'Darbe değil, demokrasi; OHAL değil, barış istiyoruz'
13:59
JINHA
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri 591. haftada "OHAL'in ve darbenin ne demek olduğunu biliyoruz . Darbe demek, OHAL demek; göz altında kayıp demek, işkence demek" sözleriyle seslendiler.
Cumartesi Anneleri ve İnsanları, kayıp yakınlarının akıbetini sorgulamak için 591. haftada bir araya geldi. Galatasaray Meydanı'nda buluşan anneler, bu haftayı 9 Temmuz 1997'de gözaltında kaybedilen Ali Uçar'a adadılar. Ellerinde kayıp yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri, "Darbeye ve OHAL'e hayır , OHAL değil barış ve demokrasi" diye seslendiler. "Failler belli, kayıplar nerede?" pankartının açıldığı eylemde, ilk olarak OHAL döneminde gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl' un kardeşi Muzaffer Yedigöl konuştu. Muzaffer, "1980 darbecileri yargılanmadığı cezalandırılmadığı için bugün yeni bir darbe ile karşı karşıyayız. Kenan Evren'i, tiyatro oyunu gibi yargılamaya çalıştınız, bizimle adete dalga geçtiniz. Bizler, OHAL'in de darbenin de ne demek olduğunu biliyoruz . Darbe demek, OHAL demek; göz altında kayıp demek" dedi.
'Apoletli darbelere de kravatlı darbelere de karşıyız'
Muzafferin ardından konuşan Cemil Kırbayır'ın Kardeşi Mikail Kırbayır ise, 80'li yıllara geri dönüldüğünü belirterek, "Bizler her türlü darbeye karşıyız. Apoletli darbelere de kravatlı darbelere de karşıyız" diye konuştu. 1980 sonrasında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız da şunları söyledi: "Darbe OHAL, bugün burada oturmamızın nedenidir. Bizim çocuklarımız, kardeşlerimiz, yakınlarımız darbelerin ve OHAL sonucunda kaybedildiler . Biz darbe değil OHAL değil, barış ve demokrasi istiyoruz."
Gözaltında kaybedilen Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan da şöyle dedi: "90'larda OHAL döneminde köyleri boşaltıp yaktılar, insanları gözaltında işkencede kaybettiler. Bugün yine geçmişe dönmenin planları yapılıyor."
'İktidar demokrasinin evrensel değerlerini hiçe sayıyor'
Kayıp yakınları adına bu haftaki açıklamayı yapan avukat Gülseren Yoleri, hükümetin darbe girişimi karşısında demokrasinin evrensel değerlerini değil, özgürlük karşıtı baskıcı yöntemleri tercih ettiğini söyledi. Gülseren, koruculuğu kabul etmediği için askerlerin ve korucuların yoğun baskısı altında olan Ali Uçar'ın OHAL döneminde kaybedildiğini hatırlatarak, şöyle konuştu: "Ali Uçar 9 Temmuz 1997 sabahı dükkanın dan zorla kaçırıldı, o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Uçar'ın kurşuna dizilen cansız bedeni 13 Ağustos 1997 tarihinde Mardin Midyat civarında bulundu. Ailenin avukatları hukuki girişimlerde bulunsa da failleri açığa çıkarılmadı ve dosya savcılığın tozlu raflarına terk edildi." Gülseren son olarak, "Darbe değil, demokrasi; OHAL değil, barış istiyoruz. Herkes için her yerde insan hakları istiyoruz" dedi.
(tm/rt/sy)