‘Darbe ve AKP diktatörlüğü arasında seçim yapmak zorunda değiliz’
14:18
JINHA
İSTANBUL - Darbe girişimine karşı değerlendirmede bulunan yazar Ayşegül Devecioğlu ve Faik Bulut, halkın askeri darbe ve AKP diktatörlüğü arasında seçim yapmak zorunda olmadığını belirterek; Türkiye’nin bir an önce demokratik bir sürece geçiş yapması gerektiğini vurguladı.
Boğaziçi Köprüsü’nün asker tarafından kapatılmasıyla başlayan darbe girişiminin sarsıntıları devam ederken yaşananlara ilişkin görüşlerine başvurduğumuz yazar Ayşegül Devecioğlu ve Faik Bulut; yaşanan darbe girişiminin gerçek ya da mizansen, her iki durumda AKP iktidarının durumdan fayda çıkardığı ortak görüşünde.
Türkiye halklarının ne darbeye ne antidemokratik bir iktidara ihtiyaç duymadığını vurgulayan yazar Ayşegül Devecioğlu, “Ne sokaklara insanların çağrılıp linçe teşvik edilmesine, ne de camilerden sela okutulan bir gericiliğe ihtiyacımız var. Bunların hiçbirine ihtiyacımız yok, bu iki kötü arasında tercih yapmak zorunda değiliz. Başka bir alternatifimiz var. O alternatif de; yeni demokratik bir sürece hızlıca geçiş yapmaktır” dedi.
‘Halkın demokrasiye sahip çıktığı sözleri palavra!’
Yaşananların iktidarı da paniğe düşürdüğünü belirten Ayşegül, şöyle devam etti: “Diğer yandan iktidarın kendisinin yapmadığını düşünecek olursak; iktidar müthiş bir panik yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cep telefonundan mesaj göndermesi tam bir zavallılık örneğiydi. Diğer taraftan Erdoğan’ın bugünler için besleyip büyüttüğü bir güruh var, bu halk değil. Bu kafa da kesebilen tecavüz de edebilen, elinde hiçbir şey olmadığı halde bir insanı kayışla da dövebilen, köprüden de atabilen bir güruh. Bu ve çok tehlikeli bir milisleşme çağrısı yapılıyor. Halkın çıkıp demokrasiye sahip çıkması sözleri falan palavra, sokağa çıkan Erdoğan’ın güruhu, zaten Erdoğan işte bu sözünü ettiğim güruhu göreve çağırdı.”
‘Türkiye’de diktatörlük var, darbe girişimi de diktatörlüğe karşıdır’
“Darbe bildirisinin dili oldukça seküler bir dil, pek cemaatin kullandığı bir dile benzemiyor” diyen Ayşegül şunları söyledi: “Fethullah Gülen ve Türkiye Yazarlar Birliği(TYB) darbeyi açıkça kınadılar ve kendileriyle bir ilişkisi olmadığını açıkladılar. Bunu onları tasfiye etmek için kullanacaklar, kendileri de zaten böyle olacağını biliyor. Ayrıca bildirinin dili de oldukça seküler bir dil, pek cemaatin kullandığı bir dile benzemiyor. Yaşananlar bir tiyatro mu bunu kestirmek çok zor. Fakat Türkiye’de olmaz dediğimiz her şey oluyor. Oluş tarzı ve çok kısa sürede bastırılmasından dolayı, diğer darbelerle yanı yere koyamıyorum. AKP bir hikaye anlatıyor, kendilerinin demokratik bir iktidar olduğunu göstermeye çalışıyor. AKP’nin anlattığı hikayeye dahil olmamak gerekiyor. Türkiye’de demokrasi yok, doğal olarak kalkışılan darbe demokrasiye karşı değil. Türkiye’de diktatörlük var, darbe girişimi de diktatörlüğe karşıdır. Yaşananların demokrasi karşıtlığı üzerinden formüle edipte AKP’nin anlattığı hikayeye dahil olmamak lazım.”
‘İki karanlık arasında bir iktidar kapışması yaşanıyor’
“Türkiye bu darbeyle kötü ile en kötü arasında bir tercihe zorlandı” sözleriyle konuşmasına başlayan yazar Faik Bulut ise; “ İktidarın iddiasına göre bunlar cemaatin ordu içindeki uzantısı bu muhtemeldir, olabilir. Eğer böyle ise; ordu içinde ilk defa din temelli, bir cemaat, tarikat kaynaklı bir darbe girişimi oluyor. Ve üstelik kendini İslamcı olarak adlandıran, siyasal İslam ile iktidara gelen AKP hükümetine karşı yapılıyor. Bu Türkiye tarihinde bir ilktir. Darbeciler kazansaydı ne olacaktı; aslında biz ne olacağını daha önce görmüştük. Cemaatin iktidar ortağıyken Ergenekon, KCK ve muhalif kesime yapılan diğer operasyonlarla toplumu nasıl ram etmeye çalıştığını görmüştük. Cemaattin nasıl bir diktatörlük yöntemiyle demir bir yumrukla toplumu yönetmeye çalıştığını o dönemden çok iyi anlıyoruz. Cemaatin vadettiği şey kapkaranlık ama iktidarın yaptıkları ve yapacakları iyice karanlık. İki karanlık arasında bir iktidar kapışması yaşanıyor ve ne yazık ki; toplum bu iki karanlık arasında tercih yapmaya zorlanıyor” dedi.
AKP’nin darbe girişimi sayesinde son zamanlarda kaybettiği popülaritesini yeniden kazanacağını ifade eden Faik, “AKP özellikle son zamanlar iç ve dış politikadaki tutumlarından kaynaklı oldukça tepki aldı, popülaritesini kaybetti. AKP’nin bu girişimden karlı çıkacağı belli ve bu haliyle Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde iki seçenek görünüyor. Birincisi; mevcut, despot, susturucu, inkar politikalarına devam edecek. İkincisi de; muhalefetle barışması, Kürt meselesiyle uzlaşmasıdır. Ama bu tercihin şu an için ön planda değil, daha geri planda olduğunu düşünüyorum. Despot bir yönetim kurma tercihinin bu olaydan sonra daha bir artacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
‘Cihatla sokağa çıkarılanların yarın kimlere saldıracağı belli’
Darbenin kurgu olabileceği yorumlarını da değerlendiren Faik, şöyle konuştu: “Sosyal medya üzerinde mizansen olabileceğine dair yorumlar çokça yapıldı. Bekir Bozdağ’ın olayın ardından hemen bir saat sonrasında ‘cemaattin işi’ açıklaması bende de kuşku uyandırdı. Ama ben cemaat taraftarların olma ihtimalini yüksek buluyorum. Ve bir de cemaatin komuta kademesinde çok adamlarının bulunmamasını normal görüyorum. Fakat ister mizansen, ister gerçek anlamda bir darbe olsun, her halükarda AKP’nin buradan kendi çemberini genişleteceği açıktır. Bunun yanı sıra camilerden okunan ezanlarla adeta cihat çağrısı yapıldı. Bu cihat çağrısı sadece darbecilere karşı değil, yarın bir gün sokağa çıkan insanların cihatla kimin üzerine salınacağı tahmin edilebilir.”
(rt/ck/dk)