'Yaratılmak istenen korku ve nefrete karşı direnmeliyiz'

09:01

JINHA

İSTANBUL - "Linç girişiminin sorumluları sokağa çıkma çağrısı yapanlardır. Dün asker kanı üzerinde siyaset yapanlar, bugün askeri vatan haini ilan ettiler" diyen insan hakları savunucuları, yaratılmak istenen korku ve nefret politikalarına karşı direnilmesi gerektiğini belirtti.

Hükümete karşı gerçekleşen TSK'nın darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın insanları sokağa çağırmasının ardından er'lere yönelik yaşanan insan hakları ihlalleri pek çok çevre tarafından kınandı. Darbenin ardından akıllara linç edilen er'lerin fotoğrafları kazınırken, insan hakları savunucuları sokaktaki linç kültürünü değerlendirdi.

'Şiddetin karşısındayız'

Avukat Rozerin Seda Kip, kendisinin bir insan hakları savunucusu olarak her türlü insanlık dışı, linç girişimi hakaret ve işkenceye karşı olduğunu söyleyerek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bakış açısının insan haklarına aykırı olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanının çağrısının ardından nefret suçlarının sokağa dağıldığını ifade eden Rozerin, "Aslında toplumun kutuplaştığını zaten biliyoruz, ama sokağa dökülen kitlede aslında bu şiddetin yine mazur görüleceğini ve cezasızlıkla sonuçlanacağını biliyor. Bu yüzden üzüldüğümüz görüntülerle karşılaştık. Ben de bir insan hakları savunucusu olarak, şiddet kimden ve nereye doğru giderse gitsin o şiddetin karşısında durmamız gerektiğini savunuyorum. Bu şiddetin sorumluları insanları sokağa çıkmaya çağıranlardır" dedi.

'Dün kahraman ilan edilmişlerdi'

Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) aktivsti Sedef Çakmak, yıllardır demokrasi için sokağa çıkan insanları uygulananları düşündüğünde şaşkınlık içinde olduğunu söyledi. Darbe gecesi 100'ün üstünde insanın öldüğünü ifade eden Sedef, bütün bunların üzücü şeyler olduğunu bir yandan da askerlere yönelik şiddetin bu kadar artmasını ikiyüzlülük olarak değerlendirdi. Sedef sözlerine şöyle devam etti: "Daha dün kahraman ilan edilen o askerlerin kanları üzerinden siyaset yapılırken, şimdi ise böyle bir durumda linç edilmeleri iktidarın nasıl bir politika yürüttüğünü gösteriyor. Ben tabii ki bütün sokağa çıkan insanların hepsinin linç eylemleri gerçekleştirmek için çıktıklarını düşünmüyorum, inanıyorum ki darbeye karşı sadece bunu engellemek için çıkanlar da vardı."

'Teslim olmuş askeri linç etmek kahramanlık değildir'

Bir ülkede adaletin kalabalık öfkeli gurupların içine girmesi kadar kötü bir şeyin olmadığını ve hukuk devletinin ayaklar altında olduğunu gösterdiğini söyleyen Sedef, "Hükümet halkı sokağa çağırarak bir kahramanlık hikayesi yaratmak istiyor ama dışarı çıkan halkın teslim olan askerleri linç ederek bir kahramanlık değil bir korkaklık yapıyor" şeklinde konuştu. Sedef, yapılanlar ile verilmek istenen mesaja dikkat çekerek şöyle konuştu: "Korkutmak ve sindirmek yani muhalif kesime 'bakın eğer sokağa çıkarsanız sizin de karşınıza çıkacak grup budur' deniliyor. Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum söylemlerinin vücut bulmuş halidir bunlar. Ülkede cadı avı operasyonu başladı ve bu kadar zamandır durup bugün olmasının başka amaçları var. Hukukun bittiği yerde hiç kimse güvenli yaşayamaz, o noktada net bir tavırda olmalıyız ne olursa olsun bu yaratılan korku ve nefretin ilmine kendimizi kaptırmadan, biz siz ayırımı yapmadan direnmeliyiz."

'Darbenin izlerini taşıyorum'

Eşi beyaz Toros'a bindirilerek kaybedilen ve ardından insan hakları savunuculuğuna başlayan Hanım Tosun, askerlerin ne yapacaklarını bilemediklerini neye uğradıklarını şaşırdıklarını ve bu şaşkın durumda infaz edildiklerini belirtti. Hanım sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben her ne olsa da darbeye karşıyım ve istemiyorum. 36 yıldır darbenin izlerini taşıyorum ve yarası iyileşmedi. İnsanların kaybedildiği, katledildiği dönemler ve insanlara verilen zararlar iyileşmedi. Eğer o askerler eğitimli olsaydı ve kendi isteğiyle oraya gelmiş olsaydı bugün İstanbul ve Ankara kan gölüne dönerdi."

Selahattin Demirtaş'ın insanlar ölürken, kitleleri sokağa duyarlı olmaya çağırdığını ve bu nedenle tepki aldığını hatırlatan Hanım, "Şimdi cami ve sokakları ayağa kaldıran kimdir?" diye sordu.

'Vicdani ret haktır'

Barış için Akademisyenler Girişimi'nden Tebessüm Yılmaz, darbenin boyutlarına ve sonuçlarına baktığını, sokaklara çıkmış insanların duygu durumunda ve sonrasında neler yaşanacağına dikkat ettiğini söyledi. Tebessüm, "Bir şeyi görmek lazım, kemerlerle dövülen askerler, kafası kesilen asker, tamamı er'di. Biliyoruz ki bizim ülkemizde vicdani ret uygulanmıyor ve vicdani ret bir insanlık hakkıdır. Bedelli askerliğe parası yetmeyen halkın çocukları askere gitmek zorunda ve emir komuta zincirine de uymak zorunda. Bu insanların hakları sadece askerlik sırasında kışlada değil, dışarıda da maalesef hiçe sayıldı" diye belirtti. Cinsiyetçi söylemlerdeki artışın da altını çizen Tebessüm, "Trabzonspor'da bir yönetici çıkıp 'darbe yapanların kadınları ve yakınları bize ganimettir' diyor. Bu tür söylemleri kınıyorum" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

(tm/ck/mg)