‘Erkekleşen’ sokağa karşı kadınlar sokakları terk etmeyecek!
09:02
JINHA
İSTANBUL - Darbe karşıtı gösterilerin linç kültürüne dönüşmesiyle devam eden süreç, kadınlara cinsel saldırı ve şiddetle devam etti. “İktidar, örgütlü örgütsüz bütün kadınları, evinden işine giden, sokağa gezmeye giden bütün kadınları kısıtlamaya çalışıyor” diyen Hülya Osmanağaoğlu, kadınların buna karşı sokakları terk etmeyeceğini belirtti.
Erkek egemen sistemin Türkiye’deki en büyük destekçisi AKP, 13 yıllık iktidarı boyunca geliştirdiği cinsiyetçi politikaları sokağa döktü. Akşam saatlerinde darbe girişiminin protesto edildiği anlarda tankların üzerinden zafer naraları atan ‘erkeklik’, sabahlar ise “Sigara vermezsen taciz ederim” söylemlerine dönüşerek bu kez kadınları hedef aldı. Tankların önüne yatarak demokrasi şölenine katılan erkekler şölenlerini linç kültürüyle harmanladı. ‘Şölen’ o kadar büyüdü ki “Neden kafası kesilen askere tepki vermiyorsunuz?” diye soran bir kadın darp edildi.
AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu zamana kadarki politikalarıyla adeta “Önce kadınları vurun” çağrısı yapıyordu. Bunları “Eşitliğe inanmıyorum” diyen dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, “Tecavüze uğrayan kadının bebeğine gerekirse devlet bakar” diyen Sağlık Bakanı, evli ve 3 çocuklu asgari ücretli vatandaşlardan vergi alınmayacağının ‘müjdesini’ veren Başbakan Yardımcısı talip etti. Siyasal erkek aklın söylemleri cinsiyetçi olunca kuşkusuz toplumdaki pratiği de bir o kadar kadınlara yaşam hakkı tanımayan cinsten oldu. AKP iktidarı 10. yılını geride bıraktığında kadına yönelik şiddette yüzde 1400 artış olduğunu tespit edildi. Kadına yönelik muhafazakâr politikalar; kürtaj yasakları, kadının adının aile içine sıkıştırıldığı bakanlıkların kurulması ve yargının verdiği eril kararlarla devam etti.
Kadın sokaktan uzaklaştırıldı!
Son olarak Özel İstihdam Büroları ve Kiralık İşçi Sözleşmeleriyle istihdam alanlarından uzaklaştırılan kadınlar bu kez de darbe püskürtme gösterileri sonrası sokaklardan uzaklaştırıldı. Linç kültürünün Başbakan tarafından övgülerle karşılandığı demokrasi şölenleri “Dekolteni kapat” diyerek kadınların üzerine araba sürülmesiyle devam etti. Eril kültür bu kez yalnızca kadınları değil kendinden zayıf olduğunu düşündüğü herkesi hedef aldı. Gözaltına alınan askerlere polisler tarafından çocuklarına cinsel istismar uygulanacağı tehditliyle sarsıldılar. Ülke koca bir Ensar Vakfına dönüşürken, zaten Ensar Vakfı da herkesi sokağa çağırıyordu.
‘Kadınlar evlerinde tedirgin’
Bu zamana kadar sokağın ve yaşamın öznesi olan, olmak için uğraşan bu uğurda bedel ödeyen, “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz” diyen kadınlar ‘militarizm, meydan savaşı ve yükselen erkeklik’ üçgeninden sıyrılmak için mücadeleyi yükseltmek gerektiğini belirtiyor. Bu kadınlardan biri de feminist yazar-çevirmen Hülya Osmanağaoğlu. “Halk sokağa demokrasi için çıktı” söylemlerini kabul etmeyen Hülya, sokağa çıkanların AKP’nin faşist çeteleri olduğunu belirtti. Özellikle kadınların şiddet ortamında sokağa çıkamadığını söyleyen Hülya, “Kadınlar evlerinde tedirgin. Ben bu tedirginliğin sadece örtülü kadınlar, örtüsüz kadınlar, seküler kadınlar diye bir ayrıma denk düştüğünü düşünmüyorum. Çünkü ortalıkta palalı, bıçaklı, insanların eline zorla Türk bayrağı veren bir kitle var” dedi.
‘Kadınlar için hayat daha zor’
Tüm bu şiddet sarmalında kadınların sokağa daha az çıktığını ifade eden Hülya, “Kuşkusuz bu AKP’nin umurunda değil. Çünkü zaten kadınları kamusal alandan dışlamaya çalışıyor. ‘Halkımız sokağa’ dediği şeyin aslında saldırgan, cinsiyetçi ve homofobik silahlı çeteler olduğunu görüyoruz. Zaten dindarından da sekülerinden de ikinci sınıf insan muamelesi gören biz kadınlar için hayat şimdilik daha zor” şeklinde konuştu.
‘AKP kadınları kısıtlamak istiyor’
Kadın hareketi ve kadın mücadelesinin bu günleri aşacağını söyleyen Hülya, “AKP’ bu darbeyi bahane ederek tüm özgürlük mücadelelerini sindirmeye çalışıyor. İktidar, örgütlü örgütsüz bütün kadınları, evinden işine giden, sokağa gezmeye giden bütün kadınları kısıtlamaya çalışıyor. Bütün bu demokrasi çağrılarına rağmen aradığı desteği sokaklarda bulamadı. Bu yüzden çeteleri sokağa göndererek şiddet aracılığıyla korku salmaya çalışıyorlar” dedi.
‘Sokakları terk etmiyoruz!’
Kamusal alanda dindar baskıya dayalı erkek egemenliğine karşı kadınların mücadelesini devam ettireceğini belirten Hülya son olarak şöyle dedi: “Uğradığımız şiddeti açıklamaktan çekinmeyelim. Kadın dayanışması yükselterek ‘sokakları terk etmiyoruz’ demek lazım. Uyguladıkları şiddet ne şekilde olursa olsun kadın dayanışmasını, kadın haberleşme ağlarını kurmalıyız. Makbul kadın olmayı etmiyoruz.”
(ck/sy)