Kadınlar Abdullah Öcalan'ın fikirlerini konuşuyor

12:16

JINHA

SİLÊMANÎ - Siyasi ve Demokratik Düşünceler Akademisi tarafından düzenlenen konferansın ikinci günü kadınların yaptığı sunumlarla başladı. Konferansta 'Kadın varlığının sorunsallaştırılması' üzerine sunum yapan KJA Koordinasyon Üyesi Sara Aktaş, "Özgürlük hareketi ile birlikte aslında kadın tarihi yazılmaya başlanmıştır. Kadın özgürlük iddiasında bulunmakla sınırlı kalmamış, toplumu değiştiren devrimci güç halini almıştır. Sayın Öcalan'ın geliştirdiği ideolojik, felsefi yaklaşım bunun öncülüğünü yapmıştır" dedi.

Federal Kürdistan Bölgesi'ni Süleymaniye kentinde Siyasi ve Demokratik Düşünceler Akademisi tarafından düzenlenen konferansın ikinci günü "Kadın özgürlük sorunu", "Kadın varlığının sorunsallaşması", "Kadın sorununun siyasal ve toplamsal alana yayılması", "Rojava ve Suriye'de kadın sorununun farkındalığı" konularıyla devam etti. Panelde Kuzey, Güney, Rojava ve Filistin'den kadın panelistler sunumlar yaparken, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kadına yönelik düşünceleri tartışıldı. Panelin moderatörlüğünü yapan Filistinli akademisyen ve kadın aktivist Zehra Ahmed Muhammedi, böylesi bir konferansta bulunduğundan kaynaklı çok mutlu olduğunu belirterek, Abdullah Öcalan'a selamlarını iletti. Filistinli bir kadın örgütünden geldiğini söyleyen Zehra, "Sayın Öcalan'ın Filistin'e yönelik çok önemli değerlendirmeleri var. Onun için bu konferansta bulunmaktan mutluyum. Sayın Öcalan'ın düşüncelerinin asla yıkılamayacak kadar güçlü olduğunu düşünüyorum ve kendisini selamlıyorum" diye belirtti.

'Güneyli kadınlar Rojavalı kadınları örnek almalı'

Panelde "Kadın sorununun siyasal ve toplumsal alana yansıması" konulu bir konuşma yapan hukukçu, kadın hakları ve insan hakları savunucusu Sirud Ahmed ise, Rojava'da kadınların çok önemli bir gelişim düzeyi yakaladığına vurgu yaptı. Güney Kürdistanlı kadınların özgürlükler konusunda Rojavalı kadınları örnek alması gerektiğinin altını çizen Sirud, "Güney Kürdistan'da da böylesi bir değişime ihtiyaç var" dedi. Gelişmiş ülkelerle Ortadoğu kadınlarının yaşam standartlarının çok fark olduğunu kaydeden Sirud, "Din adı altında kadınlar her zaman baskı altına alınmaya çalışılıyor. Örneğin Güney Kürdistan'da yasalar çok eşliliği engelleyemiyor. Kadın bedeni üzerinden ticaret yapılıyor, fuhuş var. Güney Kürdistan'daki partilerin kadın profillerine baktığımızda bağımsız, başarılı kadın profili yok. Rojava ile Güney'i karşılaştırdığımızda kadınların Rojava'da çok mesafe katettiği görülüyor. Rol üstleniyorlar. Güney'de de böyle bir gelişime ve değişime ihtiyaç var" şeklinde konuştu.

'Kadını yok sayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız'

"Kadın varlığının sorunsallaştırılması" konusunda bir sunum yapan Kongreya Jinên Azad-Kadın Özgürlük Kongresi (KJA) Koordinasyon Üyesi Sara Aktaş, düşüncenin merkezine erkeği yerleştiren zihniyetin kadını bir düşünce öğesi olarak görmediğini ifade etti. Sara, "Kadını yok sayan bir erkek egemen zihniyeti ile karşı karşıyayız. Kadının farklılığının reddine dayanıyor. Bu, ölümcül bir ikilem yaratmıştır. Kadının ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği erkek tarafından yapılmıştır. Erkek kadını bedensel ele almıştır. En son DAİŞ örneğinde yaşanan da budur" dedi.

'Kadın tarihi yazılmaya başlanmıştır'

Mücadeleci Kürt kadınının ortaya çıkmasında Abdullah Öcalan'ın belirleyici bir rolü olduğunun altını çizen Sara, son olarak şöyle konuştu: "Sayın Öcalan kadın tanımlanabildiği oranda erkeğin tanımlanabileceğini belirtmiş ve kadının bizzat özne olması gerektiğini belirtmiştir. Bu açıdan özgürlük hareketi ile birlikte aslında kadın tarihi yazılmaya başlanmıştır. Kadın özgürlük iddiasında bulunmakla sınırlı kalmamış, toplumu değiştiren devrimci güç halini almıştır. Sayın Öcalan'ın geliştirdiği ideolojik, felsefi yaklaşım bunun öncülüğünü yapmıştır."

'BAAS rejiminde kadınlar baskı altındaydı'

Rojavalı kadınların çatı örgütü Kongra Star Koordinasyon Üyesi Leyla Reşid Kahraman da "Rojava ve Suriye'de kadın sorununun farkındalığı" konulu sunum yaptı. BAAS rejiminin beş defa yeni kanunlar yaptığını ama kadın haklarının hiçbir zaman olmadığını dile getiren Leyla, bu durumun kadınların iradesini kırdığını belirtti. "Kadın renginden bahsetmek mümkün değildi" diyen Leyla, "BAAS rejiminde; kadınlar örgütlenemez, siyasette yer alamazdı, sadece evin içindeydi. Tecavüz olayları çokça yaşanıyordu. Öne çıkmak isteyen kadınlara yönelik çok yoğun şiddet vardı, işkenceler yaşanıyordu. BAAS dışında siyaset yapmak ise mümkün değildi. Bazı uluslararası anlaşmalar vardı ama hiçbir zaman uygulanmadı. Kürt kadınları ise hem Kürt hem de kadın oldukları için daha yoğun bir baskıya ve şiddete maruz kalıyorlardı" açıklamalarında bulundu.

Rojava devrimi ile birlikte şu an hem siyasal, askeri ve diplomatik alanda hem de toplumsal alanda çok önemli bir gelişim düzeyinin yakalandığını sözlerine ekleyen Leyla, "Rojava kadını, geliştirdiği devrimle, dünya kadınları açısından olduğu kadar insanlık açısından da büyük bir özgürlük ve yeni yaşam umudu oldu" diye belirtti.

Konferans "Ekonominin sorunsallaşması" oturumu ile devam ediyor.

(at-re/mg)