ADAD: Birlikte olalım kendimizi savunalım

10:07

JINHA

ANKARA - Darbe girişiminin ardından "Demokrasimize sahip çıkıyoruz" diye sokağa çıkan ırkçı gruplar, alevi yurttaşların çoğunlukta yaşadığı mahallelere yönelik saldırılar gerçekleştirdi. Her gün cami anonsları ve devlet yetkililerin çağrılarıyla sokağa çıkan kitleden dolayı kaygılı olduklarını belirten ADAD Eş Başkanı Songül Çelik demokrasi ve emek bileşenlerine çağrıda bulunarak "Birlikte olalım, birlikte sesimizi yükseltelim kendimizi savunalım" dedi.

Darbe girişiminin ardından hükümet yetkililerinin çağrıları ve camilerden yapılan anonslarla halk sokağa çağrılıyor. "Demokrasimize sahip çıkıyoruz" sloganları ile Ankara, İstanbul, Hatay ve Malatya'da sokağa çıkan halkın içerisinde yer alan ırkçı gruplar, Alevi yurttaşların çoğunlukta yaşadığı mahallelere yönelik ırkçı saldırılar gerçekleştirdi. Geçmişte Maraş, Çorum ve Madımak'ta olduğu gibi bugünde Alevilere dönük katliam girişimlerine dikkat çeken Ankara Demokratik Alevi Derneği (ADAD) Eş Başkanı Songül Çelik, "Biz Aleviler özellikle çok iyi biliyoruz, geçmişte de selâlar, ezanlar okunmuştu ve Aleviler katledilmişti. Bugün korkuyoruz, tedirginiz. O selâlardan, ezanlardan sonra hocalar, imamlar 'Alevi, Kürt, Çerkez, Süryani, Ermeni kardeşlerimiz biz bir tehlike ile karşı karşıyayız' denilseydi, bizde o demokrasiye inanırdık" diye konuştu.

'Geçmişe gitmezsek geleceği de kuramayız'

Türkiye'de farklı inanç ve kimlikte binlerce yurttaşın yaşadığını belirten Songül, bu yurttaşların kontrol altında tutulması için sürekli darbelere başvurulduğunun altını çizdi. Songül, "Geçmişe gitmezsek geleceği de kuramayız. Bu ülke geçmişten bu yana darbelerle yönetilen bir ülke maalesef. Hak, hakikat ve adaleti hiçbir darbe ve diktatör yok edemez. Bu yüzdende 10-15 yılda bir darbe yapılır. Bunun altında da halkları, özgürlükleri ve eşitliği tanımama var" dedi.

'Kürdistan'da tanklar onundu, burada ötekinin'

Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan'ın dün Fatih Cami'inde katıldığı cenaze namazında "Onların tankı topu varsa, bizim de imanımız vardır" sözlerini hatırlatan Songül, "Kendi zihniyetini yine göz önüne serdi. Kürdistan'da bu tanklar Alevi, Kürt, doğayı yerle bir ederken, yakarken, o tankların arkasında Kürt, Alevi kadınları sürüklenirken, tanklar onundu. Ama bu tarafa gelince ötekinin tankı oluyor, onun da imanı oluyor" diye konuştu.

'Demokrasi nöbeti, tek bir ağızdan aynı türküyü söylemekle mümkün'

Bu açıklamalarla halkın aklıyla oynama gibi bir durumun söz konusu olduğunu ifade eden Songül, şuanda sokaktaki kitlenin "Demokrasi nöbetindeyiz" dediğini ancak camilerden ve devlet yetkililerden gelen çağrının "Hilafet çağrısı" olduğunu belirtti. "Şuanda sokaklarda, meydanlarda olanların hepsi palalarıyla, silahlarıyla linç girişiminde bulunuyorlar. Özellikle Alevilere, ötekilere yönelik bir linç var. Orada sadece 'Ya Allah bismillah, Allah u ekber' ve selâlar okunuyor" diye konuşmasına devam eden Songül, demokrasi nöbetinin ancak her dilden, ırktan, kimlikten ve inançtan insanın bir araya gelerek hep bir ağızdan aynı türküyü söylemesi ile mümkün olabileceğini ifade etti.

'Saldırılara karşı öz savunmamızı geliştireceğiz'

Songül, hükümetin bir darbeyi önlediğini ancak kendi militarist darbesini getireceğini kaydederek, bu durumdan dolayı kaygılı olduklarını söyledi. Songül, tüm demokrasi ve emek bileşenlerine de çağrıda bulunarak, "Birlikte olalım, birlikte sesimizi yükseltelim kendimizi savunalım" dedi. Tüm saldırılara karşı örgütlü mücadeleleri ile öz savunmalarını geliştireceklerini belirten Songül, kendi güçlerini geliştirerek demokrasi ve eşitlikten yana bir yol izleyeceklerini belirtti.

(de/dc/dk)