Kadın gazeteciler: Zehra'nın gazeteciliğini savunacak yanında olacağız
09:04
JINHA
İSTANBUL- Ajansımız editörlerinden Zehra Doğan'ın Nusaybin'de gazetecilik yapması nedeniyle tutuklanmasına tepki gösteren kadın gazeteciler, Zehra'nın aylarca yasaklar altında, bombardıman ve ateş içinde Nusaybin'de neler olup bittiğini bilmek isteyenlerin gözü, kulağı olduğunu söyledi.
Aylardır kuşatma altında olan ve soykırım saldırıları ile karşı karşıya olan Mardin'in Nusaybin ilçesinde haber takibi yapan ajansımız editörlerinden Zehra Doğan'ın tutuklanmasına kadın gazeteciler tepki gösterdi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Örgütlenme Sekreteri Arzu Demir, Zehra'nın gerçeği halka ve batıdaki gazetecilere ulaştırdığını, haberleri ile "Nusaybin'in dünyaya açılan kapısı" olduğunu ifade etti. Arzu, "Zehra Doğan'ın tutuklanmasının gerekçesi ne olursa olsun, biz gazeteciler bakımından neden tutuklandığı ortada. Zehra Doğan, özellikle Nusaybin'in kuşatma altında tutulduğu günlerde gazetecilik mesleğine de sahip çıkarak, kuşatma altındaki bir kentten haberler geçti" diye konuştu.
'Zehra gazetecidir ve iyi bir gazetecidir'
Arzu, konuşmasının devamında şunları ifade etti: "Zehra, Nusaybin'de gazetecilik yaptı. AKP/Saray iktidarının gazetecilik yapma koşullarını ortadan kaldırdığı bu günlerde aslında halkın haber alma hakkı kadar, gazetecilik mesleğine de sahip çıktı. Zehra gazetecidir ve iyi bir gazetecidir. Onun gazeteciliğine tanığım. Cezaevlerindeki ve gözaltındaki tüm meslektaşlarımızın en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmalarını istiyorum. Biz dışarıda kalan gazeteciler olarak, gerçeğin peşinden gitmeye, baskı gören, tutuklanan, tehdit edilen meslektaşlarımızla dayanışmaya devam edeceğiz. Zehra'nın tutuklanmasından bir gün sonra bu kez Dersim'de ETHA muhabiri Ezgi Özer gözaltına alındı. Açıkçası Ezgi için de endişe ediyorum. Çünkü her baskı döneminin ilk hedefindekiler gazeteciler oluyor."
'Gazeteciler üzerindeki baskı kabul edilemez!'
Gazeteci Burcu Karakaş, özelikle son süreçte çatışma bölgelerinde mesleğini icra etmeye çalışan gazeteciler üzerinde çok büyük bir baskının olduğunu belirterek şunları söyledi: "Zehra Nusaybin'de yaşananları kalemi döndükçe aktaran arkadaşımız. Özelikle son dönemde çatışma bölgelerinde mesleğini icra etmeye çalışan arkadaşlarımızın üzerinde çok büyük bir baskı söz konusu. Bu baskılar sebebiyle çeşitli soruşturmalara, tehditlere ve hatta bazen Zehra örneğinde olduğu gibi tutuklamalara maruz kalıyorlar. Kendisinin bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. İşinin başına dönmesini umut ediyoruz. Gazeteciler üzerindeki baskı kabul edilemez."
'Gazeteciliğini sonuna kadar savunacak ve yanında olacağım'
Gazeteci Kumru Başer de Zehra'nın aylarca yasak altında, bombardıman ve ateş içinde Nusaybin'de neler olup bittiğini bilmek isteyenlerin gözü, kulağı olmak için kahramanca direndiğini söyledi. Kumru, Zehra'nın canını ve özgürlüğünü tehlikeye atmış bir gazeteci olduğunu belirterek, "Tıpkı kendisinden önce tutuklanan ve daha sonra özgürlüklerine kavuşan diğer JINHA muhabirleri gibi, gördüğü korkunç şeyleri ayrıca kadın gözünden süzerek ayrı bir boyuta taşıdı. Ölüm, yıkım karşısında sadece habercilik yapmakla kalmayıp yaptığı resimlerle de bizlere duygusunu ulaştırdı. Dışarıdan giderek Nusaybin'de ne olup bittiğini anlamaya çalışan bütün meslektaşlarına canla başla sahip çıktı. Zehra'nın tutuklanması, bölgede çalışan diğer bağımsız gazetecilere yapılan baskılarla da aynıdır. Biraz yaptığı haberlerin intikamı, biraz da yapacağı haberlerin engellenmesidir. Bunu çok sık yapıyorlar. Aylarca cezaevinde tutup sonra ilk duruşmada bırakmak zorunda kalıyorlar. Bunu hukuk dışı bir cezalandırma olarak kullanıyorlar. Birçok meslektaşı gibi ben de Zehra Doğan'ın gazeteciliğini sonuna kadar savunacak ve yanında olacağım" diye tepkisini dile getirdi.
'Gazetecilerin tutuklanmaları darbedir'
Özgür Gündem Gazetesi Editörü Günay Aksoy da özgür basın çalışanlarına yönelik darbenin ve OHAL'in Kürdistan'da geçmişten bu yana olduğunu söyledi. Günay, AKP hatta Cumhurbaşkanı'nın Kürtlere yönelik özel savaş ve politika uygulamalarını bugüne kadar sürdürdüğünü belirterek şöyle konuştu: "Gerçekleri yazan gazetecilerin savaş bölgesinde muhabirlik yapan gazeteci arkadaşlarımızın yargılanmaları, tutuklanmaları haber yapma haklarının ellerinden alınması aslında bir darbedir. Zehra arkadaşımızın bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Çalışma alanına ve haber yapma sahasına tekrar dönmesi gerek. Zehra, savaş bölgesinde, direniş bölgesinde haber yapıyordu. Resimleriyle, haberleriyle ve yazılarıyla Türkiye kamuoyunu bilgilendiriyordu aydınlatıyordu" diye konuştu.
'Gazetecilik suç değildir'
Türkiye'de gazeteciliğin suç sayıldığına dikkat çeken Günay, "Çıkan yasalar, politikalar gazeteciliği suç haline getiriyor. Her zaman söylediğimiz gibi bugün de Zehra'nın tutuklanmasının ardından bir kez daha söylüyoruz: 'Gazetecilik suç değildir.' Gazetecilik yargılanamaz ve bugün Zehra şahsında gazetecilik yargılanıyor. Yapılan haberler yargılanıyor. Özgür Gündem, Zehra'nın yaptığı haberleri çok yakından takip etti. Yazdığı çizdiği her şeyi hem Bınevş Kadın Gazetesi'nde hem de Özgür Gündem'in tüm sayılarında işlemeye çalıştık. Bundan sonra da gazeteci arkadaşlarımızın bırakılması için mücadele edeceğiz" dedi.
(ga/ck/gc)