Asrın Hukuk Bürosu: Kararın hukuki inandırıcılığı yoktur
17:45
JINHA
İSTANBUL - Bursa 1. İnfaz Hakimliği'nin,İmralı Adası'nda tutulan müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklara dair her türlü ziyaretçi, yazılı haberleşme ve telefon görüşmeleri haklarını OHAL süresince yasaklamasına Asrın Hukuk Bürosu'ndan tepki geldi. "Verilen kararda avukat görüşme hakkının kısıtlandığı yönünde bir karar olmadığı gibi hâlihazırda kanunen vekil-müvekkil görüşmelerinin sınırlandırılması da söz konusu olamaz" diyen Asrın Hukuk Bürosu, hukuki dayanaktan yoksun bu karara en kısa sürede itiraz edeceklerini duyurdu.
Darbe girişiminin ardından hiçbir görüşme gerçekleştirilemediği için durumu hakkında kaygı uyanan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları ve ailesi tarafından günlerdir yapılan görüş başvurusu Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından her defasında reddedilmesi ardından Bursa 1. İnfaz Hakimliği tarafından OHAL gerekçe gösterilerek, 3 ay boyunca görüş yasağının getirilmesi kararına Asrın Hukuk Bürosu, yaptığı yazılı açıklama ile tepki gösterdi.
Açıklamada, "Her şeyden önce belirtmek gerekir ki yukarıda anılan kısıtlamalar yıllardır süregelen uygulamalardır ve bu yönüyle İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda askeri darbe öncesi ve sonrası uygulamaları arasında bir fark bulunmamaktadır. Dolayısıyla kararın bir hukuki inandırıcılığı bulunmamaktadır" denildi.
Asrın Hukuk Bürosu, tarafından yapılan açıklamanın tam metni şu şekilde:
"Söz konusu infaz hakimliğinin kararında müvekkilimiz hakkında '…bu aşamada örgüte ülkemizi zora sokacak emir ve talimat verebileceği değerlendirildiği…" belirtilmektedir. Oysaki kamuoyunun da çok yakında bildiği üzere Sayın Öcalan son yıllarda gösterdiği politik hamle ve öngörülerle ülkeyi birçok kez kaosun, krizin eşiğinden kurtarmıştır. Bu yönüyle de ilgili tanımlama müvekkilimizin politik gerçekliğini de çarpıtmaktadır.
Bursa 1. İnfaz Hakimliği kısıtlama kararını 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri'nin İnfazı Hakkındaki Kanunun 114/2-3, 115/1-b ve 59/4. maddelerine dayandırmaktadır. Kısıtlama kararına dayanak yapılan 114/2-3 ve 115/1-b maddeleri 'Tutukluların Hakları ve Kısıtlayıcı Önlemler' başlığında düzenlenmiş olup hükümlüler için yapılan düzenlemeler değildir. 'Soruşturma ve kovuşturmanın selameti' mantığı üzerinden sadece tutuklular için yapılan bu düzenlemelerin hükümlü müvekkil ile hukuki hiçbir bağı bulunmamaktadır. Ortada müvekkilimiz ile ilgili, yukarıdaki maddeler anlamında herhangi bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamaktadır. Müvekkilimizin yasalar kapsamında hükümlü olduğunu bu vesileyle tekrar hatırlatmak isteriz.
Kısıtlama kararına dayanak yapılan bir diğer madde olan 59/4. madde ise tamamen cezaevlerinde gerçekleşen avukat-müvekkil görüşmelerinin içeriği ile ilgili bir düzenleme olup hakkın kendisini, özünü tamamen ortadan kaldırmamaktadır.
Dört başlıkta sıralanan kısıtlama kararlarına bakıldığında genel olarak ziyaretçi ve iletişim hakkı sınırlandırmalarıdır. Oysaki anılı kararda avukat görüşme hakkının kısıtlandığı yönünde bir karar olmadığı gibi hâlihazırda kanunen vekil-müvekkil görüşmelerinin sınırlandırılması da söz konusu olamaz.
Yakın tarihimizden de biliyoruz ki, ülkemizde gerçekleşen her üç darbe dönemleri başta olmak üzere sıkıyönetim ve olağanüstü hal koşullarında cezaevlerinde avukat görüşmeleri engellenmemiştir. Avukat görüş hakkının bu denli kısıtlanması ilk defa müvekkilimizle ortaya çıkan bir hukuksuz uygulamadır.
Hukuki dayanaktan yoksun bu karara itirazımızı en kısa sürede yapacağımızı ve büro avukatları olarak müvekkilimiz ile görüşmek için her gün başvuru yapacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz."
(gc)