Adeta yüreğinin titrediğini söyleyen Sakine şunları anlatıyor: "Bir sabah evimden, çocuklarımın yanından alıp Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüler . Ne için götürdüklerini ne yaptığımı bilmez bir halde onları dinliyordum. Onlarca polis beni aralarına almış sürekli soru sorup duruyorlardı. Sordukları soruların ne olduğunu bile bilmiyordum. Şaşkın ve ürkek bir şekilde o ortamdan kurtulacak mıyım diye düşünüyordum. Ama maalesef kısa bir süre sonra o düşüncelerimin asla gerçekleşmeyeceğini anladığımda beynimde, yüreğimde acılar hissetim. Yüzüme inen tokat, cop darbeleri ile adeta beyin kanamsı geçiriyor sanıyordum. Birkaç polis benim üzerimdeki gömleğimi çıkarmaya çalıştı, ben 'niye bunu yapıyorsunuz' dediğimde 'sen bizden daha iyi biliyorsun neden olduğunu ya bize anlatacaksın ya da biz burada sana tecavüz edeceğiz' diyorlardı."

Sakine o gün erk zihniyetin ve erk sistemin kadın bedeni üzerinde ki uygulamalarına yakından tanık olduğunu belirterek şöyle devam etti "Çırılçıplak soydular beni ve etrafımda toplanan ağızları leş kokan vahşiler bana 'sen bizden utanmıyor musun' diye soruyorlardı. Ben 'niye sizden utanım ki asıl siz benden utanın, ben eğer halkıma ihanet edersem o zaman utanılacak bir şey yapmış olurum' dediğimde, o anala başlayan kabus dolu günlerin başlangıcı oldu."

'Ölseydim onlar kazanacaktı'

Ayaklarının altına çiviler batırdıklarını, yaralı ayaklarla tuzun üzerinden yürüttüklerini anlatan Sakine, Kürt kanını içmeye yemin eden cellatların ellerinde tek başıma mücadele ediyordum. Her 'bilmiyorum' dediğimde ya Filistin askısında ya ters askıda ya da tekerin içerisinde gözümü açıyordum. Ölmek istemiyordum eğer ölseydim onlar kazanırdı ve ben kaybederdim, ben ölmek istemedikçe onların işkence dozu daha da vahşileşerek morarmış medenime uygulanıyordu. Elektrik akımının beynimdeki tüm hücreleri yok ettiğine yemin edebilirdim" dedi.

'Yapacağımız şey baskılara karşı direnmek olmalı'

Tam 14 gün gözaltında bu işkencelere maruz kalan Sakine, "OHAL halkın üzerinde sıkıyönetim demek, halkın iradesine darbe demek. En önemlisi de OHAL işkence demek, katliam demek, ölüm demek, zülüm demek. Biz çok gördük yaşadık ve bizden başkaları da yaşamasın istiyoruz. Başta Kürt halkı Abdullah Öcalan'ın ve siyasi tutsakların üzerinde ki baskıların daha da artması demek. Bizim yapacağımız tek bir şey var Kürtlerin üzerinde oynanmak istenen oyunları boşa çıkarmak ve be tüm baskılara karşı direnmek olmalı. Başta Başkanımız ve siyasi tutsaklarımızı korumalıyız" dedi.

'Her gün potin darbeleriyle yatağımızdan uyanırdık'

Aynı mahallede oturan Fatma Çığ (66) 4 yıl cezaevinde kalıyor. OHAL ile 80 ve 90'larda Şırnak'ta tanışan Fatma "Her gün köyü basan askerlerin yüzümüze indirdiği potin darbelerle yatağımızdan uyanırdık. Çocuklar çığlıklar içerisinde korku ile olan biteni seyrederdi. Saçlarımızdan tutarak sokak ortalarına atılıp tekmelerle işkence görürdük. Erkeler tek sıra halinde dizilmiş bir halde onlara savrulan hakaretleri, küfürleri dinlemek zorunda kalırlardı. Bize çok kısa bir süre veren askerler koşarak uzaklaştığımız köylerimizi, evlerimizi, hayvanlarımızı ateşe verdi ve gözyaşları ile izlemek zorunda kalmıştık" diye anlattı.
Göç ettikleri kentlerde de büyük sıkıntılar yaşadıklarını aktaran Fatma, "Buralarda da peşimiz bırakmayan zülüm, işkence her gün işkencelere maruz kaldık" dedi. Günlerce emniyete sorgularda kalan Fatma, "Her dakika başı farklı birileri tarafından sorguya alındım, işkenceden beter bu sorgu günlerce sürdü. Benden bir şeyler anlatmamı isteyip duruyorlardı, ama anlatacak hiçbir şeyim yoktu. Günler sonra beni cezaevine attılar. Tam 4 yıl hapis kaldım bir suç işlemediğini anlayınca beni bıraktılar" dedi

'Tansu Çiller'den Erdoğan'a kadar OHAL'ler boşa çıktı'

OHAL'in bilinçli bir şekilde getirildiğini her şeyin daha önceden planlandığını söyleyen Fatma, "Başkanlık isteği oluncaya kadar da bu ülkeyi kaosa sürüklemeye devam edecektir. Bu OHAL darbecilere değil tam tersi Kürt halkının iradesine yöneliktir. Kürt Halk Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik bir durum söz konusu. Bir buçuk yıldır başkanın ne durumda olduğunu bilmiyoruz ve bu darbe girişimi ile de ne oldu ne durumda hiçbir bilgi alınmıyor. Kürtler yıllarca OHAL ile yaşadı ve hiçbir zaman Kürtlerin üzerindeki baskı kalkmadı. Kürtler çok badireler atlattı ve kimseye boyun eğmedi. O dönemdeki Tansu Çiller'den bu dönemdeki Erdoğan'a kadar kaç tane OHAL boşa çıkarıldı. Gelenler gidenler hepsi Kürtlerin üzerinde kendi gücünü denedi ama hepsinin sonu hüsran oldu bu sefer de olacaktır" dedi.

(gc)