Çorum katliamından bugüne cami anonsu ve Alevilere saldırı

15:44

JINHA

HABER MERKEZİ – Darbe girişiminin ardından ‘sokağa çıkın’ çağrıları ile camilerden yayılan anons ve selâlar, Alevi mahallelerine saldırılar olarak vücut buldu. 12 Eylül darbesinden yalnızca iki ay önce, Çorum katliamı da “cami yakıldığı” yalanının camilerden anons edilmesiyle birlikte “Kızılbaşlara Ölüm” sloganları atan faşistler tarafından yapılmıştı. Temmuz 1980, aynı zamanda Kenan Evren komutasındaki generallerin de ilk darbe kararını aldığı zaman. Çorum’dan Madımak’a ve bugüne; cami anonsları ve tekbir sesleri Alevilere dönük linç ve katliamın tarihsel zeminini bir kez daha ortaya çıkarıyor.

29 Mayıs-4 Temmuz 1980 tarihleri arasında Çorum’da sol görüşlülere ve devrimcilere karşı başlatılan, daha sonra Alevilere yönelen saldırılar sonucunda resmi rakamlara göre 65 kişi öldürüldü, 300'e yakın yurttaş yaralandı. O dönemde yapılan saldırılar, Çorum dışında Alevilerin yoğun olarak yaşadığı diğer illere de sıçradı.

12 Eylül dönemi öncesinde, 1. Milliyetçi Cephe Hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanlığı yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, 27 Mayıs 1980 günü Ankara'da vurularak öldürüldü. MHP ve Ülkücü Gençlik Derneği'ne (ÜGD) bağlı örgütler, Türkiye genelinde planlı bir saldırıya geçtiler. Saldırı, özellikle Alevilerin yoğunlukta olduğu kentlere odaklandı.

‘Zafer İslamın, kana kan, intikam’

28 Mayıs Çarşamba günü, Çorum’un en işlek caddesinde bir araya gelen faşist gruplar, “Kanımız aksa da zafer İslamın, kana kan, intikam” sloganlarıyla yürüyüşe geçti. Hafıza Kaydı’nda yer alan Çorum dosyasına göre, yürüyüş sırasında cadde üzerinde bulunan ve solculara ait olan iş yerlerine saldırılar oldu. 29 Mayıs’ta bu saldırılar şiddetlenerek devam etti. Çorum’a yakın bazı ana yollar, ilçe ve köy yolları kimliği belirsiz gruplarca işgal edildi. Alevi ve Sünni mahalleleri arasında barikatlar kuruldu ve çatışmalar başladı.

1980 yılındaki 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama hazırlıkları sırasında, İslâmcı Gençlik de, “cihad” çağrısı yapmıştı.

Sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar

Kısa sürede, Çorum Kalesi yakınındaki semtlerde oturan mahalle halkı ve devrimciler öz savunmada bulunarak barikatlar kurdu. Kurulan barikatlar, sağcı gruplar veya kolluk kuvvetleri tarafından aşılamadı. Alevi ve devrimci gruplar, can güvenliklerini korumak için öz savunmayla kurdukları barikatları kaldırmamakta direndi.

30 Mayıs’tan itibaren CHP’li vekillerin araya girmesiyle birkaç gün içinde, can güvenliği garanti edilerek barikatlar kaldırılsa da; özellikle örgütlü olmayan veya köylerde bulunan Alevilere yönelik saldırılar Haziran boyunca devam etti.

Mahalleler ayrıştı, "Yeşil Hat" oluşturuldu

Alevi ve Sünnilerin bir arada yaşadığı mahalleler, yavaş yavaş ayrıştı ve yurttaşlar arasından evlerini değiştirenler oldu. Mayıs-Ağustos ayları arasında 600’den fazla aile Çorum içinde yer değiştirdi. Mayıs 2015’te Milönü semti hâlen, “Yeşil Hat” denilen çizgiyle Alevi ve Sünni nüfusun birbirinden ayrıldığı bir bölge olarak duruyor.

Temmuz'da ikinci dalga: Cihad günü!

1980 Çorum Olayları’nın 'katliam' olarak anılması asıl olarak ikinci dalga yaşananlarla başladı. Temmuz ayında yeniden başlayacak kitlesel olaylarda, 1 ay öncesinde yaşananları dikkate almayan devlet görevlileri katliamın önünü açtı. İçişleri Bakanlığı’ndan Valiliğe gelen emirle birlikte, 100’e yakın devrimci gözaltına alındı. Eş zamanlı olarak, İskilip, Alaca gibi ilçelerde, ülkücüler örgütlenme çalışmalarını yürütüyordu ve dağıtılan bildirilerde “Aleviler çeşme sularını zehirlemiştir. Gün birlik olma, Cihad etme günüdür” yazıyordu.

Kenan Evren’in ilk darbe kararı

1 Temmuz ile birlikte merkezde çatışmalar başladı. SSK Hastanesi, ülkücülerin üssü haline geldi ve hastaneye gelen karşıt görüşlü yaralılar tedavi edilmedi, hatta işkence gördü. 1 Temmuz günü ayrıca Çorum’a birkaç yüz kilometre ötede, Kenan Evren komutasındaki generaller darbe kararı aldı. 3 Temmuz’da sokağa çıkma yasağı ilan eden devlet, bir gün içerisinde yasağı kaldırdı ve 4 Temmuz’da en şiddetli halini alacak çatışmalar başladı.

‘Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız!’

1 Temmuz’u 2 Temmuz'a bağlayan gece, uzun namlulu silahlarla tepelere konuşlanan faşist gruplar, Alevi mahallelerine ateş açmaya başladı. Alevilerin yaşadığı evler işaretlendi, sokaklarda “Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız!” sloganları atıldı.
2 Temmuz'da merkeze giden yollar ülkücü gruplar tarafından tutuldu. O tarihe denk gelen Çarşamba günü, Çorum’un pazarının kurulduğu gündü. Köylerden mallarını satmaya merkeze gelenler, yolda ülkücülerin kurduğu barikatlarla karşılaştı ve barikatlara takılan köylüler, kaçırılarak işkenceye uğradı. 3 Temmuz günü Alevilere ait evler yakıldı, evlerini terk eden ailelerin eşyaları yağmalandı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve devrimci mahalleler, barikatlar ardında direnişe yeniden başladı.

‘Camii yakıldı’ dendi ve katliam geldi

4 Temmuz Çorum’daki olayların en şiddetli yaşandığı gündü. Camilerde Cuma hutbesi okunurken “Komünistlerin Milönü’ndeki Alaaddin Camii’ni yaktığına” dair iddialar dolaşmaya başladı. Henüz inşaat halinde olan Alaaddin Camii yakınında olan tanıkların anlattığına göre, aslında Milönü’nde hiçbir şey yaşanmamıştı. Ulu Camii gibi camilerin hoparlörlerinden, “İslam'a el uzatıldığı” anonsları yapıldı ve “Kızılbaşlara Ölüm” sloganlarıyla Milönü’ne doğru yürümeye başlandı. Tüm bunlar olduğu sırada, TRT radyoları da camiye bomba atıldığını duyurdu.

Milönü’nde yaşayanlar Alaaddin Camii’nin hoparlöründen gelen sesler üzerine yeşil hatta doğru gittiğinde caminin etrafı jandarma tarafından sarılmıştı. Panzerlerden ateş başladı ve camilerden çıkan cemaat de saldırıya geçti.

Alevi dedesi fırında yakıldı

Panzerin ateşiyle hamile bir kadın ve bir öğretmen hayatını kaybederken yaşlı bir kadın panzerin altında kaldı. Tıp öğrencisi Süleyman Atlas polis panzerinden açılan ateş sonucu yaralandı ve polis tarafından SSK Hastanesi’ne götürüldü. Ailesi ancak bir gün sonra, jandarma eşliğinde hastaneye giderek, oğullarının işkence görmüş cansız bedenini teslim aldı.

Milönü’nde bir kahvede oturan Dede Veli Solmaz ise, evini apar topar taşımaya çalışan komşusu Ahmet Doğan’ı sakinleştirmeye çalışırken, faşistlerle konuşarak yolu açmalarını istedi. Aynı gün içinde Veli Solmaz ve Ahmet Doğan mahalle fırınında yakılarak öldürüldü. Bugün o fırın hâlâ işliyor.

‘Fatsa’ya bakın’

Çorum katliamını örtbas etmeye çalışan Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, “Çorum’u bırakın Fatsa’ya bakın” demiş ve günler sonra Fatsa’ya “Nokta Operasyonu” yapılmıştı.

4 Temmuz 1980’den 15 Temmuz 2016’ya

15 Temmuz 2016 günü, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki bir grup tarafından darbe girişimi yaşandı. Darbe girişiminden birkaç saat sonra tüm Türkiye’de ve Kürdistan’da iki gün boyunca düzenli olarak camilerden selâ ve ezan okundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti tarafından yapılan “sokağa inin” çağrısıyla, telefonlara “sokaklara inin” yazılı mesajlar geldi. Onlarca insan sokaklara inen faşist kitlelerin saldırısına uğradı. Bu saldırılara emir almış er’ler de maruz kaldı.

Selâlar, anonslar ve Alevi mahallelerine saldırı

İki gün boyunca Cumhurbaşkanının, AKP sözcülerinin ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrıları ile camilerden yayılan anons ve selâlar, Alevi mahallelerine saldırıları artırdı. Faşist kitleler, özellikle dün gece tekbir getirerek Alevilerin ve Suriyeli mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere saldırdı.

Gazi mahallesi ve Okmeydanı

İstanbul’da polis desteği ile mahallelere giren ve tekbir atan kitle, Gazi Mahallesi ve Okmeydanı'nda halkın öz savunması ile karşılaştı. Polisin de biber gazı ile mahalle halkına saldırması üzerine çatışmalar gece boyunca devam etti. Kadıköy ilçesindeki Moda semtinde yurttaşlara Türk bayraklı kitleler tarafından saldırıda bulunuldu. Yeni Şafak gazetesi, İsmailağa Cemaati'nde bir grubun tekbirlerle Taksim'e yürüdüğü bir video paylaştı.

Türk bayraklı grup Tuzluçayır’da

Ankara'nın Altındağ ilçesindeki Önder mahallesinde (Siteler) yaşayan Suriyelilere ait bazı evler taşlandı ve iş yerleri ateşe verildi. Alevilerin ve devrimcilerin yaşadığı Mamak ilçesindeki Tuzluçayır’da ise, caddede çevik ve TOMA hazır bulunurken, Türk bayraklı bir grup da meydana geldi.

Armutlu’da tekbir getirenlere öz savunma

Alevi yurttaşların yoğun olarak yaşadığı Antakya'nın Armutlu mahallesinde ise ırkçı bir grup konvoy halinde tekbir atarak mahalleye girdi. Mahallelinin tepkisi ile karşılaşan grup uzaklaştırıldı.

(sy)