Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na Lice daveti

15:31

JINHA

AMED - Diyarbakır'daki sivil toplum örgütleri, 'sokağa çıkma yasağı' sürecinde yaşananlara ilişkin Lice'deki yaptıkları incelemeleri rapor haline getirdi. Raporda, orman yangınlarının bilinçli şekilde yakıldığı, halkın devlet güçlerince nefret söylemine maruz kalarak toplu şekilde cezalandırılmak istendiği belirtildi. Sivil toplum örgütleri, Lice'deki hak ihlallerinin yerinde incelenmesi için Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nu ilçeye davet etti.

Diyarbakır Barosu, İHD, MAZLUMDER, TTB ve TİHV Diyarbakır şubeleri, 23 Haziran'da Lice'de ilan edilen ve 10 gün süren 'sokağa çıkma yasağı' sırasında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı inceleme raporunu basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştı. Baro Adli Yardım binasında düzenlenen toplantıya, kurum yöneticileri katıldı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici raporun Kürtçesini, Baro Başkan Vekili Ahmet Özmen ise Türkçe metnini okudu. Ahmet, Lice, Hazro ve Kocaköy ilçelerine bağlı 39 köyde 10 gün boyunca süresiz uygulanan 'sokağa çıkma yasağı' ve askeri operasyona 24 taburdan oluşan 7 bin 500 asker, polis ve korucunun katıldığını hatırlattı. 10 gün süren operasyonun ardından 4 Temmuz'da yıkım, talan ve infazın yaşandığı Kerwas köyüne giderek incelemelerde bulunduklarını dile getiren Ahmet, görüştükleri tanıkların anlatımlarında bölgede sivil insanların yaşam hakkının tehdit edildiği, köylerde yaşayan yurttaşlara, haksız gözaltı, işkence, kötü muamele ve yargısız yapıldığı, köylerdeki ormanların ateş verildiği, ekili ve dikili alanların yakıldığı izlenimini edindiklerini söyledi.

Mehmet Şirin Kocakaya'nın otopsi raporu gizleniyor

Mehmet Şirin Kocakaya ve 2 HPG'linin yaşamını yitirdiği dağlık alanda yaptıkları inceleme sonucunda yaşamını yitiren PKK'lilerin sağ olarak yakalanma ihtimallerinin yüksek olduğunu kaydeden Ahmet, tüm çabalarına rağmen yaşamını yitirenlerin otopsisine girmelerinin engellendiğini ve otopsi işlemlerinin gizli yapıldığını söyledi. Olayı gören tanıklar ve Mehmet Şirin'in bedenindeki morlukların, işkence edilerek infaz edildiği şüphesini ortaya çıkardığını dile getiren Ahmet, gördükleri işkence nedeniyle hastanede tedavi edilen Erdal ve Rojhat Kocakaya ile Veysi Gökhan ile görüşme taleplerinin engellendiğini vurguladı.

Diyarbakır Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Halis Yerlikaya ise tanıkların anlatımlarına göre Mehmet Şirin Kocakaya'nın işkence sonucu yaşamını yitirdiğini belirterek, "Otopsi gizli bir şekilde yapıldı. İşkence iddiası vahim bir şekilde ortada. Kocakaya'nın ölüm nedeni ve otopsi raporu bir an önce açıklanmalı" diye belirtti. Toplu gözaltılarda hekimlerin muayene için karakollara çağrıldığına dikkat çeken Halis, hekimlerin bu hukuksuz uygulamayı kabul etmeyip gitmediğini söyledi. Halis, doktorların karakollara çağrılmasının 90'lı yıllarda karakollarda yaşanan işkence vakalarını hatırlattığına değindi.

Halis Yerlikaya, raporun sonuç bölümünde yer alan şu tespit ve önerilerde bulundu:

*Sokağa çıkma yasaklarının başladığı ilk tarihten bu yana ısrarla vurguladığımız üzere İl İdaresi Kanunu'nun 11/C Maddesine dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının hukuki dayanaklarının olmadığını belirtir, bu şekilde Ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olarak ilan edilen, Meclis ve hukuk denetiminden uzak, büyük bir yurttaş kitlesini doğrudan etkileyen sokağa çıkma yasağı uygulamalarından derhal vazgeçilmesi çağrısında bulunmaktadır. Heyetimiz bu bağlamda Venedik Komisyonunun 10-11 Haziran 2016 tarihli 107. Genel Kurul Toplantısında kabul edilmiş 842/2016 sayılı Görüş Raporu olan Sokağa Çıkma Yasaklarının Yasal Çerçevesi Hakkında Görüş Raporunda yer alan kaygı ve düşünceler ile tavsiyelerin hükümetçe bir an önce dikkate alınmasını beklemektedir.

* Yurt savunması bakımından hayati önemi haiz askeri tesisler ve bölgeler ile sınırların, güvenlik ve gizliliğini sağlamak için bunların çevrelerinde, askeri yasak bölgelerin, kurulması kaldırılması ve genişletilmesi amacıyla ihdas edilmiş olan 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununa ek bir madde ile amacı dışında suçla mücadele çerçevesinde etkin ve işlevsel bir yargısal denetimden uzak güvenlik bölgesi ilanlarından derhal vazgeçilerek, kanuna ekli yasal düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasını beklemektedir.

* Heyetimiz, sokağa çıkma yasağında yurttaşların ihtiyaçlarının göz önünde tutulmadığını, yurttaşların dış dünya ile bağının koparıldığını tespit etmiştir.

* Heyetimizin, geçtiği köylerin ıssız olması nedeniyle yurttaşların büyük bir kısmının evini terk etmek zorunda kaldığı değerlendirilmektedir.

*Heyetimiz, yanan orman alanının bu denli geniş olması, köy içlerine kadar ulaşması, yangına müdahale edilmemesi, hayvanların telef olması iddiası karşısında çıkan yangınların bilinçli bir şekilde çıkarıldığı kanaatinde olup; yangınların güvenlik güçlerince çıkarıldığı iddialarının etkin bir şekilde soruşturularak, suçla mücadele için dahi olsa ormanlık alanları kasten yakan ilgililer hakkında 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince işlem yapılarak yargı önüne çıkarılması çağrısında bulunmaktadır.

* Heyetimiz Lice'de operasyon alanındaki köylerde ikamet eden yurttaşların topluca gözaltına alınmasını, darp edilmesini (işkence uygulanmasını), güvenlik güçlerince nefret söylemine tabi tutulmasını bir toplu cezalandırma fiili olarak görmekte olup; bu uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısında bulunmaktadır.

*Heyetimiz, sivilleri hedef alan ve yaşam hakkı ihlali ve işkence yasağı başta olmak üzere ağır insan hakları ihlaline neden olan saldırıları kınamaktadır. Sivilleri hedef alan her türlü saldırının savaş suçu olduğunu kabul etmektedir ve olayların bütün boyutları ile açığa çıkartılması amacıyla etkin bir soruşturma yürütülmesini talep etmektedir.

*Heyetimiz, Kerwas Köyü Mehle Mezrası'nda iki PKK militanı ile köylü M. Şirin Kocakaya7nın öldürülmesi olayının etkin bir şekilde soruşturularak, olay yerindeki delillerin bir an evvel toplanması, zırhlı araçlarla yapılan operasyonun kamera kayıtları, GPRS kayıtları, telsiz kayıtları ve görgü tanıklarının beyanları ivedilikle celp edilerek, soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması çağrısında bulunmaktadır. Ayrıca, heyetimiz Cumhuriyet savcılarının Yasadışı Yargısız İnfazlarla İlgili BM Otopsi Protokolüne (Minnesota Protokolü) uygun olarak otopsi işlemini yapmasının uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yükümlülük olduğunu hatırlatmaktadır.

*İşkence ve kötü muamele yasağı ihlali iddialarına yönelik olarak; mağdurların ayrıntılı beyanları alınmalı, gözaltı birimlerindeki kamera kayıtları ve mağdurların hastane raporları ivedilikle celp edilip; mağdurların Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanmalı ve sorumlu kişiler hakkında etkili ve tarafsız bir soruşturma yürütülmelidir.

*Heyetimiz, sokağa çıkma yasakları sırasında Lice'de yaşanan hak ihlallerinin tespiti amacıyla TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nu yerinde inceleme yapmak üzere Lice'ye davet etmektedir.

*Çatışma alanları ulusal ve uluslararası basın kuruluşlarına açılmalı, basın üzerindeki sansür, iletişim ve haber alma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalıdır.

*Yapılan operasyonlar neticesinde heyetimizce yapılan gözlem ve incelemelerde kişilerin mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallarında ciddi tahribatlar oluştuğu gözlemlenmiştir. Anayasanın 35. maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin (İHAS) EK 1 Nolu protokolün 1. maddesi uyarınca herkes mallarının dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Yapılan operasyon neticesinde kişilerin mülkiyetlerine ciddi zararlar verilerek Anayasanın 35. maddesi ile İHAS'ın 1 No'lu protokolünün 1. maddesinde korunan hakları ihlal edilmiştir. Bu çerçevede kişilerin mülkiyet hakkına getirilen bu zararların derhal karşılanması gerekmektedir. Diyarbakır Valiliği tarafından bir zarar tespit komisyonu oluşturularak, olaylar sırasında yurttaşların yaşadığı maddi ve manevi mağduriyetleri karşılanmalıdır.

*Heyetimiz bir kez daha genel olarak çatışmalı süreç ile birlikte yaşam hakkı başta olmak üzere artan hak ihlallerine dikkat çekmektedir. Hükümeti Kürt meselesinde bir çözüm üretmekten uzak olan güvenlikçi politika anlayışından bir an evvel vazgeçmeye, tarafları yeniden çatışmasızlık, diyalog ve müzakere diğer adıyla çözüm sürecine dönme çağrısını her raporda olduğu gibi yinelemektedir."

(gc)